Otizm Dernekleri Federasyonu ODFED Başkanı Ergin Güngör, raporun detaylarıyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
Bildiğiniz gibi otizm tüm dünyada yaygınlığı gittikçe artan ve onunla yaşamak zorunda olan bireyin kendisini ve yakın çevresinin hayat kalitesini oldukça olumsuz etkileyen zorluklarla dolu bir durumdur.
Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki , geçmişte tamamen genetik aktarıma bağlanan otizm bugünlerde yeni bilimsel bulgularla daha çok çevresel etkenlere bağlanıyor yani çoğunlukla insanlığın kendi yarattığı ve insan bünyesine olumsuz etkileri olan dış faktörler.
Yani tüm dünya toplumu olarak anlamamız gerek şu aslın da bu olumsuzluğu yaşayan her ne kadar otizmli bireyin kendisi ve ailesi olsa da onların hayatını zorlaştıran durumu tüm insanlık birlikte yaratıyor. Belki işlenmiş gıdalarla belki hava kirliliği ile belki içme suyu kaynaklarımızla belki tohumların genetiği ile oynamamız sebebi ile vb.
Bilinmesi gereken bir önemli konuda OTİZM Stabil bir durum değildir ilk teşhis ettiğiniz ağırlıkta kalmıyor , doğru müdahaleleri yaparsanız bireyi olumlu geliştirir ailesininde hayatını kolaylaştırırsınız.Tamtersini yapar hiçbir destek vermezseniz otizmi dahada ağır bir yetişkine ömür boyu bakacak bir bakım merkezi bulmak zorunda kalırsınız.
Yani insani gerekçeler vesosyal devlet anlayışından dem vuruyoruz ama bir yandan da devletin kaynaklarını efektif kullanması adına da zaten otizmli bireye zamanında ve kaliteli destek verilmesi daha akılcıdır.
Dolayısı ile sorumluluğu da toplum olarak üstlenmeliyiz ve en azından var olanların süreçlerine yardımcı olmalı ve yeni otizm vakalarının azalması içinde önleyici politikalar üretmeliyiz.
İşte bugün TBMM de gündeme gelen komisyon raporu bu manada devletin ve toplumun alacağı sorumlulukların altını çizen bir rapordur.
Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının yaygınlığının tespiti ile ilgili bireylerin ve ailelerinin sorunlarının çözümü için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu Mart 2020’de hazırladığı raporu TBMM Başkanı Sn. Mustafa Şentop’a sundu.
Bizimde Sivil Toplum Kuruluşları ve aileler olarak talebimiz bu raporun ivedilikle Genel Kurula getirilerek gerekli çalışmalarla yasallaşmasıdır.
Ve bu ikinci umudumuzdur, ilkini 2016 yılında Resmi gazetede yayınlanan ve halen bireylerin süreçlerine faydalı olacak yeterli çalışmaya sebep olamayan kısa adıyla “Otizm Eylem Planı” idi.
Peki bu rapor neleri düzeltecek diyecek olursanız ; Birkaç madde saymadan önce net olarak belirteyim ki bir otizmli bireyin erken teşhis edilmesinden başlayarak tüm hayatı boyunca kendisinin ve ailesinin süreçlerini olumlu etkileri olacak bir çok öneriyi barındırıyor.
Otizmli bireylere ve ailelerine düzenli psikolojik destek verecek ‘Aile Destek Birimleri’ oluşturulabilecek,
Yüksek olan eğitim , sağlık giderleri konusunda aileler rahatlayacak.
Yegane gelişim araçları olan eğitim süreçleri niteliği ve yoğunluğu artılıp sürece sanat, spor vb. diğer disiplinlerin katkısı sağlanacak.
Her il ve ilçede gündüzlü ve yatılı yaşam evleri kurulabilecek.
Otizmli bireyler diş tedavi hizmetine genel anestezi de dahil olarak her hastane de ulaşabilecek.
Otizmli bireylere her türlü sağlık hizmeti sadece hastane ortamında değil Salgın hastalık, doğal afetler kayıp gibi kriz anlarında acil müdahale destek birimlerince evlerinde verilebilecek.
Otizmli bireylerin iş koçu destekli istihdama katılmaları için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Ağır otizmli bireyler için hastanelerde yatılı öfke kriz tedavi birimleri kurulup, donanımlı sağlık personeli tarafından hizmet sunulabilecek.