Şu an bu işi yaptığım için çok mutluyum, kendimi bir parçası eksik olan bir puzzle’ın tamamlanmış hali gibi hissediyorum”
Show TV’de yayınlanmaya başlayan “Yeni Gelin” dizisinde aşkı için Çukurova’ya, bir aşirete gelin gelen İspanyol güzeli Bella’yı canlandırıyor Jessica May Drociunas. Aslında Brezilyalı. İlk oyunculuk deneyimi bu. Çok sevmiş kamera önünü; “Yeteneğime özgürlüğünü bahşettiler” diyor, ona bu fırsatı verenlere her fırsatta teşekkür ediyor. “Kaynanalık her ülkede var, Brezilya’yla Türkiye çok benziyor” diyen oyuncuyla hikayesini ve yeni dizisini konuştuk.
“Yeni Gelin” dizisiyle yolunuz nasıl kesişti oradan başlayalım isterseniz...
Teklif geldiğinde Brezilya’daydım. Zannedersem daha önce çektiğim bir Reklam sayesinde beni fark etmişler. Türkiye’deki menajerlik ajansım Edit Management’la görüşüp bana ulaştılar. Biraz film gibi oldu aslında, benden bir tanıtım videosu istediler. Ertesi gün İstanbul’a çağırdılar. Rüya gibiydi her şey, sonra görüşmeler oldu ve anlaştık.
İlk oyunculuk deneyiminiz. Zorlandığınız oldu mu, nasıl bir yer tutuyor oyunculuk hayatınızda?
Teknik konularda zorlandığım anlar oluyor ama ekip sürekli yardımcı olduğu için çabuk öğreniyorum. Kamera önünde olmayı çok seviyorum. Oyunculuk benim eksik parçammış, bunu anladım. Şu an bu işi yaptığım için çok mutluyum, kendimi bir parçası eksik olan bir puzzle’ın tamamlanmış hali gibi hissediyorum. Oyuncu, okurken okuduğunun resmini gören kişidir. Oyunculuğu farklı yöntemlerle öğrenmeye çalışıyorum. Çünkü yöntemler size anahtarlar verir ama o anahtarları kullanma tecrübesi sizdedir. Ben bu tecrübemi geliştirmeye çalışıyorum.
Bella’yla ortak özellikleriniz var mı?
Bella bana çok yakın bir karakter. Zaten arkadaşlarım da “Tam kendine göre bir rol bulmuşsun” diyor. Brezilya’daki hayatımı bırakıp ülkemden çok uzak bir yere, Türkiye’ye geldim. Bella da batıdaki hayatını bırakıp doğuda yaşamaya gidiyor. Bella ile başlangıç hikayemiz bile aynı. Onun gibi ben de çok meraklıyımdır, merak ettiğim her şeyi sorarım. Ayrıca çocukluğum çiftlikte hayvanların içinde geçti; o yüzden hayvanları çok seviyorum Bella gibi.
“Aşk için dünyanın öbür ucuna giderdim”
Türkçeyi ne zaman, ne kadar sürede öğrendiniz?
Türkçe gerçekten çok zor ama çok güzel ve sempatik bir dil. Türkiye’ye geldikten sonra insanları dinleyip anlamaya çalışıyordum. Kelimeler kulağıma çok hoş geliyordu. Bozuk para biriktirir gibi her gün kumbarama yeni bir kelime atmaya başladım ve durum bu noktaya kadar geldi. Türkiye’deki arkadaşlarım da bana çok yardımcı oluyor. Çekimler başlamadan önce de yönetmenimiz Ersoy Güler aracılığıyla Süeda Çil ile tanışıp harika bir eğitimden geçtim.
Rol arkadaşınız Tolga Mendi’yle uyumunuz nasıl?
Tolga’yla kısa sürede iyi bir ikili olduk. Karşınızdaki kişi rolünü iyi yapıyorsa siz de iyi oynarsınız. Kendimi şanslı hissediyorum çünkü Tolga nerede ne yapacağını biliyor. Tolga’nın Adanalı olması da settekiler için büyük avantaj çünkü sürekli Adana’dayız, sıkıştığımızda ondan fikir alıyoruz.
Dizide Bella’nın kaynana ve görümceleriyle ilişkilerini de izleyecek seyirci. Brezilya’da buradaki gibi bir kaynana-gelin ilişkisi yoktur sanıyorum...
Olmaz olur mu! Bence dünyanın her yerinde var kaynanalık. Kimse çocuğunu paylaşamıyor sanırım. Zaten Brezilya ve Türkiye birbirine çok benziyor. İki ülke bu konuda birbiriyle yarışır. Özellikle bizim anlattığımız aşiretteki gelin-kaynana-görümce ilişkileri gerçekten çok karışık. Ben bu kadarını beklemiyordum.
Bella hayatının aşkı için Çukurova’ya geliyor. Siz biri için dünyanın öbür ucuna gider miydiniz?
Kesinlikle giderdim çünkü aşk bazen fedakarlık istiyor. İnsanların gerçekten sevdiği zaman her şeyi yapacağına inanıyorum.
“Parklarda vakit geçiriyorum, bana çiftliğimi hatırlatıyor”
Mutfağa da ilgiliymişsiniz. En sevdiğiniz ve en güzel yaptığınız yemekler hangileri?
Zaman buldukça yemek yapmaya çalışıyorum. Barbunya ve köfte yemeyi çok seviyorum. Mercimek çorbası, barbunya ve pilav yapıyorum.
İstanbul’da boş zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?
İstanbul’da parklarda vakit geçirmeyi çok seviyorum çünkü çiftliğimi hatırlatıyor. Parklar kedi ve köpeklerle dolu. Köpeklerle vakit geçirmek en büyük mutluluklarımdan. Beşiktaş’ta yaşıyorum, benim için özel bir yeri var. Özellikle Dolmabahçe’de yürümek bana çok huzur veriyor. Bebek sahilinde yürüyüş yapmayı tercih ediyorum. Yaz aylarında da Adalar’da bisiklete biner, Kitap okur ve doğayı dinlerim.
“Yeni Gelin”in ilk bölümü beğenildi. Siz nasıl yorumlar aldınız?
Dizinin ilk bölümünün bu kadar çok izlenmesi ve beğenilmesi beni çok heyecanlandırdı. Herkes sürekli mesaj atıp tebrik ediyor. Brezilya’dan bile mesaj atanlar var. Portekizce yayınlansın diye talepte bulunuyorlar. Şimdiden bu yerlere gelmesi inanılmaz bir motivasyon. Kendimi ekranda izlediğimde çok mutlu oluyorum bu yüzden. Süreç Film ve yönetmenimize bana güvenip bu işi teslim ettikleri için çok teşekkür ediyorum. Onlar yeteneğime özgürlüğünü bahşettiler. Ben de her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
“Tanıdıkça daha çok sevdim, artık Türkiye benim de ülkem”
Türkiye’yle ilgili neler biliyordunuz gelmeden önce? Sizi şaşırtan nelerle karşılaştınız?
Okuldaki derslerimizden Türkiye’nin birçok coğrafi özelliğini biliyordum. İstanbul’un eski tarihinden ve Osmanlı Devleti’nden dolayı Türkiye derslerimize sık sık konu oluyordu. İstanbul iki kıtanın birleştiği şehir olduğu için burayı çok merak ediyordum. Türkiye’yi tanıdıkça daha çok sevdim. Geldiğimde her şeyin çok kolay olduğunu görmek beni çok şaşırttı. Mesela para çekmek istiyorsunuz, döviz bozdurmak istiyorsunuz çok kolay. Bir yerde yemek yemek, başka bir şehre gitmek istiyorsunuz, bir sürü seçeneğiniz var. Gittiğim her şehirde farklı kültürlerle karşılaşmak beni çok şaşırtıyor ve heyecanlandırıyor. Dünyanın Türkiye’yi doğru tanıdığına inanmıyorum. Bu topraklara ayak bastığım için de kendimi çok şanslı hissediyorum. Artık Türkiye benim de ülkem sayılır.
Türk adetlerinden size ilginç gelenler oldu mu?
Tolga Adana’ya gelenleri şırdan yemeye götürdüklerini söylemişti. Bu Adana’ya özel bir gelenekmiş. Bir de Türkiye’ye ilk geldiğim zamanlarda katıldığım bir düğün davetinde evlenenlere altın ve para taktıklarını görmüştüm. Brezilya’da böyle bir adet yok. İnsanlar evlenenlere ev hediyesi getiriyor.
Özge Tabak/ Milliyet