Erdoğan konuşmasında enflasyonun yüksek olmasından dolayı kendilerini eleştiren muhalefete yanıt verdi. Erdoğan koalisyon hükümetlerinin istikrarsızlık getirdiğini ifade ederek ve 1989 yılından bu yana olan hükümetlerdeki enflasyon rakamlarını açıkladı.
Erdoğan’ın konuşmasının ilgili bölümü şöyle:
“Önümde koalisyon hükümetleriyle geçen dönemlere ait bir tablo var. Bunların içerisinde 3 yıl hariç diğerleri hep koalisyonlar ve bu dönemler içerisinde şöyle enflasyonu bir çıkarayım istedim.
Son 30 yıl… Bunun 14 yılının enflasyon ortalaması 70,3. Fakat şu an da muhalefete bakıyoruz, diyor ki; ‘enflasyonun en yüksek olduğu dönem şu andaki iktidarın dönemidir.’ Ben resmi rakamla konuşuyorum. İçimizde hocalarımız var, içimizde milletvekili bakan arkadaşlarımız var. Hepsinin araştırması mümkün.
1989 enflasyon oranı 64,3. Tek partili dönem, Anavatan Partisi…
1990 enflasyon 60,4. Anavatan iktidarı.
1991 enflasyon 71,1. Anavatan dönemi.
1992 DYP-SHP enflasyon 66.
1993 enflasyon 71,1. DYP-SHP.
1994, burası bir felaket. Enflasyon 120,3 iktidar DYP-SHP.
1995 enflasyon 76,1. İktidar yine DYP-SHP.
1996 enflasyon 79,8. İktidar Refah-DYP.
1997 enflasyon 99,1. Anavatan-DSP.
1998 enflasyon 69,7. İktidar Anavatan-DSP.
1999 üçlü bir iktidar var ama enflasyon 68,8.
2000, orada da bakıyoruz koalisyonlar döneminde ilk defa bu kadar düşüyor enflasyon 39. Yine üçlü iktidar var.
2001 orada 68,5. Yine üçlü bir koalisyon.
2002’ye geliyorum. Burada üçlü koalisyonun düştüğü nokta 28,8.
Ortalaması bu 14 yılın 70,3 enflasyon. Bizim iktidara gelişimizle birlikte 16 yılın enflasyonda ortalaması 9,54.”
ERDOĞAN’IN ENFLASYON RAKAMLARINDA DİKKAT ÇEKEN AYRINTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan 1989 yılından bu yana enflasyon rakamlarını açıklayarak, kendi dönemlerinde önceki iktidarların enflasyon konusundaki başarısızlıklarını sıraladı.
Erdoğan konuşmasında, sürekli kendisinden övgüyle söz ettiği 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın hükümet dönemini de, “hocam” dediği Milli Görüş’ün merhum lideri Necmettin Erbakan dönemini de enflasyon konusunda başarısız ilan etti.
1999 yılına kadar enflasyon rakamlarını, o dönemin siyasi partilerinin adını vererek açıklayan Erdoğan, 1999-2000-2001 ve 2002 yılındaki DSP-MHP-ANAP koalisyonunun adını kullanmadı. Bu dönemden “üçlü koalisyon” diye söz eden Erdoğan’ın, Cumhur İttifakı kapsamında 31 Mart yerel seçimlerine de birlikte girdiği MHP’nin adını kullanmaması dikkat çekti.
"KENEVİR İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLIYOR"
Erdoğan konuşmasının devamında ise, kenevir bitkisinden geçmişte yapılan dokumaları örnek vererek, “Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve bu adımları atacağız. Yeniden bunu üreteceğiz” dedi. Şehirlerdeki mimariye de dikkat çeken Erdoğan, “Denizlerimizin kenarlarını, orman alanlarını betona çevirme gayretinde olanlar var.
Şu para var ya nelere muktedir, şu kapitalizm nelere muktedir. Doğa şöyle olmuş böyle olmuş, umrunda değil. Orman falan kesiyor, götürüyor” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın konuşmasının ilgili bölümleri şöyle:
“- Plastik poşetlerle ilgili bir savaş başlattık. Malum bin yıl toprak bunu eritemiyor, buna karşı bir savaş. Arkadaşlara dedim ki '31 Mart kampanyasında biz file kullanalım, bez torba kullanalım.' Biz asla naylon poşet kullanmayacağız.
- Hatırlıyorum, anacığım evde file dokurdu. Fileyle gider alışverişi yapardık, gelirdik. Bunun toprakla bir dostluğu var. O zaman bunlar kenevirden yapılıyordu. Ülkemizde keneviri yok ettik.
- Kenevirden atlet, fanila dokunurdu. Çünkü teri emmesi çok farklı. Bize dost görünen düşmanlar ülkemden kenevir üretimini aldı. Biz şimdi keneviri dışarıdan ithal ediyoruz.
Burada kenevire dayalı yapılması gereken bazı şeyler varsa o ithal ürünlerle yapıyoruz. Ama şimdi yeniden bu alanda inşallah Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve bu adımları atacağız. Yeniden bunu üreteceğiz.
“ŞU KAPİTALİZM NELERE MUKTEDİR. DOĞA ŞÖYLE OLMUŞ BÖYLE OLMUŞ, UMURUNDA DEĞİL”
- Şehir demek medeniyet demektir. Bazıları medeniyeti sadece fiziki yapı veya kültürel iklim olarak görür. Medeniyetin özünde inanç ve ahlak vardır. Modern dünyanın problemi medeniyetini inanç ve ahlaktan yoksun bir şekilde yükseltmeye çalışmasından dolayıdır.
- Denizlerimizin kenarlarını, orman alanlarını betona çevirme gayretinde olanlar var. Şu para var ya nelere muktedir, şu kapitalizm nelere muktedir. Doğa şöyle olmuş böyle olmuş, umrunda değil. Orman falan kesiyor, götürüyor. Dikey mimari yapayım, malı götüreyim. Bize de örnek veriyor Manhattan şöyle, batsın senin Manhattan'ın.
-Biz medeni olmayı o beton yükselişlerde değil, toprağa yakın olma şeklindeki mimari anlayışımızda bulacağız. Ben bu noktada Çevre Şehircilik Bakanıma da söylüyorum. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın, yıkmaksa yıkacağız.”