Deniz Bulutsuz kendinden 17 yaş büyük sevgilisi Ozan Güven tarafından 12 Haziran’ı 13’üne bağlayan gece şiddet gördüğünü iddia etmiş, bir saatten fazla dayak yediğini, canına kastedildiğini açıklamıştı. Olayın ayrıntıları ve Deniz Bulutsuz’un şiddet sonrası görüntüleri ortaya çıktı.
Deniz Bulutsuz ifadesinde, “Olay gecesi bir lokantada arkadaşlarımız ile yemek yerken söz eski erkek arkadaşımdan açıldı. Ozan Güven sinirlenip çok ağır konuştu. Eve gidince bu çirkin lafları yüzünden tartıştık” dedi.
Deniz Bulutsuz’un ifadesinde her şeyi anlattı:
"Beni yatağa yatırıp üzerime oturdu, sert bir tokat attı. Bir yandan da kendi yüzüne vuruyordu. Ozan alkol alınca fütursuzlaşır. Çıplak ayakla kaçmaya çalıştım. Engel oldu. ‘Hiçbir yere gidemezsin, seni öldüreceğim’ diye bağırdı. Telefonuma el koydu. Saçlarımdan tutup duvara vurdu.
Sonra merdivenden yuvarlandım. Bacağımdan ve kalçamdan da yaralandım. Kaçmayı başarınca Ozan’ın şoförü bana yardım etti.”
Deniz Bulutsuz, Ozan Güven’i avukatı aracılığı ile ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘Hürriyetten yoksun bırakma ’ ve ‘Hakaret’ suçlarından savcılığa şikayet etti. Olayın ortaya çıkmasıyla Ozan Güven'e herkes tepki gösterdi.
Milliyet gazetesinden Ali Eyüboğlu'nun, "103 Senarist, Ozan Güven'e Tavır Aldı" başlıklı yazısı şöyle:
Ozan Güven’e tepki gösteren 103 senarist, oyuncuyla iş yapan Ay Yapım, CMYLMZ Fikir Sanat ve Nulook film başta olmak üzere bütün yapımcı, kanal, menajer ve ilgili kuruluşları açıklama yapıp tavır almaya çağırdı.
Bildiriye imza atanlar arasında yazdıkları işler iyi reyting alan, kaşesi yüksek, dizi sektörünün anlı şanlı kadın senaristleri yok. ‘Kadına şiddet’, bildiriye imza atanlara göre meslek etiğini ilgilendiren bir konu, imza atmayanlara göre değil demek ki.
'Kadına şiddetin normalleştirildiği dizileri yazanların aklına yeni mi geldi meslek etiği?' diyenler olabilir. Bu sorunun yanıtı - kısmen de olsa - bu bildiride var:
Kadınların toplumsal hayatta artan hak ve eşitlik mücadelesine paralel biçimde maalesef kadına yönelik şiddet ve taciz olayları da artmakta. Bizler bundan büyük bir endişe duyuyoruz. Bu konuda üstümüze düşen sorumluluğu yerine getirmek için bu yıl kurduğumuz ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’yla çalışmalar yürütüyoruz.
Sektörümüzden erkeklerin faili oldukları ya da sektörün kadın çalışanlarını hedef alan şiddet, taciz ve istismar olaylarında, kadın beyanı esasına uygun biçimde tavır almayı, meslek etiğinin bir parçası sayıyoruz ve taciz olaylarına maruz kalan kadınlar, toplumsal baskılar nedeniyle çoğu kez kendisini susmak zorunda hissediyor. ‘Kadın beyanı esastır’ ilkesi temelde, ses veremeyenin sesi olmayı anlatıyor. Ozan Güven tarafından şiddete uğradığını beyan eden ve darp raporuyla mahkemeye başvuran Deniz Bulutsuz’un koşulsuz biçimde yanındayız.
Şiddete taraf olan kişileri, ünleri, itibarlarıyla değerlendirmekten, ‘Tanıyoruz, yapmaz’ türü suç ortaklığından kaçınmayı boynumuzun borcu biliyoruz. Bir erkeğin kamuoyu ve kültür sanat çevrelerince sevilen biri oluşu kadına şiddet uygulamayacağını asla garanti etmeyeceği gibi ona herhangi bir imtiyaz da sağlayamaz.
Kadına şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Tüm bunlar ışığında, biz aşağıda imzası bulunan senaristler bu ve benzeri tüm olaylarda erkek şiddetinin karşısında tavır alıyoruz.