Milliyet yazarı Özay Şendir bugünkü köşesinde, Gülben Ergen-Erhan Çelik ayrılığından sonra yaşananları masaya yatırdı.
İşte Şendir'in yazısının o bölümü:
Bu memleketin en uzak köyünde bir kadın ayrıldığı eşi tarafından tehdit edilse, önü kesilse, ayağa kalkıyoruz hep birlikte, iyi de yapıyoruz. Ama söz konusu Gülben Ergen olduğunda, ne kadın, ne de insan muamelesi yaptık ona. Bir düşünün, oturduğunuz sitenin garajında, birisi, üstelik ayrıldığınız, duygusal olarak yaralı ve öfkeli birisi, otomobilinin içinde sizi bekliyor. Rahatsız olmaz ya da korkmaz mısınız?
Peki bir insanın korkması ve kendini tehdit altında hissetmesinden daha kötü ne olabilir? Şarkıcı geçmişte, magazin sayfalarına, evlilikleri ya da ayrılıklarıyla konu olmuş olabilir. Öznesi Ergen olan her haber illa bir magazin haberi değil ki... Bir kadının aracına, eski eşi tarafından zarar verildiğinde “Ne oluyoruz?” mu denir yoksa “Otomobilimi bıçakladı da ne demek, ne saçma!” diye dalga mı geçilir?
Öznesi Ergen olan bir şiddet haberiyle dalga geçtiğimizin farkına varmamız gerekiyor artık. Magazin sayfalarındaki portresine dair çok sayıda eleştiri yazısına imza atmış birisiyim. O portreyi eleştirmiş olmam, kadına şiddet söz konusu olduğunda şarkıcının yanında durmama engel olamaz, olmamalı. Bir insan, kadına şiddete ya karşıdır ya da değildir, öznenin kim olduğuna bakarak karar verilmez böyle bir durumda. Bu hafta, evde, çocuklarına dair bir fotoğrafın izinsiz paylaşılmasından dolayı, Erhan Çelik hakkında bir karar verdi mahkeme.
Neden ayrıldılar, hatalı kimdi, Çelik mi suçlu, Ergen mi? Bilmiyorum, açıkçası ilgilenmiyorum da... Ancak kim haklı olursa olsun, ayrıldıktan sonra karşı tarafın tehdit altında hissetmesine ve korkmasına neden olacak şeyleri yapana itiraz etmek gerekir. Adı ister Ayşe olsun, ister Gülben, ister çok sıradan hayat yaşayan bir kadın, ister bir ünlü fark etmez... Sonuçta insandan söz ediyoruz...