11 yıl önce bir 28 Şubat günü parlamenter sisteme balans 'ayarı' yapılmıştı. Ayarın ilk işareti ise Sincan'dan geçen tanklardı. Aradan 11 yıl geçti ve Sincan artık bu olayla değil, Peçenekli Süleyman'dan Ankaralı Turgut'a, Çubuklu Yaşar'dan Başkentli Gökhan'a kadar yüzlerce sanatçıyı barındıran ilginç sound'uyla hafızalarda yer ediyor. Sincan-Cebeci hattında müziğe yapılan ince ayarı yerinde tespit ettik.....
"Yaptığımız kaynak, o kadar." Boşuna sözlükleri açmayın, sacın lehimlenmesinden bahsedilmiyor. Ankara usulü, hadi biraz daha kesin coğrafi tespitle Sincan-Cebeci hattındaki eğlence hayatı tarif ediliyor bu sözlerle. Tarif muhtelif ama yine de anlamak için biraz Arif olmak, birazcık da olayın vuku bulduğu sahada gezinmek gerekiyor. Biz de foto-muhabiri arkadaşım Erkan'la (Sevenler) Ankara gece âlemine 'kaynak' yaptık. Bas Bas Paraları Leyla'ya, Arabada Beş Evde Onbeş şarkılarıyla dillere pelesenk olan, kolay tarif meraklılarının Sincan sound'u, aslında Ankara oyun havalarının zamanımıza uyarlanmış hali. 'Neden Sincan?' sorusunun cevabı ise ekonomik; Ayaş, Polatlı, Güdül gibi ilçelerde tarlalarını satanların buluştuğu yer orası. Tarlaların değeri arttıkça Sincan müziği bütün Ankara sathına yayılmış ve Cebeci, Maltepe gibi yerlerde 'şık adlarıyla' eğlence merkezlerinin sayısı artmış.
PELUŞ ZÜRAFA, ALİ DAYI'NIN MERAKI
İlk durağımız Yalı Eğlence Merkezi. Türkobalı Ali sahnede. Karpuz Kestim gibi bu âlemin en ünlü türkülerinden birini okuyup es verdikten sonra "Zuhal ve Ali Beyler sahneye," diyor. Onlar çift değil, Ali Bey arkadaşlarıyla eğlentiye gelmiş, Zuhal de cons yapıyor. (Konsomasyon kelimesinin Cebeci lehçesinde söylenişi.) Kaşıklar elde oyun başlıyor. Sazcıların namına işaret eden ipe para asmak mecburi değil ama Zuhal'in hesabına bir cons yazıldı bile. Tabii oyunu beğenirseniz, sahneye masa sehpa kurdurursunuz, Zuhal'a bir cons daha yazar. Aslında hesap basit; bir ufak rakı, yan yana getirmeyi asla düşünemeyeceğiniz muz, peynir, domates, çubuk kraker gibi mezelerin ederi 50 YTL. Bir gecede 150 YTL yiyebilirsiniz ama yine bir türküde söylendiği üzere Ali Dayı gibi 'bi gecede darlayı da yirsiniz.' (Bkz. Çubuklu Yaşar Sarışın Bomba) Ortada peluş zürafa, kaplan gibi oyuncaklar gezinince meraklanıyoruz. Kadınlar hayvanları seviyor, arkadaşlarına üzerinde 'I Love You' yazan hayvanlardan aldırıyorlar. Aynı zamanda tuvaletçilik, tekel işlevi de gören girişte her türlü oyuncak hayvan mevcut. Yalı'yı geride bırakıp gece âleminin en çok rağbet gören ismi Peçenekli Süleyman'ı dinlemeye, Eydost'a gidiyoruz. Orası da eğlence merkezi. Sahibi Ceyhun Bey (Emektar) Gelinim Olur musun? programındaki Sinem'in de sahne aldığı mekânını tanıtıyor. İçerisi o kadar kalabalık ki sahnenin uzağında başka bir sahne kurup, sıra bekleyenlere servis yapılıyor. Yani, asıl sanatçıyla uvertür aynı zamanda müzik yapıyor. Mekânda bolca çay içiliyor, böylelikle müşteriye 'Boş durma, söğüt gölgesi mi burası?' mesajı verilmiş oluyor, tabii bu tespitimize Ceyhun Bey'in itirazı var. Buranın diğer mekândan tek farkı localarının olması, söylendiğine göre locaya oturmak, 'darlayı' yemeye hazırlanmak anlamına geliyormuş. Mönüde değişiklik yok, aslen Ankaralı olup görünüm itibariyle İsveç dolaylarına göz kırpan kadınların bakışında değişiklik yok. Tek farkı Erkan tespit ediyor: Kadınlar sarhoş gibi dolaşıyor ama içki içince birden ayılıyorlar. İstanbul başta olmak üzere bütün yurt sathında meşhur olan Sarışın Bomba türküsünün yaratıcısı Çubuklu Yaşar'ı dinlemek için Renk Eğlence Merkezi'ne gidiyoruz. Manzara aynı, zil takıp oynayan Ayaşlılar, Çubuklular, Haymanalılar iç içe eğleniyorlar. Gül koklayan, kucağında oyuncak hayvanlarla oturan kadınlar, üst katta patronun mobilya dükkânı, taksi şoförlüğünden sahnelere transfer olan Çubuklu Yaşar... Artık bizi hiçbir şey şaşırtmıyor. Tek bir şey hariç: Yaşar'dan önce sahneye çıkan sazcı her türlü konuşmaya sazıyla, sözüyle cevap veriyor. Bir nevi rapçi gibi... Mesela sigara dumanından rahatsız olunca 'sigaranı soktun ağzıma' diye bir makam tutturuyor, sıkıntılı sıkıntılı etrafına bakan müşteriye 'rahatlaaaa, rahatla ki genç kalasın' diye sesleniyor. Bu müziğe bir anlamda Ankara funk'ı da denilebileceğini Renk'te öğreniyoruz.
ANKARA RAP'İ
Ankara oyun havalarının çalındığı ilk mekân olan Parliment, Sincan'ın gündüz kafeleri, İç Anadolu'nun en çok dinlenen radyosu Aşk FM (Diğer bir oyun havası çalan radyo Megasite), düğünlere enstrüman yanında sanatçı da temin eden Başkentli Gökhan'ı ziyaret derken Sincan sound turumuz sona eriyor. Aslında başlangıcı İstanbul'da Ankaralı Yasemin'le yapmıştık. Yasemin artık İstanbul'u mekân tutmuş ama sözleriyle Sincan-Cebeci hattındaki turumuza rehberlik etmişti: "Biraz hip-hop gibi değil mi?" demişti... Tamamıyla doğru. Hor görülüyor ama toplumsal eleştiriyi de içinde barındırıyor, eğlenceli. Dahası Muharrem Ertaş, Hacı Taşan gibi ustalara selam gönderiyor. Her ne kadar kulaklarımızda, "Yakacaksın sobayı ısıtacaksın odayı gece beş olunca göreceksin..." diye devam eden ve ahlaka mugayyir sözler barındıran türküler varsa da sincan soundu denilen müziğin ruhu biraz da buralarda atıyor.
Sincan sound'un isimleri, albümleri, şarkıları...
İSİM ALBÜM TÜRKÜ
Mehmet Demirtaş Anadolu Klasikleri Ayaş Yolları
Savaş Göçer Best Of Sincan Gıdıkla
Ankaralı Turgut Ver Diyom Vermiyo Anasına Kızına
Ankaralı Namık Babam Sağ Olsaydı Babam Sağ Olsaydı
Sincanlı Filiz Biri Bizi Kazıklıyor Kostak Yeri Yeri
Peçenekli Süleyman Sazlı Sözlü Ankara Döktürmeleri Lambaya Püf De
Çubuklu Yaşar Cartlıyalım Ali Dayı-Sarışın Bomba
Başkentli Gökhan Sen Sevmeyi Bilmiyorsun Alo Sesim Geliyor mu?
Ankaralı Yasemin Sevmiyorsan Kandırma Karpuz Kestim
Ali Albay Komutanla Maydanoz Ankara Oturak Âlemi Hovardasın
Ankara oyun havalarının aranan isimleri
Peçenekli Süleyman (Keleş)
Muharrem Ertaş'ların izinde
"Küçükken çamaşır dövdüğümüz tokaca tel bağlayıp saz icat etmiştim. Zekeriya Bozdağ gibi çalmaya çalışırdım hep. 26 yıldır müzik yapıyorum. Sevenlerim bana 'dayı' derler, aile sanatçısıyım ben, saygıda kusur etmem, hep saygı görürüm. Benim dönemimden Mehmet Demirtaş, Savaş Göçer, Oğuz Yılmaz gibi isimler kaldı. 18 tane albüm yaptım, mesela Köylü Bozması albümüm 600 bin sattı. Bunlar resmi rakam, zaten MESAM üyesiyim. Bestelerim var, 60 tane derleme yaptım. Hep İç Anadolu müziğine sadık kalmaya çalıştım. Hacı Taşan'ın, Refik Başaran'ın, Muharrem Ertaş'ın izinden gitmeye gayret ettim. Bu müziğin asıl kaynağı Ayaş, Gölbaşı, Polatlı. Beş sene önce 1000 avro verip Fushman bir bağlama yaptırmıştım, hâlâ da sırrı çözülemeyen bir bağlamadır bu. Diğerleri gibi elektro değil
Çubuklu Yaşar (Yanık)
Kaşık sesini duymaya görün
"20 senedir bu işin içindeyim. Çubuk'ta köy düğünlerinde toplanır türküler söylerdim. Herkes birbirinin türküsünü okur ama işin farkı nasıl sunduğunda ortaya çıkar. Yoğurttan Ayran Olmaz adlı türküm Youtube'da en çok dinlenenler arasında, Ali Dayı da öyle. Zaten Ali dayılardan bizim oralarda çokça bulunur. Çubuk'ta ticari taksim vardı, düğünlere yolcu taşırdım, zaten hevesim de vardı. Üç yıldır Renk Eğlence Merkezi'nde çıkıyorum. Belden aşağı söz yoktur bizde, en fazla, 'Ufalda cebime gir, davul bile dengi dengine' gibi sözler olur. Herkesin dilinde bu sözler, türküler dolaşır. Sazımız kara düzen, vurduk mu saza eğlence başlar. Ankara'nın insanı kaşık sesi duyduğunda yerinde durmaz ki. Bu müziğe Sincan müziği denmesi, Güdül, Ayaş, Kazan gibi civar ilçelerden gelenin işini gücünü Sincan'da görmesinden kaynaklanıyor."
Ankaralı Yasemin (Aydın)
Farkımız cilada
"Yaptığımız müzikte hip-hop, Ankara oyun havaları, İç Anadolu'nun türküleri var. Zaten Ceza dinlemeyi de severim. 1979'da Ankara'da doğdum. Dikmen'de büyüdüm. Bir okul partisine Savaş Göçer, Oğuz Yılmaz'ın geleceğini duymuştum da aklım çıkmıştı. Şimdi aynı tarz müziği icra ediyoruz. Bizimkisine 'köy pornosu' diyorlar ama pop parçalarından daha mı edepsiz şarkı sözlerimiz? 'Derdin neyse buyur abi, hopdedik ne oluyor yani...' Bunu günlük hayatta kim söylemiyor ki? Bu müzik Ankaralıların kanında dolaşır. Dokuz tane albümüm var. Albümler genelde yaz aylarında düğün mevsimine doğru çıkar. Düğünlere giderim. Buna Sincan müziği demek yetersiz, kökenlerine bak Muharrem Ertaş, Çekiç Ali'yi bulursunuz. Biz daha eğlencelik piyasa işi yapıyoruz, tek fark da bu."
Eğlence Merkezleri'nin yaratıcı işletmecileri
Hacı Ayan: (Parlement Eğlence Merkezi'nin sahibi)
Önce biz vardık şimdi 40 tane dükkân oldu
"30 yaşındayım. Dokuz, 10 yıldır işletmecilik yapıyorum. Bu işe ilk ben girdim. Ankara'nın insanı zaten bu tip eğlencelere düğünlerden alışıktır. Ankaralı Namık'tan Turgut'a kadar birçok kişi burada çıktı. Bizim farkımız, sahnemizde Çubuklu Yaşar'ı dinlemeye gelenin de, diğer sazcıları dinleyenlerin de olması. Hesaptan dolayı kavga çıktığı görülmemiştir, herkes birbirine saygılı davranır burada. Şu an hiçbir sorun yaşamıyoruz, işletmeler emniyetten belediyeye geçince rahatladık."
Ceyhun Emektar: (Eydost Eğlence Merkezi'nin sahibi)
Herkes birbirini tanır buralarda
"Dokuz yıldır işletmecilik yapıyorum. Hamamönü'nde küçük bir yerim vardı, insanlar bu eğlenceyi sevince Cebeci'ye taşındık. Zaten bizden sonra burada birçok dükkân açıldı. Bu işi ilk başlatan Parliment'tir, ondan bir ay sonra da biz açtık. Her gün dolup taşar burası, nedeni ucuz olması. 50 YTL'yle bütün gece eğlenebilirsin mesela. Cons (konsomasyon) yapıldığında durum değişiyor tabii. Kadir İnanır'la Ahu Tuğba'nın oynadığı bir filmin bar sahnesi burada çekildi. 90 kişi buradan ekmek yiyor. Dört grup, 16 sazcı var. 30 tane de bayan çalışıyor. Burada hiç kavga çıkmaz çünkü herkes birbirini tanır, müşteriler bugün olmazsa ertesi gün yine geleceğini bilirler. Müşterilerin çoğu tarla zengini. Oynamayı seviyorlar. Ayaşlının oyunuyla, Polatlılı birinin oyunu birbirini tutmaz. Ankara'nın insanı 'Erkek adam zil takıp oyun mu oynar?' da demez."
Nasıl yapıp, ne dinletiyorlar?
İsmail Alçıkaya: (Aşk FM Genel Yayın Yönetmeni)
Dinleyici hassasiyetini gözetiyoruz
"2002'nin 14 Şubatı'nda yayına başladık. Türkiye'nin en büyük fantezi- arabesk radyosuyuz. Bölgesel yayın yapıyoruz ama en çok dinlenen radyolar arasındayız. Her gün 12:00-12:30 arası Ankara oyun havaları çalınır. Türküleri seçerken dinleyicilerin hassasiyetlerini de göz önüne almamız gerek. Forum sitelerinde bazı türküler edebe aykırı bulunduğu için çalmamızı istemiyorlar mesela. En çok Peçenekli Süleyman, Oğuz Yılmaz, Mehmet Demirtaş çalarız. Çaldığımız her şeyin telifi ödenir. Radyo genelinde ise en çok Müslüm Gürses, Orhan Gencebay istek alıyor."
Başkentli Gökhan Köklü: (Yapımcı- sanatçı)
Bağlamaya vurdukça 'Ankara' diye dile gelir
"16 yaşımdan beri saz çalıp türkü söylüyorum. Herkes gibi köy düğünlerinde başladım. İki tane albüm yaptım ama artık yapımcılığa ağırlık veriyorum. Sincan'da bu müziğin özünü koruyarak yeni sanatçılar çıkarmaya çalışıyoruz. Azer Bülbül'le düet yapan Umutcan'ın yapımcısı benim, Ali Albay, Necati Çoşkunses, Ayaşlı Serhat, Peçenekli Süleyman gibi 26 önemli sanatçıyı bir araya getirerek üç VCD hazırladım. Azim Müzik'te ayrıca saz eğitimi veriyoruz, düğünlere ekipman, sanatçı tedarik ediyoruz. Ankara oyun havaları söyleyenler genelde Fishman bağlama kullanır. Çalış stiline 'Ankara tezenesi' deriz, saza vurunca 'Ankara, Ankara' diye dile gelir."
İnce hat
Elektro- bağlama
Temel enstrüman. Titrek eko çıkardığı için aynı notaya bassanız dahi farklı ses duyarsınız. Gövde aksamı dut ve ardıç ağacından yapılır. Genellikle dört tellidir, ama Peçenekli Süleyman fişsiz ve özel aksamıyla yedi telli bağlama çalar.
Yıldızlar geçidi
VCD'de 26 türkücü var. Kaynana Semra'ya selam gönderilen albümü alırsanız yanında oynamak için dört kaşık hediye.
Kaşıksız çıkmam
Önce ismini yazdırıyorsun, bir 'bayan'la adın okunuyor. Yapman gereken kaşıklıktan iki kaşık alıp oynamaya başlamak. Racon bilirsen inerken sazcıya bahşiş bırakırsın.
Bana 5 ona 15
Oynamaya ara verip içmelisin. Erkeklerin içtiğine rakı bira (30 YTL), kadınların içtiğine 'Vol' (50 YTL) deniyor. Farkını hesap gelince anlıyorsun.
Hayvan da severiz icabında
Şirin penguen 10 YTL, mavi ayıcık 20. Tabii bu kâğıt üzerindeki fiyatlar. Kadınların arkadaşlarına aldırdığı hayvanların tekrar yuvalarına döndüğüne dair rivayet muhtelif.
Çaylar şirketten
Ama siz bunu jest olarak düşünmeyin. Eliniz cebe gitmediği için istenmiyor da olabilirsiniz.
Girişimci insan
Adı: İbrahim Akşit. Masanın üzerindeki kristal albümün içinde Turgut Özal'la çektirdiği fotoğraf var. Özal'ın sayesinde Türkiye'ye ilk halı sahayı getirdiğini söylüyor. Şimdi Yalı Eğlence Merkezi'nde...
Hesap verme zamanı
'Şu hesabı tazele' lafının duyulduğu oluyor. Bir küçük rakılı masadan 50 YTL'ye kalkarsınız ama cons yapıp üstü folyo kaplı rakı getirtmişseniz hesabınız katlanıyor.
Son durak mı dersiniz?
Gecede üç mekân yapıldığı sıkça görülüyor. Grup kalabalıklaştıkça eğlence de artıyor. Başlangıç Cebeci, devamı Maltepe, final genelde Ulus civarında oluyor. (Kaynak: Pazar Sabah - Nuh KÖKLÜ)