Doğu Perinçek, Türkiye siyasi hareketinin en etkili isimlerinden. Siyasi yaşamına öğrencilik yıllarında başlayan Perinçek’in politik yol değişiklikleri hep soru işaretleri doğurdu. Yeri geldi devlete yakın durdu, yeri geldi devlet operasyonları nedeniyle yıllarca hapis yattı.
Perinçek, her dönemde istisnasız kendisini solun tek lideri olarak tanımlasa da, Türkiye sol hareketi tarafından hep eleştirildi. Hatta Aydınlık gazetesindeki ‘’Bilinmeyen Sol’’ yazı dizisi ile birçok solcuyu ihbar etmekle suçlandı. Siyasi yaşamında yan yana durduğu cephelerle de hep gündemde kaldı. 1990’larda PKK ile bugünlerde Erdoğan ile kurduğu ilişkilerin alt zemini hala merak konusu…
Siyasi tartışmaların odağında olan Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek Türkiye’nin iç ve dış siyasi çizgisine, kendi politik tavrına kadar pek çok güncel başlığı Euronews RÖPprogramında anlattı.
“BİZİM ERDOĞAN’A DESTEĞİMİZ YOK”
Oyunuz düşük fakat Türk siyasetinde etkili bir isimsiniz? Diğer partilerden farkınız ne?
“Türkiye’nin önümüzdeki dönemde ihtiyaçları nedir ona göre mevzilenmek. Hayata göre, Türk milletinin, halkın taleplerine göre mevzilenmek, o uğurda mücadele etmek. O zaman siz siyasette merkezi bir rolde ya da görevde oluyorsunuz. Diğer partilerde, onlarda ‘Hayatta en hakiki mürşit bilim’ değil. Bilime dayanan bir siyaset yapmıyorlar. Türk milletine güvenerek, ondan kuvvet alarak ve onun özlemlerine bağlanarak siyaset yapmıyorlar. O bakımdan o partilerden ayrılıyoruz.”
Toplumda karşılığınız var mı?
“Sistem eskidiği zaman ve yerine yenisi gerektiği zaman Vatan Partisi gibi partiler, işte Mustafa Kemaller falan o dönemlerde tarih sahnesine kuvvetli olarak çıkıyor. İşte şimdi oraya geldik.”
Erdoğan’a desteğiniz konjonktürel mi?
“Bizim Erdoğan’a desteğimiz yok, bizim desteğimiz Türkiye’ye. Türkiye’yi savunuyoruz, Atatürk devriminin tamamlanması için mücadele ediyoruz… Biz kendi programımızı destekliyoruz. Tayyip Erdoğan bizi destekliyor. Doğrudan doğruya Sayın Cumhurbaşkanımız ile bir görüşmem olmadı, ama AK Parti’den çeşitli liderlerle, insanlarla görüşmelerimiz oluyor.”
“TÜRKİYE’NİN DOSTLARI ARTIK RUSYA, İRAN VE ÇİN”
Tabanınıza bu çizgi birlikteliğini nasıl anlatıyorsunuz?
“Şimdi 2014’te Türkiye’ye yeni bir döneme girdi. 2014 öncesinde ne diyorduk? Tayyip Erdoğan BOP eş başkanıdır, Amerika Türkiye’nin başına Tayyip Erdoğan’ı getirdi. 2014’ten sonra başka bir Türkiye oluştu, Tayyip Erdoğan Amerika’ya direnen mevziye adım adım yerleşti. PKK’nın üzerine silahla yürüme çizgisine geldi. FETÖ’yle ölümüne bir mücadele içine girdi. Dolayısıyla 2014 sonrası Türkiye’de mevzilenmeler ciddi şekilde değişti.
Tabanımız bunu anlamakta tabi ki problemler yaşadı, hemen yeni bir durumu pat diye anlamak mümkün değil. Orada tabanımızla da bir anlamda mücadele ettik. Tabanın kuyruğuna takılan değil; kendi partimizin tabanını ve lider kadro içinde de bu yeni durumu kavratmak için çalıştık.
Şimdi ne oluyor? S-400 alıyor Türkiye, Doğu Akdeniz’de Türk donanması Amerika’ya karşı bayrak gösteriyor, Amerika Türkiye’yi tehdit ediyor. Karadeniz’deki saflaşma öyle. Türkiye’nin dostları artık NATO değil, Amerika değil; Türkiye’nin dostları Rusya, İran ve Çin.”
Türkiye yüzünü gerçekten artık Rusya ve Çin’e mi çevirdi? Aksi durumda ne yaparsınız?
“Dünya yüzünü oraya çevirdi. Geçenlerde Aydınlık gazetesi Güler Sabancı’ya bir soru sordu: Türkiye yüzünü ekonomide nereye çevirmesi lazım? Sayın Sabancı dedi ki üretim Asya’da… Üretimin merkezi Asya, siyasetin merkezi Asya… Almanya, Fransa da öyle (Almanya kadar olmasa da) Asya’ya doğru yöneliyor. Türkiye’nin bunun dışında kalma şansı yok. Dahası Türkiye güvenlik açısından da Asya mevzisine yerleşmek zorunda. Doğumuz batımız kuzeyimiz güneyimiz nereden bakarsak Amerika merkezli tehditlerle karşı karşıyayız. Türkiye’nin Asya mevzisine yerleşmesi biricik tercih, zorunluluk. Aksi olmaz…Türkiye ekonomisi iflas durumunda. Bütün iş adamları bana geliyor, Türkiye’nin en büyükleri. Bizi kurtar diyor… Ankara-İstanbul-İzmir’de büyük sanayicilerimizi topladık. Orada Türkiye’nin en büyükleri biz Çin tarafındayız, Türkiye’nin geleceği Asya ekonomisiyle birleşmektedir dediler. Bu, aynı zamanda Türk sermayesinin eğilimidir. Amerika işbirlikçisi, Amerika’ya yakın büyük sermaye tanımlanırdı. Artık o sermaye yok, hepsinin yönü Asya’da”
Türkiye Şam yönetimiyle hali hazırda görüşüyor mu? Suriye’de çözümün yolu ne?
“Var. Görüşmeler olduğunu hem Tahran yönetiminden hem Suriye yönetiminden hem Türkiye hükümetinin çevrelerinden öğreniyoruz. Hatta Sayın Tayyip Erdoğan da görüşmeler olduğunu ifade etti.
Suriye kilit ülke oldu; PKK’yı temizlemek için, IŞİD’i temizlemek için. Doğu Akdeniz’de de Amerika-İsrail tehdidine karşı koymamamız için Suriye ile işbirliği yapmamız gerekiyor. Burada ayak sürüyen bir yönetim var, Tayyip Erdoğan yönetimi. Burada çok büyük hata yapıyorlar.
İran evet dedi. Rus hükümeti evet dedi, hatta kendi planı haline çevirdi. Şimdi bunun için biz önümüzdeki günlerde Sayın Beşar Esad tarafından davet edildim, büyük bir heyet halinde büyük ihtimalle eylül ayında Suriye’ye gidiyoruz…
Hükümet kanadıyla da görüşüyoruz, onların da katılmasını sağlamak istiyoruz. Şimdi isim söylemeyelim, çünkü onların burada sıkıntıları da var. Aslında biz biraz onların da istediği bir çözümü onların da biraz dışında çözmüş olacağız. Biz, Rusya-İran-Suriye’nin ve Vatan Partisi’nin ortak çözümünü ürettik. Türkiye hükümetinin böyle bir şeye hayır demesi bence pek mümkün değil.”
“FIRAT’IN DOĞUSUNA OPERASYONU RUSYA VE İRAN DESTEKLİYOR”
Suriye’nin kuzeyinde güvenlik koridoru Türkiye’nin bir başarısı mı Amerika’nın bir oyalama taktiği mi?
“Amerika (Suriye’de) yenildi. Çekilirken belli mevzilerini korumaya çalışıyor. PKK’ya belli vaatleri oldu, seni koruyacağım dedi. Onu ortada bırakıp gitmek, Amerika’nın prestijini tabi mahvediyor. Türkiye’nin kararlılığını, silahla oraya gireceğini gördü.Fırat’ın doğusuna operasyonu Rusya ve İran da destekliyor.Biz onlarla da görüşüyoruz. Bizzat Ali Ekber Velayati ile görüştük, hala görüşüyoruz. Rusya ile devamlı görüşüyoruz. Buralarda bir anlayış birliğimiz var. Tayyip Erdoğan müttefiklerimize yeterli güveni veremiyor… Onun için Tayyip Erdoğan’la Türkiye’nin sorunlarını çözmek hayli zor. Tayyip Erdoğan’ı Davutoğlulaştırmak istiyorlar. Abdullah Güller, Davutoğlular, Babacanlar. Tayyip Erdoğan’ı Davutoğlulaştırmak istediler. Beceremediler. Beceremediler ama o partinin geçmişten gelen yükleri, tortular falan, bu tereddütler, bocalamalar, zikzaklar maalesef yaşanıyor.”
S-400 alımı Ulusalcıların, Pelikancıların başarısı olarak yorumlanıyor katılıyor musunuz?
“En başta Vatan Partisi’nin başarısı. Bütün milliyetçilerin başarısı. S-400 demek, biz bundan sonra Türkiye’nin savunmasını Amerika’ya ve İsrail’e karşı Rusya’yla ve Asyalı dostlarımızla birlikte yapacağız demek. Bir konsept, bir strateji tercihi yapılmış oldu. Asya’da mevzilenmenin bunlar doğal sonuçları.”
Türkiye enerjiden sonra güvenlikte de Rusya’ya bağımlı hale mi geliyor bu ulusal güvenlik için bir tehdit değil mi?
“7-8 sene sonra Amerika ile Türkiye ilişkileri düzelecek. Çünkü Amerika’nın dişleri sökülüyor. Kanadalı ve Amerikalı ekonomistlerin yaptığı projeksiyonlarda Amerika 2030’larda dünyanın üçüncü ekonomisi. Birincisi Çin zaten, ikincisi Hindistan, üç Amerika. Dördüncüsü Endonezya, beşincisi Türkiye.
Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiler eşitliği davet eden ilişkiler. İkisinin de birbirine çok ihtiyacı var. Türkiye-Rusya ilişkisi, Türkiye Amerika ilişkisi gibi olmaz. Nasıl Türkiye, Rusya’ya bir şey dayatamaz ise; Rusya da Türkiye’ye bir şey dayatamaz.
Rusya Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyacak, Türkiye Kırım’ın Rusya’ya ilhakını tanıyacak. Karabağ’da Ermenilerin oradan çıkıp gitmesini Rusya sağlayacak, buna karşılık Türkiye’de Abhazya’yı tanıyacak. Türkiye ile Rusya arasında Karadeniz’de, Doğu Akdeniz’de ortak hedefler var. Türkiye akıllı bir politikayla KKTC’nin Rusya tarafından tanınmasını sağlayabilir. Abhazya’yı niye Türkiye tanımasın; Abhazya’yı Türkiye tanısın, Rusya’da KKTC’yi tanısın. Türkiye ile Rusya’nın arası bozulduğu, uçak düşürüldüğü zaman biz Rusya’dan heyetler getirttik ve o heyetleri bizim Türkiye hükümeti ile buluşturduk. O buluşmalarda, her iki taraf da bizim bulunmamızı istediler. Biz çekilmek istedik, onlar sizsiz bu iş olmuyor gelin yapıcı katkınız oluyor dediler. Her tarafın ısrarı üzerine o süreçlerde bulunduk, onun için o sürecin hem mimarı hem çok iyi izleyicisiyiz.”
“KÜRT MESELESİ DEMOKRATİK HAKLAR AÇISINDAN ÇÖZÜLMÜŞTÜR”
Kürt meselesinde HDP’nin şu anki çizgisine yakındınız, bu dönüşümleri nasıl tanımlıyorsunuz?
“Dönüşüm yok. 1990’a kadar Kürtlerimizin demokratik hak ve hukukunu sağlamak esas meseleydi. Türkiye’nin eşitliği sağlama, özgürlükler getirme yayın vs. Kürtçe yapabilme gibi sorunları vardı. O zaman oraya yüklendik, başarı kazandık. Türkiye’de Kürt meselesi demokratik haklar açısından çözülmüştür. Demokratik haklar açısından çözülmeyen bir konu kalmadı. Sorun 1990’dan sonra farklı bir özellik kazandı. Amerika’nın Irak’ı işgalinden sonra Kürt sorunu oldu Amerika sorunu. Amerika’nın bölgemize dayattığı; Türkiye’yi bölmek, Irak’ı bölmek, Suriye’yi bölmek, İran’ı bölmek, ikinci bir İsrail kurmak. Amerika silahı vermezse PKK diye bir şey olmaz, Amerika her alanda desteklemese PKK iki gün yaşayamaz. 1990’da buna göre bizim partimiz vaziyet aldı…”
“ÖCALAN, MİT’İN AVUCUNDA OLAN BİR ESİR DURUMUNDA ŞU AN”
Abdullah Öcalan’ın çözüm için hazırım çıkışını nasıl yorumluyorsunuz, fırsat verilmeli mi?
“Öcalan, Türk devletinin elinde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın avucunda olan bir esir durumunda şu an. Kendisi diyor ki ben bir enstrümanım diyor. Enstrüman kelimesini kendisi için kullanıyor. Atilla Uğur komutanımız onu sorguladı… Atilla Uğur’un onu İmralı’da sorguları var. O sorgularda diyor ki Abdullah Öcalan, ‘beni kullanın’ diyor. ‘Ben Türk devletine teslimim’ diyor. Bu kelimeleri abartarak söylemiyorum, kendi kelimeleri.
“MÜZAKEREYE İHTİYAÇ YOK… TÜRKİYE’DE SİLAH DIŞINDA, HAPİSHANE DIŞINDA BİR ÇÖZÜM YOK”
Abdullah Öcalan silah kuşanıp da Türk ordusunda PKK’ya karşı savaşırsa herhangi bir asker kadar katkısı olur, o da olmaz. TSK silahla hendeklere gömerek ve sınır ötesinde de PKK’yı uslandırarak, bastırarak olayı çözüyor. En tehlikeli şey şimdi ‘aman durun arkadaşlar, oturalım müzakerelere başlayalım, muhabbet yapalım’ falan. O bir çözüm değil, daha kanlı gelişmelere davetiye olur.
Müzakereye ihtiyaç yok. Türk devleti var, karşısında bir muhatap yok. Karşısında İsrail’in Amerika’nın üzerine sürdüğü PKK var. Türkiye’de silah dışında, hapishane dışında bir çözüm yok… Silahla çözüldükten sonra yaraları saracak çözümler de gelecektir.”
Öcalan’la geçmişte görüşmeleriniz oldu, yine olsa kendisine ne söylersiniz?
“Size söylediklerimi… O bunların hepsini iyi anlar… Benimle görüşmede doğru şeyler savunmuştu. Abdullah Öcalan, İmralı’ya girdikten sonra Türkiye devletinin tarafına geçti. Dikkat ederseniz, son yolladığı o iki mektubu da PKK, Kandil’dekiler ‘bizim direncimizi kırmak için Abdullah Öcalan’ı kullanıyorlar’ diye yorumladı. Abdullah Öcalan şu an Türk devletinin elindedir. Bu iyi bir şeydir. Yaptığı şeyler de onu gösteriyor. İstanbul seçiminde Ekrem İmamoğlu’nu falan desteklemedi. PKK’dan farklı bir çizgi izliyor.”
”DEMİRTAŞ’I BIRAKMAK OLMAZ… HDP’Yİ DE KAPATMAK LAZIM”
Selahattin Demirtaş ve diğer siyasi tutukluların serbest bırakılması için kampanya var, ne diyorsunuz?
“Olmaz, dışarıda olan PKK’ya hizmet edenleri onların yanına koymak lazım bir süre. HDP’yi de kapatmak lazım… Bu kampanyalar aslında PKK’ya özgürlük kampanyasıdır. HDP’ye 90 milyon TL yardım yapılıyor. O 90 milyon Mehmetçiğe mermi olarak dönüyor. HDP’ye yasal bir zeminde yaşama şansı tanımamak lazım.”
6 milyon Kürt alternatifsiz kalınca mı HDP’yi destekledi?
“Sistem HDP’ye yönlendirdi o kesimi. Türkiye’deki sistem PKK’yı geliştirdi, ona fırsat verdi. PKK, Turgut Özal’ların bir evladıdır. Turgut Özallar İhvan isyanlarını beslemeseydi Suriye’de, Suriye de PKK’yı desteklemeyecekti… Türkiye’nin Amerikancı hükümetlerin bir ürünüdür, acı meyvesidir PKK.”
Adıyaman’a seçim kampanyasında Kürtçe türkü söylediniz. Kürtçe anadil eğitim meselesine nasıl bakıyorsunuz?
“Öyle bir talep yok. İlkokuldan üniversite sonuna kadar eğitimi kastediyoruz. Onu yapamazsınız… Kürtlerimizin de en iyi konuştuğu dil Türkçe. Artık Türkçe hepimizin ortak dili oldu. Kürtçemizle bugün Tıp eğitimi, felsefe eğitimi, hukuk eğitimi yapamazsınız… Abdullah Öcalan’la bu konuyu konuştuk. Ben dedim anadilde eğitim talebiniz var mı? ‘Ne diyorsunuz, ben rüyalarımı bile Türkçe görüyorum’ dedi. Bizim dedi resmi dilimiz, eğer hükümet olsak bile 50 yıl Türkçe olacak dedi. 50 yıl sonra ne olacak deyince, ‘o da doğru’ dedi. Gerçekçi tabi…”
“FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI…”
15 Temmuz darbe girişimi yaşandı Türkiye’de, OHALler KHKlar ile gelen uygulamaları destekliyor musunuz?
“FETÖ’cülerin ve PKK bağlantılarının hapse atılmaları, takip edilmeleri kovuşturulmaları Türkiye’nin menfaatine, bunu destekliyoruz. Fakat KHK’nın sebebi nedir? Teröre karşı mücadele. Teröre karşı mücadeleyle sınırlı olması lazım. Türkiye’nin bütün yasal meselelerini KHK üzerinden çözerseniz bu anayasaya aykırı. Mevcut anayasaya da aykırı. Cumhurbaşkanlığı sistemine de aykırı. İş bayağı oraya döndü. Meclis kenara atıldı, işsiz kaldı. Çok dar bir grubun cumhurbaşkanı çevresinde mafyalaşmış dar bir grubun Türkiye’de bir nevi hükümranlığına yol açan bir süreci getirdi… Kanun hükmünde kararnamelerin terörle sınırlı olması lazım. 70 bin kişi hapse atılmış, 70 bin kişinin içinde yüzde bir hata olsa 700 kişidir. Tabi hatalar var. Biz de iktidar olsak o hatalar ne kadar titiz olursanız belli miktarda olacak.”
Bu girişimin aydınlatılmayan yönleri var mı? ‘Siyasi ayak’ var mı varsa kimler?
“Siyasi ayak var: Abdullah Gül, Babacan ve Davutoğlu. İşte bunlar FETÖ’nün siyasi ayağı. Siyasi ayak diye, Amerika denetimindeki muhalefet siyasi ayak diye Tayyip Erdoğan’ları göstermeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan FETÖ’yle ölümüne savaşıyor. Ölümüne savaşanlara siyasi ayak demek hiç gerçekçi olmuyor. Ama Abdullah Gül, Davutoğlu, Babacan üçlüsü FETÖ’yü açıkça koruyorlar. Eskiden de onlar beraberlerdi. AK Parti içindeki siyasi ayak, Babacan’ın Abdullah Gül’ün Davutoğlu’nun temsil ettiği güçtür. 15 Temmuz 2016 tarihi, bizim 1945’ten sonra yaşadığımız bir dönüm noktasıdır. 45’te geldi Amerika Türkiye’ye girdi, denetimi altına almaya başladı. 61 yıllık bir süreç FETÖ darbesinin ezildiği gün son buldu.”
“ERGENEKON’DA YARGILANMASAM ÜZÜLÜRDÜM”
Ergenekon’da yargılanmak sizi üzdü mü?
“Girdiğimiz yol bunu gerektiren bir yol. Yaşamak bile benim için bir şans. Ergenekon’da yargılanmasam üzülürdüm. Türkiye’nin hedef alındığı, Türkiye’nin bölünme operasyonunda, FETÖ’nün hedef aldığı Türkiye’yi bir operasyonda Doğu Perinçek yargılanmasıydı o zaman bir öz eleştiri yapması gerekirdi: Acaba ne hatamız oldu da Amerika’nın hedef tahtasının dışına çıktık diye sormamız gerekirdi kendimizi.”
Bunu yapanlar hesap verecek dediniz. AK Parti hükümetini sorumlu tutmuştunuz?..
“Kınından çıkan kılıç gibiyiz dedim. Türkiye’de yalnız FETÖ değil, şeyhler dervişle müritler ülkesi olamaz, bütün tarikat ve cemaatlerin kökü kazınacak. Biz de kınından çıkmış gibi, buradan Ergenekon şeyinden çıkıyoruz.”
Sizi yargılayanlarla yan yana geldiniz mi?
“Onlar hapiste biz çıktık. Ben onlara dedim ki şurada o hücrelerden çıkacağız siz dedim başkan ve üyeler ve savcılar, siz ‘F’ savcısısınız ‘F’ hakimlerisiniz Fethullah’a bağlısınız ve siz oraya gireceksiniz, sizi oraya tıkacağız dedik…”
Hesaplaşmanız bitti mi?
“Benim şahsi bir hesaplaşmam yok, bu Türkiye’nin hesaplaşması… Türkiye bu FETÖ tertibini, Amerika tertibini, gladyo tertibini bitirmek zorundaydı. Yıllarca biz kontrgerilla kontrgerilladan hesap sorulsun diye mücadeleler verdik. Bunları teşhir ettik. Hayatımız onlarla hesaplaşma içinde geçti. Bir onlar bizi içeri attılar, biz onlara karşı büyük mücadeleler örgütledik. Ama şimdi o hesaplaşmanın son ve kesin galibi Türk milleti oldu ve Vatan Partisi oldu.”
Mevcut hükümetle bu konu üzerinden bir anlaşmanız oldu mu? AK Parti ile aynı çizgiye geldik derken neyi kastediyorsunuz?
“Anlaşmamız olmadı ama beraberiz şimdi. Onlar bizi FETÖ ile iş birliği yapıp; Tayyip Erdoğan yönetimi, Ergenekon ve Balyoz’da bizleri içeri atmışlardı. Fakat 2014’e yaklaşırken, 2013 sonlarından itibaren bizim tarafa doğru geçtiler. Tayyip Erdoğan da Türkiye’nin tepesinde ancak böyle durabilir. Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’yi bölme planlarında hadi bir sene, üç sene, beş sene iş yapabilirler; ama Türkiye onları hizaya getirir.
Tayyip Erdoğan’lar bir dönem açılım yaptılar, Amerikan planlarına uydular, FETÖ ile iş birliği yaptılar beraber Türkiye’yi yönettiler, işte Rusya’nın uçağını düşürdüler. Sonra 2014’ten sonra FETÖ’nün üzerine yürüdüler bu bizim çizgimiz. PKK ile açılıma son verip 24 Temmuz 2015’ten itibaren PKK’yı hendeklere gömen operasyon başladı. Fırat Kalkanı arkasından Afrin Harekatı, Zeytin Dalı, şimdi Pençe harekatı. Bunların hepsi Vatan Partisi’nin siyaseti. Ne diyordu Vatan Partisi; PKK ile barışçı yoldan bu işler çözülmez, Kürt meselesinin çözümü ancak askeri güçle olur.
Şimdi bakın Diyanet’in bir tarikatlar raporu yayınlandı. O raporu biz yazsak öyle yazardık… Onun için demin söyledim, Ergenekon kapısından çıkarken biz kınından çıkmış kılıç gibi hazırız ve bütün tarikatlar cemaatler temizlenecek diye. Bu da demek ki 2014 baharında söylediğimiz yere 2019’da gelmiş oldu. Amerika’ya cephe tuttu, Türkiye’nin dostu Rusya oldu, İran oldu, Çin oldu. Biz bunu savunuyorduk, diyorduk ki Avrasya’dır Türkiye’nin yeri. Bakın üç gün önce Sayın Mevlüt Çavuşoğlu Asya Açılımı’nı ilan etti. Bu da Vatan Partisi’nin açılımıdır.”
“TÜRK ORDUSU KEMALİST SUBAYLARIN YÖNETİMİNDE”
YAŞ kararlarında ‘Perinçekçi askerler’ tasyife edildi söylemine ne diyorsunuz?
“Öyle bir şey olsaydı feryat ederdim burada. Orduda 30 bin FETÖ bağlantılı temizlendi. Bu rakam Genel Kurmay Başkanlığının 2018 Şubat ayında mahkemelere yolladığı rapordan… 30 bin general, subay, astsubay, askeri öğrenci ordunun içinden temizlendi. 30 bin FETÖ bağlantılı ve az sayıda da diyelim PKK ile ilişkileri olan unsur temizlenince geriye ne kalır? Atatürkçüler kalır. Türk ordusu Kemalist subayların, komutanların yönetimi altındadır bugün. Ben ordunun bütünün ve komuta kademesinin Atatürk devrimlerine bağlı olduğunu görüyorum. Partimizde üye olan Saldıray Berk gibi komutanlarımız var, amirallerimiz var, Jandarmada, Hava Kuvvetlerinde general arkadaşlarımız var. Hep birlikte bu konuları değerlendiriyoruz. Bunun sonunda hepimizin tespit ettiği şudur: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki terfiler ve özellikle FETÖ temizlikleri isabetli olmuştur…”
Emekli generaller ile ilişkiniz nedir?
“Ergenekon, Balyoz sürecinde bir kısmı daha emekli olmadan bize ilgi duydular. Çünkü şunu gördüler; Türkiye’nin bölünmesine karşı, Ergenekon-Balyoz tertiplerine, FETÖ tertiplerine, Amerika gladyosuna karşı en kararlı en tutarlı mücadeleyi Vatan Partisi veriyor. Onun için etrafında toplanmaya başladılar. Hapisten çıktıktan sonra da partimize katıldılar. Biz kesinlikle subaylarımız, generallerimiz orduda görevliyken onlarla böyle ilişkiler kurmuyoruz.”
Sizin durduğunuz yerde MHP ya da CHP yapamıyor mu ki öncelikli tercih siz oluyorsunuz?
“Yapamıyor. Subayların en önemli özelliği, generallerin vatanseverlik. Kurmay karakterleri, birikimleri var. Onun için de bilimseller. Hangi partinin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü savunmada, Atatürk devrimini kesin zafere ulaştırmada yetenekli olduğunu onlar çok iyi görebiliyor. Demek ki MHP, CHP ya da AK Parti’de bu özellikleri bulmuyorlar.”
Bir dönemin öğrenci liderlerindendiniz, Türkiye’de bir şeyleri değiştirebildiniz mi?
“68’in lideriyim ben. Türkiye’nin en büyük gençlik hareketi biliyorsunuz 68 gençlik hareketiydi. Ben o gençlik hareketinin, örgütünün, Dev-Genç adını alan örgütün genel başkanıydım. O zaman hem NATO’ya karşı mücadele, hem Amerika’ya karşı mücadeleler, 29 Nisan mitingleri ve en son Amerikan filosuna karşı mücadeleler ve Türkiye tarihinin en büyük öğrenci gençlik hareketi olan üniversite işgalleri Haziran 1968’de, onların hep başında bulundum.”
Gençlik hareketi pasifize edilmesi…
“Maceracılık çıktı, 1969 sonlarında 70’e doğru… Gençlik içinde sabırsızlık böyle; işçiyle, köylüyle onlarla koşarak onları örgütleyerek bu iş olmaz, o zaman 20-30 yıl neyi bekleyeceğiz? Dağa çıkalım, silaha sarılalım gibi eğilimler ortaya çıktı. O tabi pasifize etti gençlik hareketini. Onları şiddetle eleştirdim o yüzden de birçoğuyla aram bozuldu, soğuk oldu. Deniz Gezmiş’i de Mahir Çayan’ı da diğerlerine de bunun çok yanlış olduğunu belirterek uyardım. Deniz Gezmiş yakalandığı zaman hemen telgrafla beni davet etti Ulucanlar Cezaevi’ne, yıldırım telgrafla. Benim haklı olduğumu, kendilerine yaptığım uyarıların çok isabetli ve yerinde olduğunu o zaman da söyledi. Bana yazdığı mektuplar var, çektiği telgraf var, Ulucanlar Cezaevi’nde görüşmemiz var. Ben o maceracı eğilimleri diyebilirim ki tek başıma göğüsledim.”
“SOLDA SADECE VATAN PARTİSİ KALDI”
Şu anki sol cenah için ne düşünüyorsunuz?
“Sol cenahta Vatan Partisi dışında bir şey yok. Geri kalanı maalesef PKK ile işbirliği üzerinden tamamen Amerika’nın güdümüne girdi. Gördüğümüz gibi PKK politikalarının arkasına takıldı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye yönelik tehditlerinde roller alır oldular ve silindiler. 1970’e gelirken Vatan Parti’sinin temsil ettiği Türkiye İşçi Köylü Partisi vardı, THKO vardı, THKPC vardı Mahir Çayan’ın, Deniz Gezmiş’in partileri, TKP falan vardı. Bunların hepsi bugün yok veyahut marjinalleşti, küçüldü, yok oldu. Netice itibariyle solda yalnızca Vatan Partisi kaldı. ÖDP diyorsunuz yani öyle bir parti yok seçimlere giremiyor, levhası kalmadı örgütü kalmadı. TİKKO mikko onlar son derece küçüldü ve toplumun dışına sürüldüler ve PKK’nın kullandığı aletler haline geldiler. HDP ise sol bir parti değil, gerçeklere göre en gerici en sağ partisi. Amerika’ya en yakın parti HDP. PKK’nın aleti. Dolayısıyla dünya ölçeğinde de Amerikan emperyalizmiyle bağlantılı, en sağcı en gerici parti.”
Genç liderlerden geliyor dediğiniz biri var mı? Demirtaş, İmamoğlu için ne diyorsunuz?
“Onlar genç lider mi? Vatan Partisi içerisinde Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Türkiye’de gençlik hareketinde rakipsiz üstün, önder ve kitlesel olan tek hareket. Ülkücüler de biraz var. Onlar da bir güç. Onun dışında önemli bir güç yok. Genç lider olarak örneğin Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan, TGB Başkanı Yıldırım Gençer, Öncü Gençlik Vatan Partisi Başkanı Özgür Bursalı…”
TEK KELİMELİK YANITLAR…
Türkiye siyasetinden size isim sorsam bunlar hakkında tek kelimeyle cevaplarınız ne olur?
– Ali Babacan?
– Fetö’nün siyasi ayağı
– Ahmet Davutoğlu?
– O da öyle
– Ekrem İmamoğlu?
– Atlantik’in belediye başkan adayı
– Canan Kaftancıoğlu?
– O da İmamoğlu’nun kadını… PKK’nın dostu, HDP’nin dostu. Onları kurtarmaya çalışan Fetö’nün dostu. Amerika cephesinde yer alan cesur hanımefendilerden biri…
Ali Babacan ekibine hiç şans vermiyor musunuz?
“Hiç şans vermiyorum. Çünkü CHP’nin onlar bir müştemilatı. Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Babacanlar, Davutoğlular, FETÖ, HDP hepsi bir ittifak oluşturuyor. (Bu ittifakın) Yerel seçimde bir başarısı var. Bu hem Türkiye’ye hem AK Parti’ye esaslı bir uyarı. Şunu söyleyeyim, Amerika’nın gelip Ankara’yı silahlı işgal etmek dışında Ankara’da bir hükümet kurma şansını görmüyorum… Türkiye’de Türk ordusunu, Amerikan ordusu diyelim ki Doğu Akdeniz’de başlayan süreçte yenerse, Babacanları falan onları iktidara getirir.”
AK Parti içinden isimler sorsam, bun kişilere ilerisi için şans veriyor musunuz?
– Süleyman Soylu?
– Benim gördüğüm, hükümet içerisinde vatansever çizgide duran hükümet üyelerinden biri.
– Berat Albayrak?
– Damat Bey. Damat Bey olma özelliği ötesinde, işgal ettiği makamı dolduracak esaslı özellikleri bence yok.
– Numan Kurtulmuş?
– Onu bana sormayın
Peki sizinle ilgili de kafa karışıklığı var, siz Ajan mısınız?
“Bunu bana CIA ajanları soruyor. Bu soru tamamen bir CIA ve MIT sorusudur. Türkiye’de Amerikan emperyalizmi ile CIA ile 50 yıldır mücadele eden beş kuşakla hapis yatan, 16 yılını CIA’in işkencehanelerinde ve hapishanelerinde geçiren bir insanım. Bir kere hapse girip de uslandırılmış bir adam değilim. Her darbede ama darbe dışında da 70’te, 80’de yani 80 kuşağıyla, 90 kuşağıyla, 2000 kuşağıyla… Kalmadığım neredeyse cezaevi yok; Mamak, Selimiye, Diyarbakır cezaevleri. Yani Amerika’nın bir nolu hedefiyim. Amerikan kaynaklarına bakarsanız; Foreign Policiy, Foreign Affairs, Mediteranean Quarterly, Joint Forces Quarterly gibi veya Rubin, mubin gibi tweet atan Amerikan CIA şeflerine bakarsanız, Türkiye’deki baş düşmanı Amerika’nın Doğu Perinçektir.”