Türkiye’yi Iraklaştırmak. Türkiye’yi Suriyeleştirmek.
Evet, terör örgütlerinin Türkiye’yi hedef alan sistematik saldırıları bırakın hız kesmeyi, tam bir ittifakla daha da hızlandı.
İşte Batuhan Yaşar'ın bugünkü yazısı...
Evet kesinlikle haklısınız başlık bir film ismi gibi oldu.
'Gibisi fazla' diyorsanız öyle olsun..
Ama inanın birazdan okuyacaklarınız tam da terör örgütlerinin bir ülkeyi nasıl hedef aldıklarını gösteren bir film senaryosuna benziyor. İçeriden ve dışarıdan azimle denenen şeytanca yöntemler..
‘Nihai hedefi ne’ mi dediniz?
Türkiye’yi Iraklaştırmak. Türkiye’yi Suriyeleştirmek. Evet, terör örgütlerinin Türkiye’yi hedef alan sistematik saldırıları bırakın hız kesmeyi, tam bir ittifakla daha da hızlandı.
DAEŞ, PYD ve PKK’nın dar alandaki sık paslaşmaları giderek ilginç de bir hâl almaya başladı.
DHKP-C’yi tabii ki unutmadım. Yukarıdan emir bekliyor.
Uzatmadan birinci olaydan başlayalım hemen.
Arkasına aslında Rusya ve ABD’yi alarak daha da şımarıklaşan PYD’nin, Ankara’dan yediği Osmanlı tokadını hiçbir zaman unutamayacağı kesin.
Taa Cenevrelere kadar gitmesine ve abilerinden son dakikaya kadar medet ummasına rağmen Salih Müslim ve PYD’nin avcunu bir değil birkaç kez yaladığını söylememiz lazım.
Halbuki ne hayaller kurmuştu. Kendini nasıl da sağlama almıştı. Birinden biri, ABD ya da Rusya’nın kucağında Cenevre masasına oturacaktı.
Bir defa Dışişleri Bakanlığını ve Mevlüt Çavuşoğlu’nu yürekten tebrik etmek gerekir.
Türkiye, son bir haftada kartlarını, öncelik sırasını ve zamanlamayı iyi hesap ederek çok iyi kullandı.
Boykot başta olmak üzere, İncirlik de dahil, Suriye’deki muhalefet de dahil masada neler yoktu ki..
Eğer PYD masada olsaydı;
BM, Suriye muhalefetinden kimseyi karşısında göremeyecekti Cenevre’de.
Hadi canım filan demeyin. Kesinlikle abartma da yok.
Suriye’deki bütün ılımlı muhalefetle görüşebilen ve onlara bekledikleri desteği veren tek ülke var, o da Türkiye.. Güvenebildikleri tek ülke de Türkiye.
Her gün başlarına bomba yağdıran Rusya’ya, ne yaptığı ta başından beri bir türlü anlaşılamayan Batılı müttefiklere nasıl güvenebilirler ki zaten.
ABD ve Rusya da dahil Suriye'de top koşturanlar çok iyi anladı ki; hele hele bu kadar uzun bir sınırı olan Türkiye’ye rağmen Suriye’de bir şey YAPAMAYIZ...
Suriye’deki ılımlı muhalefeti ayakta tutanın Türkiye olduğu da son kertede bir kez daha ve çok net görülmüş oldu.
Yanlış anlaşılmasın ‘her şey güllük gülistanlık’ demiyoruz. ‘Türkiye o eski Türkiye değil’ diyoruz sadece.
Gelelim ikinci olay ve onun bağlantısına..
PYD’nin kartı çöpe gitti ama terör örgütlerinin renkli renkli çok kartları var biliyorsunuz. Aynı Paralel Yapı gibi ‘Türkiye DAEŞ’a silah veriyor’ diyecekler.
Uçak olayından sonra Rusya’nın Irak savaşından kalma copy/paste videolarda yaptığına benzer..
‘Paraleller ve Ruslar yapamadı ama belki biz başarırız’ anlayışı.
Azme bakar mısınız? Hiç pes etme yok.
Hani şu Muhammed Dahlan vardı ya;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirme planı yapan zeki arkadaştan bahsediyorum.
2013’te de Gazze ve Türkiye’yi aynı anda karıştırma planları filan yapmıştı.
Google’dan bakabilirsiniz. Adını yazınca nasıl bir tür ve çeşit olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Uzatmayalım ihaleyi ona vermişler.
“Türkiye'nin DAEŞ’e silah verdiği” şeklindeki konuşmaların yer alacağı videolar internet üzerinden yayılacak. Aynı paralellerin yaptığı gibi. İşin içine kaset girince paralel desteği almamışlardır diyemiyor.
Adana’da durdurulan ve videoya alınan tırlar geldi bir an gözümün önüne.
Yine aynı ‘Türkiye ile DAEŞ’i aynı fotoğraf karesi içinde gösterme’ çabası..
DAEŞ’in 6 hücresi yemeyip içmeyip bu videoları yayacak sosyal medya üzerinden.
Çekimler bitmek üzere.
Yakında..
Üçüncü bağlantılı olayın sırası da tam burada başlıyor:
DAEŞ’in videolarıyla eş zamanlı PKK devreye girecek. İdil, Nusaybin, Yüksekova, Diyarbakır Bağlar, Şırnak merkez ve Doğubayazıt’ta aynı Sur, Cizre ve Silopi’de yaptığını tekrarlayacak güya.
DAEŞ, PKK, PYD ve DHKP-C’nin 20 Temmuz’dan beri safları nasıl sıkıştırdığına dair notlar kısaca böyleydi.
Sizler bu satırları okurken bizler de Sayın Başbakanla birlikte geldiğimiz mübarek topraklardaki ikinci durağımız olan Mekke’den Medine’ye geçiyor olacağız...