Dünya Türk Profesörün Peşinde
Buluşuyla Türkiye'yi KOAH Tedavi Merkezi Haline Getirebilir...
"Akciğer kanseri olan ve diğer tekniklerle bronşun da ki tümörü açamadığım bir hastanın tedavisini planlamak İçin gece gündüz çalışarak yaptığım ar-ge çalışmaları sonunda geliştirdiğim bir örgü yapısıyla ortaya çıkan rezektör balonun göğüs hastalıklarında yeni bir çığır açacağımı hissettim.’’
Bu sözler Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yalçın Karakoca’ya ait. Daha mesleğinin başındayken göğüs hastalıklarına yakalanan hastaların gözü önünde ölümlerine dayanamayan ve ihtiyacını karşılamak için yaptığı ar-ge çalışmaları KOAH ve Akciğer Kanseri hastalarına umut olan bir buluşa itti.
O buluşun adı "rezektör balon". Tümör ya da diğer nedenlerle tıkanmış olan Akciğer Bronş Ağacının temizlenmesini sağlıyor.
100 ülkeye pazarlandı ancak Türkiye’de henüz sadece buluşu yapan doktor tarafından kullanılıyor.
Ama dünyada çok önemli bir gelişme olarak tıp kongrelerinde sık sık ismi telaffuz ediliyor. Hatta birkaç yıl içinde tüm ülkelerde ticari olarak milyonlarca dolarlık bir pazarın en önemli ürünlerinden biri olacağı söyleniyor.
Öyle ki göğüs hastalıkları uzmanlarının adını büyük bir saygıyla andıkları ünlü ABD’li profesör Ko Pen Wang, bir Türk doktorun yarattığı bu buluşu ülkesinde tanıtmaya gönüllü olduğunu söylüyor.
Karakoca dünyanın şapka çıkarttığı buluşunun hemen çalınmak istendiğini de söylüyor... Onlar içinde ‘’Atmacalar gibi üstüne çökmeye kalkıştılar. " diyor.
Japonya ise bu buluşu ödüllendirdi. Prof. Dr. Yalçın Karakoca'ya Japonya’da Dünya Bronkoloji Kongresi’nde ödül verildi. Türk hekimi aynı zamanda dünyada bronş içi tedavisinde lazer yöntemini başarıyla kullanan 20-25 doktordan biri. Hatta doktor sayısı o kadar az ki ülkeler o doktorları birbirinden transfer ediyor.
Peki nedir bu rezektör balon, Türk hekimi bu buluşa zorlayan ne oldu, şu ana kadar 100 ülkeye pazarlanan rezektör balon sağlık turizmine ne kazandırır? Prof.Dr.Yalçın Karakoca ile A'dan Z'ye rezektör balonu konuştuk.
SORU: Türkiye’de KOAH ve terapötik bronkoskopi deyince sizin isminiz öne çıkıyor. Bunun sebebi nedir?
CECAP: Türkiye’de ilk defa çalıştığı klinikte girişimsel bronkoskopi ünitesi kuran kişi benim. Ülkemizde Terapötik Bronkoskopinin akciğer hastalıklarında önemli bir anahtar olduğunu keşfeden ve bunu rutine sokan benim. Konu ile ilgili dünya literatürüne giren ve bu alanda dünyanın her yerinde tanınan Türk Doktoru benim.
Konu ile ilgili 10 un üzerinde makalesi ve 12 adet patenti olan benim. Diğer meslektaşlarımız yabancı meslektaş ve bilim adamlarının yaptıklarını tekrar ederken ben başkasının daha önce bilmediği görmediği tedavi yöntemlerini dünya tıbbına kazandırdım. Bunları yaparken branşımın değerini yükseltip hastaların yaşam kalitesini artırmanın gururunu yaşıyorum.
SORU: Hayatın kaynağı olan oksijenin insan vücuduna girmesindeki engelin bu şekilde tasarlanmış bir cihazla ortadan kaldırılabileceğini nasıl anladınız ve keşfettiniz ?
CEVAP: Modern tıpta çok kompleks cihazlarla çok ileri düzeyde tanı ve tedaviler mümkün hale gelmiştir. Ancak bazen çok önemli sorunları çok basit bir yöntemle çözebileceğinizi görmek büyük buluşlara imza atmanızı sağlayabilir. Akciğerlerimizde oksijen ve karbondioksitin değişiminin yapıldığı parankim denilen bölüm ile bu bölgeye havayı taşıyan 16480 adet minik borucuktan oluşan bronş ağacı vardır. Akciğer ve solunum sistemi hastalıklarının yüzde doksanından fazlasını astım, KOAH ve akciğer kanseri oluşturur. Bronş sisteminin mikrobik ve mikrobik olmayan iltihapları bu hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.
Kimyasal maddeleri istenilen doza çıkabilmek mümkün olsa bronş sistemindeki tüm hastalıkları tedavi etmek mümkün olabilir ancak o dozda ilaçlar parankim hasarı yaratarak geri dönüşümsüz durumlara neden olur. Bu nedenle akciğerdeki hastalıkların yüzde doksanının tedavi edilemediği ortadadır. Bunu fark etmek bronş içinde tamamen mekanik, kimyasal olmayan yeni bir tedavinin gerekli olduğunu düşündürdü.
SORU: Çalışmalarınızda ilham kaynağınız nedir?
CEVAP: Çalışmalarımın ilham kaynağı Atatürk tür. Sadece ilham kaynağı demek yanlış olur. Kaynağım kelimesi daha doğru. Onun en çaresiz bir durumda iken ortaya çıkışı ve yaptıkları ile ulusumuzu yok olmaktan kurtarmış olması, en çaresiz durumlarda dahi pes etmeden çalışarak zor olanın başarılabileceğini aklımdan bir an olsun çıkarmadan mücadele etme motivasyonu vermektedir.
Akciğer kanseri olan ve diğer tekniklerle bronşun da ki tümörü açamadığım bir hastanın tedavisini planlarken zorlandığım bir anda gece rüyama gelip bana şişmiş haldeki rezektör balonu uzatarak al bunu senin için gerekli olacak diyerek katkıda bulunmuş olması Atatürk ün ne büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu en azından bana bir kez daha ispat etmiştir.
SORU: Buluşunuzun hastalara katkısı nedir?
C-EVAP: Akciğer hastalarının çoğu solunum yollarından rahatsızdır. Daha az bir kısmı parankim dediğimiz akciğerin hava keseciklerinin bulunduğu etli kısmının hastalıklarından etkilenir. Solunum yollarının hastalıkları ise neredeyse tamamına yakını solunum yollarına doğrudan çekilen toz ve buhar türü ilaçlarla tedavi edilir. Uygulanan tedavi yöntemlerinin çoğuna hastaların tam bir uyum sağlaması mümkün olmaz.
Bronşlara alınan ilaçların az bir kısmı hedef organa ulaşır. Hasta ilaçlarını alır ancak tam tedavi olamaz. Ancak benim geliştirdiğim ve sahibi olduğum yöntemde hastanın kontrolü dışında doğrudan solunum yollarına bronkoskopistin müdahelesi ile yapılan bir tedavi söz konusudur. Kirlenmiş bronşların neredeyse 2-3 mm ye kadar olan kısmını temizlemeye yarar, 2-3 mm ye kadar olan kısmına kadar olan tümör dahil tüm tıkanıklıkların açılmasını sağlar.
Ayrıca çok ilginç bir durumla karşılaştığımızı bildirmekte fayda var KOAH balon tedavisi sırasında kazıdığımız mukoza hücrelerinin tamamını bir poşetle patolojik incelemeye gönderiyoruz. Sonuçları elimize geldiğinde hastaların kesin teşhislerini koyuyoruz. Hastaların neredeyse tamamına yakının patolojik incelemesinde metaplazi yada displazi dediğimiz değişik basamaklarda akciğer kanserine dönüşme potansiyeli olan hücreler tespit ediyoruz.
Bu hastalara ikinci işlemi uyguluyoruz ve ikinci işlemin sonunda yine tamamına yakınında bu hücrelerin kaybolduğunu görüyoruz. Buradan yola çıkarsak teorik olarak akciğer kanseri potansiyelinin kazınan bronşlar alanlarında ortadan kalktığını düşündürüyor. Bu sonuç bizi heyecanlandırıyor ve akciğer kanserinden olan ölümlerin büyük oranda engellenebileceğini düşündürüyor. Bu sonuçlarımızın biraz daha fazla veriyle desteklenmesi durumunda tüm dünyaya böylesi bir müjdeyi vereceğimi tahmin ediyorum.
SORU: Bazı doktorlar sizin tedavi yönteminize çok olumlu bakarken bazılarında henüz dünya da önerilen yöntemlerden birisi haline gelmediği için temkinli yaklaşıyorlar ne dersiniz ?
CEVAP: Helsinki İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Dünya Tabipler Birliği raporunun 37. Maddesi Dünya da yeni ilaç ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinin önünü açan bir maddedir. Küba daki kanser aşısı, Amerika ve Avrupa da deneysel çalışma gruplarına katılan hastaların tedavisi bu maddeye atıf yapılmak suretiyle gerçekleştirilir. Ülkemiz doktor ve bilim adamları bu maddenin sadece Batılı bilim adamları için konulmuş bir madde olduğunun zannıyla hareket etmektedirler.
Bu nedenle yeni bir tedavi yöntemi sadece Amerika ve Avrupa dan çıkar tezine kendilerini o kadar kaptırmış durumdalar ki ilk defa kendilerinden bir meslektaşlarının aynı madde kapsamında yaptığı bir bilimsel çalışmanın böyle mucizevi bir tedavi yöntemini ortaya çıkartmış olabileceğine inanmakta güçlük çekiyorlar. Amerika dan ve büyük Avrupa ülkelerinin tamamından doktorlar ve idareciler ülkemize geldiler birlikte çalışma yapmayı teklif ettiler ülkelerine davet ettiler kendi doktorlarının bu konuda eğitmemi istediler ve iş birliğini artırmak konusunda ne kadar proaktif davrandılarsa ülkemizden tam tersi tepkiler geldi.
Göğüs Hastalıkları Dernek yöneticileri eski ve yeni başkanları ile onların etkisi altında bulunan tüm meslektaşlarımız her türlü kötüleme kampanyaları, hastaları ve yakınlarını organize bir şekilde üzerimize kışkırtma girişimleri, bazı gazetecileri aleyhimizde yazılar yazdırmak suretiyle itibarsızlaştırma çabalarıyla mücadele etmek durumunda bırakıldık. Şu anda bir çok ülkeden bir çok doktor ve hastane ile hastaların tedavisi için anlaşmalar yapılıyor. Dünyanın en büyük medikal firmalarından bazıları ile tedavi yöntemini tüm dünyada yaygınlaştıracak çalışmalar yapılıyor. Şöyle bir durum da söz konusu patent haklarımı koruma kapsamında rezektör balonu izinsiz üretenler, satanlar ve tanıtımını yapanlara tedbir kararı aldırıldı ve ürünün izinsiz kullanımı engellendi.
Bir yanda yöntemime tepkili yaklaşıp hastaların KOAH a bağlı hayatlarını kaybetmesine giden süreci durdurmayan meslektaşlar diğer yanda kanuna aykırı bir şekilde sahte ürün kullanarak gerekli eğitimi almadan gereğinden uzun anestezi verilmesine neden olarak hastaların daha da kötüleşmesine neden olup yöntemin itibar kaybına uğramasına neden olan meslektaşlar. Bunların tamamıyla mücadele etmem gerekiyor. Çünkü ben ürünün ve yöntemin tek başına sahibiyim ve dünyada hukuken tüm hakları bana ait olan bir ürün ve yöntemle ilgili haksız kullanıma izin alamayacaklarını bilenler kendilerini bu şekilde hastalara karşı haklı durumda gösterme gayretlerinin sonucunda daha da zor bir durum yaşamaktadırlar.
SORU: Tedavi yönteminize " Temkinli yaklaşanlar akıllı olmayanlar ve yeteneksiz olanlardır" ve dernek olarak çalışan organize gruplar" dediniz bunları biraz açıklar mısınız?
CAVAP: Türkiye de terapötik bronkoskopik tedavileri uygulamaya başladığım günden beri dernek yöneticileri sıkıntı yaşıyorlar ve benim varlığımdan rahatsızlar. Sadece hastaların değil kendi alt kadrolarının da benim varlığımdan haberdar olmalarından rahatsızlık duyuyorlar. Dernek yöneticileri aynı zamanda büyük kliniklerinde yöneticileri olup genç asistanların ve uzmanlarında hocaları olarak her zaman ağırlıklarını hissettirmek istiyorlar. Benim varlığım ve yaptığım çalışmaların sonuçları tüm bu dernek yöneticilerinin dosyasını açığa çıkartıp turnusol kağıdı vazifesi yapmaktadır.
Bugüne kadar akademisyen olarak yaptıkları faaliyetlerin sorgulanmasına neden olmaktadır. Yıllardır ilaç firmaları ile kurdukları organik ilişkiden beslenmek suretiyle sahip oldukları gücü genç meslektaşların üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmaktadırlar. İşte Sözcü Gazetesinden Yüksel Şengül ile yaptığımız röportaj onları kökünden salladı ve düşmemek için her yöne çarpmaya başladılar ancak güneşi balçıkla sıvamak istediler.
SORU: Koah balon ile ilgili tarama yaptık ve internette bir çok merkezde yapıldığı iddia ediliyor neden mucidinin bir Türk Doktoru olduğundan bahsetmiyorlar?
CEVAP: Hastalar yöntemin gerçek sahibine ulaşmasın diye maddi kaygı yaşıyorlar. Aynı insanlar toplantı yapıyorlar ve bu muhteşem yöntemin önünde yöntemin mucidini tek engel olarak gördüklerini söylüyorlar. Bu tamamen bir karakter sorunudur, kıskançlık sorunudur, ahlak ve terbiye sorunudur. Böylesi yaygın bir sağlık sorununa karşın geliştirilmiş bir tedavi yöntemine hastalardan gelen talep karşısında tüm yolların bende kesişmesinden duydukları sıkıntının ifadesidir. En kolayı görmezden gelmek, yok farz etmek ve unutturmak.
Artık isteseler de hastalar böyle bir yöntemi unutturmuyor. Hiçbir hasta böylesine etkili olduğu ispat edilmiş ve dünya tıbbına mal edilmiş bir yöntemi birkaç tane dernekçi doktorun egosuna kurban etmez. En son American Journal Of Medicine gibi saygın bir Uluslararası tıp dergisinde yayınlanan çalışma sonuçlarımızda tedaviyi kabul eden 188 hastanın 5 yıllık takibinde sadece 4 hastamız yaşa bağlı olarak hayatını kaybederken, tedavi olmayı kabul etmyen 165 hastadan 132 si hayatını kaybetmiştir. Tamamının ölüm nedeni KOAH alevlenme ve akciğer kanseridir.
SORU: Göğüs Hastalıkları camiası yıllarca sizi arasına almadı şimdi ne değişti de hepsi birden sizin arkanıza takılmak istiyor?
CEVAP: Yıllarca beni eleştirenler günün sonunda duvarı ilk aşanın ben olduğumu istemeselerde kabul ettiler ve kendilerini yeniden formatladılar. Burada Brad Pit'in "kazanma sanatı" adlı filminde olanlar oldu ve tüm camia var olma savaşını ancak benim geliştirdiğim ve patenti bana ait olan yöntemle kazanabileceklerini anladılar. Bunun İçin yeteneği az olanların dahi kavrayabilecekleri ve kazanç elde edecekleri bir yöntemin doğması gerekiyordu.
Yıllarca acımasızca eleştirdikleri birinin sayesinde yeniden var olacaklarını anladılar ancak yine sinsice iş yapmaya çalışıyorlar bu defa tüm kanunlar etik ilkeler ve yöntemler benden yana. Camiamızdaki Doktorlarda ürünümü çalmaya çalışan hırsızlarda gördükleri ki fikri mülkiyeti bana ait olan ve yıllarımı verdiğim KOAH balon tedavisini ve ürünlerimi ben izin vermediğin sürece üretemezler, satamazlar, alamazlar, kullanamazlar. Ülkemizde adaletin işlediğine şahit olmaktan dolayı çok mutluyum.
SORU: KOAH ta bulduğunuz yönteme karşı ne gibi reaksiyonlar oldu, taklit eden oldu mu? patentinize karşı sahte ürün üretmeye çalışanlar, izinsiz kullananlar oldu mu?
CEVAP: Başlangıçta bir kaç yıl uzaktan takip ettiler böyle bir yöntem olmaz dediler hastaları yanlış yönlendirdiler sonra ne olduysa anlayamadığım bir hızla hepsi birden benim adımı vermeden sanki kendileri düşünmüş yada yıllardır yurt dışında böyle bir yöntem varmış da Türkiye de ilk fark eden ve uygulayan kendileriymiş gibi bir algı oluşturmaya kalktılar. Sahte ve izinsiz üretip kullanmak istediler ancak hukuk sayesinde geri püskürtüldüler ve hak ettikleri muameleyi gördüler.
İlk defa 2007 de Japonya da dünya Bronkoloji kongresinde ödül aldıktan sonra Amerika ya davet edildim 75 günde tüm Amerika’yı kat ederek 12 ayrı üniversite ve kanser merkezinde eğitim çalışmaları toplantılarına katıldım. Yani ben eğitim verdim. Bu arada yatırımcılardan ciddi teklifler geldi ancak kabul etmedim. Amerika’da teklif getirenler ürünümü taklit ederek patent aldılar yani çaldılar. Bu arada patent çalma konusunda Amerika nın çok ustaca yöntemler geliştirdiğine şahit oldum. Ülkemizde ise patent almadan böyle bir zahmete dahi girmeden çökme yöntemiyle ürünümü çalmaya çalıştılar ancak gereken cevabı aldılar.
SORU: Karşılaştığınız zorlukları anlattınız. Peki meslek hayatınızda bir çok ilke imza atarken hangi kurum ve kuruluşlardan destek aldınız ?
CEVAP: 1992 yılından beri binlerce belki de on binlerce bronkoskopi işlemi yaptım. Her işlem sırasında başka nasıl bir teknikle daha ilerisini yapabilirim diye düşünerek işlemlerimi tamamladım. Eğitimim sırasında bana akademik destek veren sadece hocam Profesör Doktor Yusuf İzzettin Barış olmuştur. Eğitimim İçin gerekli yurt dışı organizasyonlarını yapmıştır. Onun dışında hiç bir hocadan böyle bir destek görmedim. İkinci desteği Eski İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen den gördüm. Kendisi tecrübe kazanmamda çok önemli bir paya sahiptir. Bu yöntemleri geliştirebilmek için ekip ve ekipmanları sağlamıştır. Üçüncü destek Maltepe Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı merhum Ali Doğan Ünlü tarafından verilmiştir. Kendisi yöntemlerimi uygulama imkanının sağlandığı ilk üniversite hastanesini bana açmıştır.
Yine aynı üniversitenin kurucusu olan eğitimci Hüseyin Şimşek beni gönülden desteklemiştir. İstanbul üniversitesi eski rektörü Profesör Doktor Kemal Alemdaroğlu Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde bir ünite açılmasına izin vererek beni ve uygulamalarımın daha yaygın bir ortama tanıtılmasına katkı sağlamıştır. 2005 yılında ilk patent başvurularını yaptığım hastanelerin sahibi Hüseyin Bozkurt desteğini esirgememiştir. 2009 dan sonra Medicalpark hastanelerinin yönetim kurulu başkanı Muharrem Usta uygulamalarımı ve sonraki patentlerimi geliştirmemde hastanelerini benim kullanımıma açmış ve destek vermiştir. Hatta ilk defa yaptığım tedavi yöntemini ve patentini almış olduğum rezektör balonu SUT a koydurmayı başarmamda yardımcı olmuştur. En son 2016 yılında Hacettepe Üniversitesi Eski Rektörü Murat Tuncer çalışmalarımı Hacettepe Üniversitesinde yapabilmemin önünü açmıştır.
SORU: Buluşunuzun sağlığa katkısı tartışılmaz. Peki ekonomiye katkısı nedir?
CEVAP: Tıp alanında bugüne kadar ekonomiye bu denli büyük katkısı olan ikinci bir ürün ve tedavi yöntemi geliştirilmediğini düşünüyorum. Bu ürün sayesinde en fazla ölüme yol açan 3. hastalık olan KOAH hastalığının etkisi azaltılıyor. Ölüm oranları düşüyor ve insanların ekonomiye tekrar katkı vermeleri sağlanıyor. Hastane giderleri azalıyor. Yoğun bakım ünitelerinin üzerindeki yük azalıyor. Sağlık turizmi ile ülkemize ciddi oranda girdi sağlanabiliyor. Bence hepsinden önemlisi sigaranın neden olduğu solunum yollarındaki kirlenmenin ve onun neden olduğu hastalıkların azaltılabilr olduğunu ortaya koymaktı.
detaylı bilgi için tıklayınız: http://koahbalon.com/