Abone Ol

Rusya Ukrayna Savaşı Türkiye'de En Çok Gıda ve Enerji Fiyatlarını Vuracak

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, "Rusya-Ukrayna savaşı enerji dışında en çok gıdayı vuracak" dedi. TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç ise, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmeye başlamasının Türkiye ekonomisine etkilerini değerlendirdi.

Rusya Ukrayna Savaşı Türkiye'de En Çok Gıda ve Enerji Fiyatlarını Vuracak

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik başlattığı işgal sonrasında buğday fiyatlarının 9.5 yılın zirvesini gördüğünü hatırlatarak "Keza, mısır, soya fasulyesi, kakaoda da artışlar yaşandı. Malum, Ukrayna Avrupa'nın ekmek sepeti… Afrika ve Orta Doğu'dan birçok ülke Rusya ve Ukrayna'dan gıda ithal ediyor. Savaş uzarsa gıda maddelerine erişim zora girebilir. Başka ülkelerden tedarik sağlanmaya çalışılsa da fiyatlar fırlayabilir." dedi.

"Türkiye, Rusya- Ukrayna'dan ithal ettiği buğdayı yakın Asya pazarından karşılayabilir mi?" diye soran Güngör, "Çin uzun zamandır temel gıda ve tahılı zaten stokluyordu. Mevcut stratejik buğday rezervinin 144 milyon ton, pirinç stoğunun 116 milyon ton, mısırın ise 198 milyon ton olduğu tahmin ediliyor. Şu anda dünyadaki buğday stoklarının yaklaşık yüzde 50'si, pirinç stoklarının yüzde 65'i, mısırın da yüzde 70'i Çin'de" dedi.

Güngör şöyle devam etti:

"Türkiye bu süreçte satın alacak buğday bulsa da fiyatların olumsuz etkilenmemesi mümkün değil.. Velhasıl, inşallah Rusya- Ukrayna arasında akl-ı selim galip gelir de bugün yaşanan toplu-tüfekli savaş tüm dünya açısından ekmek kavgasına evrilmez."

Yazının tamamı için tıklayın

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç ise, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmeye başlamasının Türkiye ekonomisine etkilerini değerlendirdi. Altınsaç, söz konusu jeopolitik gerilimin Türkiye'ye maliyetinin ilk aşamada yaklaşık 30-35 milyar dolar arasında ek maliyet gelebileceğini belirtti.

Altınsaç Yetkin Report'taki yazısında Türkiye'ye gelen yabancı turistlerin yüzde 30'unun Ukrayna ve Rusya'dan geldiğine dikkat çekerek "Oluşturdukları turizm geliri de toplam gelirin yüzde 15-20’sine denk. Dolayısıyla 2022’de yaklaşık 35 milyar dolar potansiyel turizm geliri bekliyorsak, en basit hesapla bunun 5 milyar doları riske girmiş durumda" dedi.

Altınsaç, Türkiye'nin doğalgaz ve petrol bazında da dolar artışından kaynaklı etkileneceğini de ifade ederek "Özellikle petrol tarafında her 10 dolarlık fiyat yükselişi bize 4-5 milyar dolar daha fazla maliyet anlamına geliyor. Eğer petrol fiyatı bu yıl ortalama 90 dolarda seyrederse, bunun cari açığa yükü ekstra 10 milyar dolar seviyesinde olur. 100 dolar ve üzeri bir petrol fiyatı kalıcı olduğu takdirde maliyeti çok daha fazla olur." ifadelerini kullandı.

Bölgedeki gerginliklerin dolar/TL üzerinde yukarı yönlü ivme kazandırmasının 20 Aralık'ta devreye alınan kur korumalı mevduat aracının Hazine'ye yükünü de artıracağını ifade eden Altınsaç "Bir de işin en kaba hesapla bütçe tarafı var. Mart ayıyla beraber kur korumalı mevduatlarda vade doldukça yavaş yavaş kur farkı ödenmeye başlanacak. Dolar kuru 15 lira seviyelerinde kalırsa Hazine’ye ek maliyeti kabaca 50 milyar TL olur. Daha yüksek kur seviyeleri ise daha yüksek maliyet elbette." dedi.

Yazının tamamı için tıklayın