İktidara yakın Sabah gazetesi yazarı Güngör, “2018'deki kur saldırısı ve pandemi döneminde kamu bankaları olmasaydı, Türkiye bu süreçte çok daha fazla yara alırdı. Türkiye Varlık Fonu'nun Turkcell operasyonuyla görüldü. Devlet telekomünikasyon gibi son derece stratejik bir sektörde yıllardır kangren haline gelen bir sorunu çözdü. Turkcell operasyonuna sadece yönetim problemi olarak da bakmamak gerekir.
Rekabetçiliği engelleyen 5G, fiber altyapısı vb gibi birçok problemin çözümüne de bu operasyon fayda sağlayacaktır. Bence, Turkcell'deki gibi devletin ülkeye stratejik fayda sağlayacak başka alanlara da nüfuz etmesi gerekir" görüşünü savundu.
Güngör, "Mesela, Türk Telekom... Varlık Fonu'nun sahiplik oranı yüzde 6.68 civarında... Şirketin yüzde 55 hissesi Akbank, Türkiye İş Bankası ve Garanti BBVA'nın kurduğu Levent Yapılandırma Yönetimi'nde. Hisselerin satışı için geçen yıl Morgan Stanley'e yetki verildi ama çözüm bir türlü gelmiyor.
Bankalar aldıkları temettü ile borcun faizini dahi ödeyemiyor. 2026'da da lisans süresi bitiyor. Bankalar, dar bir bakış açısında şirketi hapsediyorlar." düşüncesini dile getirdi.
Güngör, "Mesela, Şekerbank... 1953'te pancar üreticilerinin işlerini kolaylaştırmak amacıyla kuruldu. Uzunca süre devlet kontrolündeydi. 1993'te özelleştirildi. 2004'te hisselerinin bir bölümü Kazaklar'a satıldı.
32 yıldır yönetim aynı! Şube kapatılıyor, eleman çıkarılıyor, zarar yazılıyor. Hani derler ya, ne uzuyor, ne kısalıyor. Halbuki, buralarda devlet kontrolü olsa bugünkü sorunlar yaşanır mı? Bilakis, şirketlerdeki belirsizlikler kalkar, yatırımcıları mağdur olmaz, ekonomiye faydaları olur." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için TIKLAYIN