İşte Sabahattin Önkibar'ın o yazısı:
Moratoryum malum, borçlu bir ülkenin ödeme gücünü kaybetmesi ve borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilan etmesidir.
Ankara’nın öbür yakasındaki iddialara göre, bu olasılık artık Türkiye’nin gündemindedir.
Peki, bu iddia muhalif bir propaganda mı, yoksa söylendiği gibi verilerin sonucu mu?
İşte tablo:
- Kur ve faizlerdeki yükseliş sonrası, piyasalara hakim olan resesyon yani durgunluk derinleşerek devam ediyor ki, bu tablo vergi gelirlerinde büyük düşüşlere neden oldu ve bütçe ciddi açıklar vermeye başladı.
REZERV YETERLİLİĞİ ÖLÇÜMÜNDE TEHLİKE
- Merkez Bankası döviz rezervi her geçen gün eriyor. IMF standartlarına göre Rezerv Yeterliliği ölçümü olan RAM’ın yüzde 100 ile 150 arasında olması gerekirken, Türkiye’de bu rakam yüzde 75… Maalesef Türkiye sadece birkaç aylık acil ithalatını karşılayacak döviz stokuna sahip.
- Dövize ve faize yani serbest piyasa ekonomisine kural dışı müdahale, dış piyasalarda kuşku ile karşılanıyor.
- Keza güdümlü yargı imajı, yabancı sermayeyi ürkütüyor.
- Uç veren ekonomik krizle beraber reel sektör ve hane halkının borçlarını geri ödeyememesi sonucu, bankacılık sektörü risk ve tehdit altında.
CDS’LERDE YUNANİSTAN’DAN KÖTÜYÜZ!
- Türkiye uluslararası piyasalardan artık astronomik maliyetlerle borçlanabiliyor. 10 yıllık Türkiye tahvilinin getirisi şu an yüzde 8.
- Faiz ödemelerinde yıllık artış ise yüzde 50’nin üzerinde.
- Türkiye CDS’lerde yani güven endeksinde batık Yunanistan’dan kötü ve Arjantin'le yarışıyor.
- İthalata dayalı ihracatındaki katma değer, her geçen gün geriliyor.
- Yakın geçmişe kadar tarım ürünü ihracatçısı olan Türkiye bugün, ithalat yapamazsa aç kalacak durumda.
O PARAYI BULAMAZSAK...
- En vahim veri ise Türkiye’nin çarkı döndürmesi yani borcunu çevirmesi için yıllık 200 milyar dolara ihtiyacı olması ki, bu para bulunamazsa moratoryum kapıda diyenler var.
- Kısacası Türkiye uluslararası ekonomide, Çin misali üreten değil, Lübnan örneği tüketen ülkeler kategorisinde…
Dış kaynağa erişmede IMF ile anlaşma en etkili kefalettir; fakat Tayyip Erdoğan’ın bu kuruma karşı var olan peşin hükümleri kayıtlardadır.
1875’DEN SONRA İKİNCİ YIKIM OLUR!
Bunun dışında uluslararası tefeci piyasasından başka para bulacağımız bir yer yok, zira Suudilere karşı fedailiğini üstlendiğimiz Katar bile gecen Ağustos ayında vereceğim dediği 15 milyar doları hala vermedi. Katar dışında Türkiye’ye kredi açacak başka bir ülke yok gibidir.
Kuşkusuz bunları aktarmakla amacımız "Moratoryum kesindir" iddialarına haklılık kazandırmak değil, Başkent’in sisler bulvarındaki fısıltıları yansıtmaktır.
Dilerim Türkiye 1875’den sonra ikinci kere Moratoryum bataklığına düşmesin, zira hatırlayalım o süreç sonrası Emperyaller önce Duyun-u Umumiye’yi dayatıp, ardından Osmanlı'yı tarihe havale etmişlerdi.
Sabahattin Önkibar