Abone Ol

Safiye Sultan kimdir? Safiye Sultan'ın hayatı, nasıl öldü?

Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli sultanlarından biri olan ve yaptıkları ile günümüzde de konuşulan Safiye Sultan Kimdir? Hayatı, yaptıkları ve ölümü hepsi haberimzide...

Safiye Sultan kimdir? Safiye Sultan'ın hayatı!

Osmanlı İmparatorluğu'nun padişahları kadar sultanları da tarihte önemli yer tutar. Bazı sultanlar varki yaptıkları ile tarihe damga vurmuşlardır. Bu sultanlar son yılların gözde dizisi Muhteşem Yüzyıl serisinin Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisi ile yenidem gündme geldi. Osmanlı tarihindeki önemli sultanlardan biride hem sarayda hemde devlet işlerindeki rolü ve dirayeti ile günümüzde bile adından söz ettiriyor. Dizide usta oyuncu Hülya Avşar'ın hayat verdiği Safiye Sultan'ın hayatı herkes tarafından merak ediliyor. İşte Safiye Sultan ile ilgili her şey...

Safiye Sultan Kimdir?

Haseki Safiye Valide Sultan veya Melike Safiye Vâlide Sultan (Osmanlıca: صفیه سلطان doğum adı: Sofia Bellicui Baffo, d. 1550 - ö. 10 Kasım 1619), Osmanlı Padişahı III. Murad'ın eşi ve Sultan III. Mehmed'in annesi.

Kökeni hakkında kesin bir bilgi yoktur çeşitli rivayetler vardır. O dönemin Venedik kaynaklarında Dukakin'de Rezi köyünde doğduğu Arnavut kökenli olduğu belirtilir. III. Murad'ın ilk saltanat yıllarında İstanbul'da bulunan Alman elçilik heyetinden rahip Stephan Gerlach ise Safiye Sultan'ın Bosna kökenli olduğunu söyler ve Murad'a şehzadelik yıllarında Ferhad Paşa tarafından hediye edildiğini yazar. Babasının Korfu valisi, gerçek adının Cecilia Baffo olduğu, Venedik'le Korfu arasında seyahat ederken Osmanlı korsanları tarafından Adriyatik denizinde kaçırılıp Şehzade Murad'a sunulduğu bilgisi ise doğru olmayıp Nurbanu Sultan ile karıştırılmasından kaynaklanmıştır.

Saraya gelmeden önceki hayatı

Bir yıl sonra ise kendisini İstanbul'daki Pera köle pazarında bulan genç Sofia'nın güzelliği III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan'ın kulağına kadar geldi. Manisa sancağındaki genç veliaht Murad'ın devlet meselelerinden uzak pasif karakteri, annesi Nurbanu Sultan'nı düşündürmekteydi. Nurbanu Sultan, Sofia'yı görür görmez onun oğlu için aradığı kız olduğuna karar verdi ve bir servet ödeyerek kızı satın aldı.

Saraya gelişi

İki yıl süreyle haremde eğitim gören Sofia'nın adı, Safiye, yani arı, duru, saf güzellik olarak değiştirildi. On beş yaşında III. Murad'a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları, iri gözleri, uzun boyu, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murad'ı kendisine aşık etti.

Haseki Sultanlık dönemi

Safiye Sultan, III. Murad tahta geçince baş kadın oldu. Büyüleyici güzelliği ve parlak zekâsı sayesinde büyük bir nüfuz sahibi oldu. Bu nüfuzu yeni Valide Sultan olan Nurbanu Sultan tehdit olarak gördü ve ondan kurtulmak istedi. Bu rekabetin öncüleri Mihrimah Sultan, Esmehan Sultan ve Gevherhan Sultan idi. Sultan Murad'a her gün yeni bir cariye sunuldu ve Safiye Sultan'ın düşmanları onu gözden düşürmek istediler. Ancak III. Murad'ın gözü hep en sevdiği hasekisine baktı.1585'ten itibaren güçlü kadın düşmanları yoktu, ama halen kadın rakipleri vardı. Bunlar Mihriban Haseki Sultan, Şahuban Haseki Sultan, Nazperver Haseki Sultan, Şemşi Ruhsar Haseki Sultan, Fahriye Haseki Sultan ve diğerleridir. İktidar yolunda, önüne çıkan engelleri kaldırma mücadelesi verdi.

Safiye Sultan sadece devletin iç işlerine değil dış işlerine de müdahale etmekteydi. Bu anlamda yabancı hükümdarlarla doğrudan mektuplaştığı ve diplomatik ilişkiye girdiği bilinmektedir. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ona 1593'te mücevherlerle işlenmiş bir portresini, o da kraliçeye gümüş işlemeli elbise ve kemerle altın işlemeli iki mendil gönderdi. Bu hediyeleşmeler daha sonra onun valide sultanlığı döneminde de sürdü; kraliçenin sunduğu bir arabaya elbise, kuşak, gümüş işlemeli iki havlu, üç mendil, yakut ve inci ile bezenmiş bir taçla mukabele etti. İngiltere elçisi Edward Barton da valide sultana verdiği hediyeler sayesinde İstanbul’daki tayinlerde etkin rol oynadı. Nitekim bu ilişkiler ve hediyeler etkisini gösterecek ve Safiye Sultan adeta kraliçenin saraydaki en büyük destekçisi olacaktı. Kraliçe ona 1599’da süslü bir araba hediye etmiş ve Safiye Sultan da bu araba ile İstanbul’da o zaman için hiç alışılmadık şekilde gezmeye başlamıştır.


Sokullu Mehmed Paşa'nın öldürülmesi

Sokullu 1574'te ölen II. Selim'in yerine geçen III. Murad döneminde de sadrazamlığını sürdürdü. Fakat artık eski gücü yoktu çünkü padişah da artık onun karşıtlarıyla işbirliği halindeydi. Sokullu yine de bazı siyasal başarılara imza attı. Fas'ı Portekiz akınlarından kurtardı, Avusturya'nın saray içine dönük oyunlarını etkisiz hale getirdi. Fakat baskılar artık iyice artmıştı, amcasının oğlu Budin Beylerbeyi Sokullu Mustafa Paşa sudan bir nedenle idam edildi. Sokullu Mehmed Paşa, 11 Ekim 1579 tarihinde derviş kılığına girmiş bir yeniçeri tarafından bir ikindi divanı çıkışında kalbinden hançerlenerek öldürüldü. Paşa'yı öldüren şahıs ise hemen oracıkta askerler tarafından parçalanırken başta padişah olmak üzere bütün devlet ileri gelenleri hemen içeri alındı. Sokullu ise yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve kısa bir sürede hayatını kaybetti. Daha sonra Eyüp'te defnedildi. Safiye Sultan, özellikle Sokullu Mehmed Paşa'nın 1579 yılındaki ölümünden sonra devlet yönetiminde oldukça önemli bir rol üstlenmiştir.

Valide Sultanlık dönemi

Safiye Sultan, Valide Sultan'lık döneminde etkin bir rol oynadı.[4] 1595 yılında III. Murad’ın vefatı ve oğlu III. Mehmed’in tahta geçmesiyle birlikte valide sultan olarak devlet içindeki konumu daha da güçlendi. Kocasına ve onun ölümünden sonra çevresindeki diğer tehlikelere karşı oğlunu korumaya çalıştı. Nitekim III. Mehmed’in büyük oğlu Mahmud’un annesinin girişimiyle tahta geçme planları yaptığı gerekçesiyle hem onun hem annesinin öldürülmesini sağlamıştı. III. Mehmed önemli konularda kendisine danışırdı. Nurbânû Vâlide Sultan günlük 2000 akçe alırken oğlu onun maaşını günlük 3000 akçeye çıkardı ve bu maaş oğlunun ölümünden sonra gönderildiği Eski Saray’da da kendisine ödendi. Devlet adamlarından rüşvet ve hediyeler alarak memuriyetlere tayinlerinde başrolü oynadı. Halk ve memurlar devlet işlerindeki bu etkin rolünü bildiği için işlerini gördürebilmek amacıyla ona başvurur, hatta bazen arabasının önünü kesip bu gibi konularda isteklerde bulunurdu. Sadrazamdan şeyhülislâma kadar bütün azil ve tayinlerde, devlet işlerinin yürütülmesinde birinci derecede etkili oldu. 1596 yılında Eğri seferine çıkan III. Mehmed, 1 milyar akçelik bir hazineyi annesinin kullanımına verdi. Bu sırada İstanbul’daki azil ve tayinlerle devlet işleri onun doğrudan müdahalesine daha açık bir duruma geldi. Ancak söz konusu müdahaleler onun sevilmeyen bir insan olmasına ve merkezde pek çok düşman kazanmasına sebep oldu. Eğri Kalesi’nin fetih haberinin İstanbul’a ulaşması üzerine fakirlere, yetim ve dullara sadaka dağıttı.

Dış politikada kayınvalidesi Nurbânû gibi Venedik yanlısı bir tutum izledi. Şüphesiz bu siyasette Venedik elçilerinin kendisine sunduğu zengin hediyelerin payı vardır. Safiye Sultan’ın Venedik’e desteği, kendisine verilen rüşvet ve hediyeler dönemin İstanbul elçilerinin raporlarına kadar yansımıştır. Onun sözünü tutan güvenilir bir kadın olduğunu ifade eden Venedik elçisi Matteo Zane, elçilerin kendisine hediye vermesini beklemeden kendisinin almak istediği şeyi onlardan talep ettiğini belirtir. Venedik, Safiye Sultan sayesinde ikili ilişkilerde ortaya çıkan pek çok tehlikeyi büyümeden atlattı. Vâlide sultan, elçiliklerle olan irtibatını yakın hizmetkârı, kirakadın, yahudi Esparanzo Malchi vasıtasıyla sağlamaktaydı. İşleyen rüşvet çarkının da merkezinde olan Esparanzo, bu sayede büyük bir servete sahip oldu; İstanbul Gümrüğü’nü iltizamla aldı ve karşılığında verdiği kalp akçe yüzünden 1 Nisan 1600 tarihinde hassa sipahilerinin çıkardığı bir isyanda oğluyla birlikte feci şekilde öldürüldü. Asilerin bu işte büyük payı olduğunu düşündükleri Safiye Sultan ise bu badireden zorlukla yakasını kurtardı. Zira padişah annesini uyaracağını söyleyerek isyancıları ancak yatıştırabildi.

Şehzade Mahmud'un boğdurulması

1587'de doğan Şehzade Mahmud ve annesi, Safiye Sultan'ın iktidarının geleceğini tehdit ediyorlardı. Bu yüzden gelininin ve torununun ortadan kalkması gerekiyordu. Oğlu III. Mehmed'i dolduran Safiye Sultan amacına ulaştı. 1603'de Şehzade Mahmud sessizce sarayda boğduruldu. Annesi ise sürgün edildi. Böylece Safiye Sultan için ortadan bir engel daha kalktı.

Yemişçi Hasan Paşanın idamı

Safiye Sultan, Şeyhülislâm Sun‘ullah Efendi ile Yemişçi Hasan Paşa arasındaki çekişme neticesinde huzursuzlukları giderek artan kesimlerin 1603'de çıkardığı karışıklıklar sırasında da zor durumda kaldı. Asiler onun sürgüne yollanmasını istedilerse de yakın adamları Kapıağası Gazanfer Ağa ile Dârüssaâde Ağası Osman Ağa’yı öldürtüp onlara teslim etmek zorunda kalan III. Mehmed bu şekilde askeri yatıştırdı. Daha sonra Safiye Sultan, Vezîriâzam Yemişçi Hasan Paşa ile anlaşmazlığa düştü ve onun da idam edilmesini sağladı.

Büyük Valide Sultanlık dönemi

Oğlu sultan III. Mehmed'in vefatından sonra valide sultanlığı bitip Büyük Valide Sultan makamına geçti.[4] Handan Sultan'ın oğlu I. Ahmed tahta çıkmasına rağmen Harem'i hala babaanne Safiye Sultan yönetiyor ve Valide Sultan olan Handan Sultan'dan daha fazla maaş alıyordu. Bu gücü uzun sürmedi. I. Ahmed'in eşi olan Kösem Sultan'ın Haseki Sultan olmasıyla gözden düştü ve eski saraya sürgün edildi.

Yaptırdığı hayır kurumları

Safiye Sultan 9 Nisan 1598 tarihinde Eminönü'ndeki Yenicami'nin inşasını bir törenle başlattı ; ancak oğlu ölüp kendisi Eski Saray’a nakledilince epeyce ilerlemiş olan külliyenin inşası yarım kaldı. 1665’te Avcı Mehmet'in annesi Turhan Sultan tarafından tamamlandı . Bu caminin dışında Üsküdar’da Karamanlı köyünde bir cami ve çeşme yaptırdı; kocasının türbesinde Kur’an okunması için bir vakıf kurdu. Fatih’te Âşıkpaşa mahallesinde bulunan İmam Gazzâlî neslinden bir zatın mezarı üzerinde türbe inşa ettirdi. Dâvud Paşa sahasında bir kasır yaptırdı. Zaman zaman III. Mehmed’le birlikte burada oturuyor ve ziyafetler tertip ediyordu.

Ayrıca 1598’de kendi adıyla anılan bir medrese ve 1610 yılında Kahire’de kölesi Osman Ağa nezaretinde Melike Safiye Camii adıyla da anılan camiyi inşa ettirdi . Bunların dışında savaş dönemlerinde ordunun giderlerine harcanmak üzere kendi malından bağışlarda bulunur, borcundan dolayı zor durumda kalanların borçlarını öder ve seyahatlerinin geçtiği yerlerdeki fakirlere sadaka dağıtırdı.
Ölümü

10 Kasım 1619 tarihinde vefat etti. Cenazesi İstanbul Ayasofya Camii'nin eski vaftizhanesi olan kocası Sultan III. Murad'ın türbesine defnedildi. Ölüm nedeni bilinmemektedir