İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı, aynı zamanda Gıda ve Beslenme Derneği Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sağlıklı beslenme ile ilgili doğru olduğu sanılan yanlışlar hakkında Gıdahattı’na konuştu. Beslenme konusunda bir kafa karışıklığı olduğunu dile getiren Elmacıoğlu, bunun kasıtlı olarak, ticari çıkar elde etmek için yapıldığını savundu.
"EKMEK DİYETTE YER LAMASI GEREKEN ÖNEMLİ BESİNLERDENDİR"
Sağlıklı beslenmenin doğruluğu konusunda yanılgıya düşülen birçok konu bulunduğunu belirten Prof. Dr. Elmacıoğlu, "Bunlardan ilki ekmek tüketimidir. Sağlıklı beslenmek veya kilo vermek isteyen kişilerin çoğu ilk aşamada diyetlerinden ekmeği çıkarsa da, aslında ekmek bitkisel protein, kompleks karbonhidrat, lif ve mikro besin ögeleri içeriğiyle diyetimizde yer alması gereken en önemli besinlerden biridir.
Ekmek tüketiminde dikkat edilmesi gereken 2 faktör ekmeğin türü ve tüketim miktardır. Mümkünse tam tahıllı, lif içeriği yüksek ekmekler tercih edilmeli, tüketimde aşırıya kaçılmamalıdır. 100 gram (3-4 dilim) tam tahıllı ekmek ortalama 200-250 kilokalori enerji içerir. Bir insanın günlük enerji ihtiyacının ise ortalama 2 bin kilokalori olduğu kabul edilir. Bu ihtiyaç kişinin hareketliliğine ve metabolizmasına göre azalabilir veya artabilir" dedi.
"EKMEKTEN VAZGEÇMEYİN, DETOX İÇECEK ARAMAYIN"
"Bir diğer yanlış bilinen konu sağlıklı beslenmek için özel bazı besinlerin tüketiminin zorunlu hissedilmesidir" diyen Prof. Dr. Elmacıoğlu, "Sağlıklı beslenmek için chia tohumu, light süt, detox içecekler,
diyet bisküvi veya zayıflama amaçlı çayların tüketimi gibi zorunluluk bulunmamakta; hatta bu besinler sağlıklı beslenmenin sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyebilmektedir. Bireysel veya toplumsal olarak ülkemizdeki olanaklar doğrultusunda karabuğday yerine nohut ile, light süt yerine tam yağlı süt ile, diyet bisküviler yerine tam tahıllı ekmeğimiz ile,
detox içecekler yerine taze meyvelerimiz ile, zayıflama çayları yerine ise su/ayranla sağlıklı kalmamız mümkündür. Sağlıklı beslenme planlanırken ekonomik unsurlar da göz önünde bulundurulmalı, ürün seçimi konusunda dikkatli olunmalı, bilimsel bilgilerden sapılmamalı, toplumun beslenme konusunda bilgilendirilmesinde maddi çıkarlar halk sağlığının önünde yer almamalıdır" diye konuştu.
“KİŞİYE ÖZEL BESLENME KONUSUNDA UZMANLARA DANIŞIN”
Bir diğer yanlışın, internet, TV, sosyal medya, tanıdıklar aracılığıyla ulaşılan diyet listelerinin herkes tarafından uygulanması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Elmacıoğlu, "Bir birey üzerinde tedavi edici etki gösteren bir beslenme modeli başka bir bireyde sağlığı olumsuz etkileyebilmekte;
bir bireyin zayıflamasını sağlayan bir model başka birisinde kilo artışına yol açabilmektedir. Beslenmenin bireysel ve çevresel birçok etmenden etkilendiği göz önünde bulundurulmalı, bu konuda beslenme uzmanlarına danışmaktan kaçınılmamalıdır" ifadelerini kullandı.
"CEHALETİN BİLİMİ: AGNOTOLOJİ"
Günümüzde yanlış bilgilerin daha hızlı yayıldığını aktaran Prof. Dr. Elmacıoğlu, "Günümüzde medyada beslenme bilmeyen bir takım hekim veya diğer meslek mensuplarının yaptığı, Stanford Üniversitesinden Robert Proctor’un tarif ettiği 'agnotoloji' yani cehalet bilimidir.
Agnotoloji bir fikri yerleştirmek ya da ürünü satmak için, başka bir deyişle siyasi veya ticari bir çıkar elde etmek amacıyla kasıtlı olarak kafa karışıklığı yaratılması ve yalan bilgi yayılması olarak tanımlanıyor. Proctor’a göre dünya, medya destekli köklü bir cehalet dönemi yaşıyor.
Günümüzde bilgiye erişmek çok kolay ancak bilgiye erişilebilir olması gerçek bilgiye ulaşıldığı anlamına gelmiyor. Ulaşılması istenen sahte bilgiler ile toplumun algı ve tercihleri istenildiği gibi yönlendiriliyor" dedi.
“TOPLUMDA İSTENİLEN ALGI OLUŞTURULUYOR”
Toplumda istenilen algının oluşturulduğunu söyleyen Prof. Dr. Elmacıoğlu, "Algı yönetimi toplumların duygularını, motivasyonunu ve davranışlarını etkilemek amacı ile gerçek bilgi veya göstergeleri karartarak kendi istediğini empoze etme yöntemi olarak karşımıza çıkıyor.
Bu amaçla medya tarafında bilim insanları, popüler yazarlar, ünlü sanatçılar, din adamları, kanaat önderleri, bilerek yada bilmeyerek kullanılıyor. Böylece toplumda istenilen algı oluşturuluyor, toplum çarpıtılmış bilgileri kullanıp zarar görürken, yönlendirilmiş bu algı yüzünden gerçek bilgiler reddediliyor" diye konuştu.
DR. MEHMET ÖZ ÖRNEĞİ
"Gerçek ve geçerli bilgi vermeyen kitapların ve akademisyenlerin etki alanı medya marifeti ile giderek artıyor" diyen Prof. Dr. Elmacıoğlu, "Bu şekilde toplum sağlığına verilen zararın gün geçtikçe artması ise konunun uzmanlarını fazlası ile endişelendiriyor. Günümüzde yalan yanlış bilgilerle topluma zarar vermenin yasal yollarla ispatı oldukça güç. Ancak bu konuda çarpıcı bir örnek vermek mümkün:
Türk toplumunun yakından tanıdığı Dr. Mehmet Öz, Amerikan halkını yanlış bilgilendirdiği ve Amerikan toplumumun sağlığını tehlikeye soktuğu gerekçesi ile yakın zamanda yüklü bir tazminat ödemeye mahkum edildi, ayrıca Columbia Üniversitesindeki işine de son verildi" ifadelerini kullandı.
(DHA)