İşte Mehmet Özdoğan'ın o röportajı..
Pelin Çift, gece ekranının en sevilen yüzlerinden biri… Peki başarısının sırrı ne?
Buluşma yerine geldiğimde Pelin Çift’in elinde koca bir kitap vardı. Meraklı meraklı sayfaları karıştırıyordu. Tam da beklediğim gibi… Yayına hazırlanıyor; yine ‘bilinmeyenleri’ gün yüzüne çıkartmaya kararlı... Bazen İslam tarihi, bazen beyin yapısının bilinmeyenleri; nerede bir gizem var, Pelin ve konukları orada… Genç yaşına rağmen, güçlü bir bilgi birikimi olduğunu her fırsatta belli ediyor.
Sohbete koyulduk; en çok hangi konu reyting alıyor, tarihi figürler arasında en çok merak edilenler kimler, iyi konuk nasıl olmalı; programı kimler izliyor, kimler izlediğini reddediyor; hepsini konuştuk. İşte Çift’in ilginç tespitleri…
“Böyle bir eksiklik vardı ekranda. Habertürk TV Program Müdürü Ebru Yücel’le oturduk, bir format tasarladık. Dedik ki, hem bizim merak edeceğimiz, hem de izleyicilerin merak edeceği bir program hazırlayalım. Adı, Öteki Gündem… Çünkü gündemdeki bir olayın öteki kısmını, tarihi derinliğini, yaşanmışlığını bulmaya çalışıyoruz. Örneğin gündem Suriye mi? Biz Suriye’deki tarihi, kan bağını anlatıyoruz. ‘Oradaki şehirler bombalanınca, bunlar da gidiyor dünya kültür mirasından’ diyoruz böylece.”
HİKÂYE ÇOK ÖNEMLİ!
“Hikâye, bizim programımızda çok önemli! Zaten meselesini hikâyeleştirmeyen konukları ağırlamıyorum. Niye izleyici oturup, 2 saat akademik ve sıkıcı bir yayın izlesin ki? Darbe konuşacaksam mesela, kalkıp da gazetecileri çağırmam; darbeyi yaşayanları çağırırım. Bunu neden yapıyorum. Elbette öncelikle ‘izlenilir’ olmak için. Ama bir sosyal sorumluluk amacım da var. Şöyle anlatayım… Bizim ülkemizin en büyük sorunlarından biri tepkisizlik değil mi? Bunun da iki sebebi var: Birincisi bilgi eksikliği, ikincisi de sürekli değişen gündem. Artık izleyicilere her haber aynı geliyor. Ama bir bağ kurmasını sağlarsan, aklında kalır o. Onda bir bilinç yaratır o program. Bunu da ancak ‘hikâye’yle sağlayabilirsin. Ben de o zaman içim rahat uyurum birilerinin bilinçlenmesine sebep olduğum için…”
“Bilinmeyen, gizemli tarih hepimizin ilgisini çekiyor; itiraf edelim bunu. Sohbet ortamında ‘Bunu mu konuşuyorsunuz gerçekten? Ne saçma!’ diyen adam, evinde televizyonunun başından ayrılamıyor bizim program başladığında. Hepimiz şifre çözmeye bayılıyoruz çünkü. Bizim programın izleyicileri bazen açıktan belli ediyor beğenilerini, bazen de gizliden… Galiba biz biraz ‘saklı bir zevk’iz onlar için. Çok bilinmesini istemiyorlar. Sanırım bir imaj yaratmışlar kendilerine, karizmayı çizdirmemeye çalışıyorlar. Kaymak tabaka dedikleriniz de bizi izliyor, gecekonduda yaşayan vatandaş da. Beni en mutlu eden o! Hani bu tip programların hurafelere inananlara daha çok hitap ettiği sanılıyor ya; öyle bir durum yok!”
‘SARIŞIN KIZ’ VE ‘DİN’
“Reytinglerin bu kadar yüksek olmasını, yalan söylemeyeyim; ben bekliyordum. Bir kere samimiyete ikna oluyorlar. Benim merakımı görüyorlar da ikna oluyorlar daha doğrusu. Artık televizyon programcılığında ‘Nasıl değerlendiriyorsunuz?’ diye garip garip sorular soran spiker devri kapandı. Sunucunun merak etmediğini, izleyici neden izlesin? İtiraf ediyorum, bazen ‘aptalca’ gibi gözükse de soruyorum bazı soruları… Ama reytinglerin bu kadar yüksek olmasında en etkili faktör sanırım benim profilim. İnsanlara garip geliyor sarışın modern genç bir kadının ‘Peki peygamberimizin hayatı…’ diye cümleye başlaması… Hep alıştıkları için 4 tane adamın bir araya gelip bu konuları konuşmasına… Sadece izleyiciler de değil, benim çevrem de şaşırıyor. ‘Yahu Pelin, bıkmadın mı şifre çözmekten, sırları açık etmekten?’ diye veryansın ediyorlar. Gerçekten bıkmıyorum. Bu program beni çok besliyor. Siyasetten kopmayı sevmiyorum. O yüzden haber sunmaya devam ediyorum. İtiraf edeyim, tartışma programı sunmayı da özlüyorum arada… Onun da keyfi başka!”
“Hiç daraldığım filan olmadı. Tam bir bilgi arsızıyım çünkü. Her gün net 300-400 sayfa okuyorum. Bazen bir yayına hazırlanmak için 4-5 kalın kitapla oradan oraya savrulduğum da oluyor. Hiç sıkılmıyorum. Her akşam başka bir keyif benim için. Sıkıntı şurada… Bizi sadece ‘din’le ilgili program yapıyoruz zannedenler var. Onu da yapıyoruz, evet! Dinler tarihi, en büyük merak konusu çünkü. Ama ilahiyatçıları toplayıp, insanları imana çağırmıyoruz ki! Tarihi işinin ehli hocalarla, profesörlerle inceliyoruz. Ama bazı ‘ideoloji bekçileri’ bilip bilmeden saydırıyor bize Twitter’dan… Hiç umurumda değil vallahi!”
“Ünlülerden ve siyasetçilerden de çok müdavimlerimiz var. Hani restoranlarda yapılır ya; yemek yemeye gelenlerin fotoğrafları asılır duvarlara… Ben de biraz reklamını yapayım programın! (Gülüyor)
Şehrazat mesela… Her programımızı takip ediyor. Beğenmediği zaman da söylüyor hatta. Benim için belirleyici oldu onun görüşleri. Siren Ertan ve Kerem Görsev de öyle. Siyasetçilerden de Kültür ve Turizm Bakanımız Ömer Çelik beğenerek izleyenlerden… Hakan Şükür de programı çok sevdiğini belirtti birkaç defa…”
PADİŞAHLAR EN BANKO KONU!
“Hiç konu sıkıntısı çekmiyoruz ama ‘konuk sıkıntısı’ çekiyoruz. Elime bir kitap geliyor, içinde kayboluyorum. Müthiş bilgiler, harika bir yazım tarzı var. Yazarı programa çağırıyorum; dünyanın en sıkıcı 2 saatini geçiriyoruz beraber… Biz galiba toplum olarak kendimizi yazarak daha iyi ifade ediyoruz. Ama şunu söyleyebilirim: İzlenmeyecek konu, program yoktur; beceriksiz sunucu, sıkıcı konuk vardır. Latince kelimeler, Fransızca cümleler filan… Hiç tahammülüm yok onlara. O yayını benim 80 yaşındaki teyzem de izleyecek. O kadar! Bazısı da çok enteresan… Dünya çapında, Twitter’ın TT listesine girdik. Sonra reytinglere bir baktık, beklediğimizin çok çok altında. Yani sosyal medya hâlâ ‘A plus’ın elinde...” “Padişahlar her zaman en ‘banko’ konu! Tabii dizi dolayısıyla Kanuni dönemi çok merak ediliyor. Ardından Fatih geliyor. Ama Beyazıt ve Yavuz Sultan Selim’in hayatından daha çok merak edilen sürpriz bir isim var: Abdülhamit! Reytingi tahmin edemeyeceğiniz kadar çok. Ben de çok seviyorum. O yüzden ayrıca bir merakla soruyorum sorularımı… Tarihimizin en önemli figürlerinden biri… Osmanlı’nın son çalımlarının mimarı o!”
PELİN ÇİFT’İN ‘EN’LERİ
En sevdiğim konuk: Aytunç Altındal'dı. Çok karizma bir adamdı. Harika hikayeler anlatıyordu.
En sevmediğim konuk: Kemal Çamurcu diye biri… Bir daha asla programıma almam. Provakasyonculara yer yok benim programımda.
En şaşırdığım an: Ali Rıza Demirci, bir anda ‘Sevişmek ibadettir’ demişti. Zaten ağzım açık kalmış. Ertesi gün gazetelere çıktım o halimle… Gerçekten çok şaşırmıştım.
En güzel programım: Bir ‘beyin’ programı yapmıştık. Hiç bitmesin istedim. İşte konuk başarısı… O kadar inanarak anlattılar ki meselelerini… O programda bende ‘erkek beyni’ olduğunu da öğrenmiştim.
EN ÇOK MENDERES’Lİ PROGRAMLAR İZLENİYOR
Pelin Çift, programında Türkiye’nin yakın geçmişine de ışık tutuyor. Biz de üç liderin ‘reyting durumlarını’ sorduk:
* Mustafa Kemal Atatürk: İşte benim içimin cız ettiği nokta bu. Artık Atatürk’ün anlatıldığı programlar izlenmiyor maalesef. Bunun sebepleri var elbette… Öncelikli olarak insanların onun dehasına, yaşam öyküsüne tam anlamıyla hâkim olması… Bir diğer sebep de, insanları Atatürk’ten soğutan ideolojik yaklaşımlar. Ama ne yalan söyleyeyim; biri Atatürk’e olumsuz bir eleştiri yaptığında benim de canım yanıyor.
* Adnan Menderes: Açık ara en çok izlenen, Menderes’i anlattığımız programlar. Onun hayatı her zaman, hangi güne koyarsak koyalım; merak konusu!
* İsmet İnönü: Artık İnönü’lü programlar da çok izleniyor. Sebebi, son birkaç yıldır İnönü dönemini her yönüyle tartışabilmemiz. Zaten yorumların yüzde 90’ı da olumsuz oluyor. Artık hak ettiği gibi tartışılıyor İnönü anlayacağınız…
Gazetevatan.com