15 Temmuz'a ilişkin kimi iddialar öne süren Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yüklendi.
Soylu'nun Habertürk yayınında Peker ile resmini gösterdiği Çetin Gören'e ilişkin de paylaşımlarda bulunan Peker, ''Dünyanın en büyük uyuşturucu baronuna (kendi tabiriyle) iki adet taşıma ruhsatı veren bir adam bir saat bile o makamda nasıl kalır bunu sorgulayın ve insanların bunu bilmesini sağlayın'' ifadelerini kullandı.
Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulunan Peker, örgütüne yönelik operasyonların ardından video çekip paylaşmaya başlamıştı. Örgüt lideri, bir süredir Twitter’dan paylaşım yaparak iktidar hakkında yeni iddialar ortaya atıyor.
Peker, Twitter’dan şunları kaydetti: “Darbe teşebbüsünün ilk yıllarında yüce devletimiz tehlike altında olduğu için bazı konuları tartışmaya açmamaya gayret göstermiştim ancak her konuyu olmasa da, hiç değilse bazı bölümleri tartışabileceğimizi düşünüyorum.
Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince, Türkiye’nin önemli büyük iş adamlarından Cihan Kamer ve yine Türkiye’nin önemli gazetecilerinden Ahmet Hakan, 17/25 hadisesi meydana geldikten sonraki bir dönemde Huqqa’da yemek yerler. Sohbet çeşitli konulardan sonra sayın cumhurbaşkanının mı ya da Fethullah Gülen’in mi yanında yer alırsın bölümüne gelince Cihan Kamer bir taraf belirtmez sessiz kalır ancak Fettah Tamince her ne olursa olsun Fethullah Gülen’in yanında yer alacağını söyler.
Ahmet Hakan ise devletin yanında yer almak gerektiği düşüncesini dile getirir. Şimdi hiç kimsenin bilmediği bu görüşmeden yola çıkarak şu soruyu sormak gerekir.
Fetö terör örgütü ile ilgili milat 17/25 olarak kabul ediliyor (mahkemelerce.) Bu konuşmanın doğruluğunu muhataplarına lütfen sorun. Oysa uygulamaya baktığınızda Fettah Tamince ile ilgili Antalya adliyesinde fetö örgütü ile ilgili bir dava açılıyor, mahkeme kısa sürede fetöden beraat veriyor.
Sonraki dönemlerde yapılan itirazlar üzerine yine dava açılıyor, sonra yine beraat kararı veriliyor. Benim bildiğim adalet bakanlığı bakanlık yetkisi ile kararın bozulması için tekrardan müracaat ediyor.
Bu süreç beş senedir bu kişinin üstünde korku kılıcı olarak tutulurken bu kişiden kim bilir bu dönemde ne paralar alınmıştır? (net bilgim olmayıp sadece duyum olduğu için yazmıyorum) Oysaki kanun açık, 17/25’ten sonra fetöye destek veren herkes suçludur.
Yukarıda ismini verdiğim bu üç kişiden böyle bir konuşma olup olmadığını lütfen araştırın. Eğer ki şehitlerimizin ruhunu onurlandırmak istiyorsak sadece fakirleri değil, zenginleri de fetöcülükten cezaevine koyabilmeliyiz.
Bunun haricinde Süleyman Özışık ismindeki gazeteci bey, en az 2-3 bin khk’lının dosyasını süslü sülümana getirip onları göreve döndürdüğünü tüm televizyonların önünde söyledi. Eğer bu kişiler suçsuzsa çok iyi bir şey yapmış.
Ancak Hz Ali efendimizin dediği gibi devletin dini adaletse -darbenin üzerinden beş sene geçmiş- savcılardan, hakimlerden, avukatlardan oluşan bir heyet kurup hatta gerekirse yalan makinesine bağlanması şartı da koyup KHK’lıların hepsinin dosyası yeniden incelenirse ve suçsuz olanlar, haksızlığa uğramış olanlar torpil ile değil de yüce devletimizin oluşturacağı bir heyet tarafından aklanırsa bunun tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi mutlu edeceğine inanıyorum. Çünkü onlar devlet için, adalet için şehit veya gazi oldular.
Kıymetli dostlarım, doncu sülüman benim iddialarıma cevap vermek için Habertürk kanalına çıkıp bir resim göstermişti, Sedat Peker ile Çetin ismindeki uyuşturuçu baronu aynı resmin içinde demişti.
Sonrasında ‘Ben size bu uyuşturucu baronundan bahsetsem aklınız karışır’ mahiyetinde sözlerle konuşmasına devam etmişti. Bir de konuyu bataklık operasyonuna bağlayıp ‘Bu işin içinde fetö de var’ demişti. Davanın iddianamesi açıldı. Şahsıma karşı hiçbir suçlama yok.
O şahısla sadece kalabalık bir grupla bir kere resim çekildiğim anlaşıldı ve bir de ne ortaya çıktı biliyor musunuz? Süleyman soylunun oğluna ait tahsisli plakayı kullanan, kendisinden 5 milyon dolar alındığını söylediğim Yeniköy Motors sahibi Nevzat’ın bu suçlama ile ilgili tutuklanıp cezaevine girdiği halde takipsizlik kararı verilerek dosyadan tamamen çıkartıldığı da ortaya çıktı.
İşin en komik yanı ne biliyor musunuz? Süleyman Soylu’nun dünyanın en büyük baronlarından biri diye bahsettiği, ondan bahsetsem aklınız karışır dediği bataklık operasyonunda adı geçen Çetin Gören adlı kişiye 2018 yılında yani kendi içişleri bakanlığı zamanında kamuoyunda suikast silahı olarak bilinen glock bir tane de smith wesson marka silah ruhsatı verdiği ortaya çıktı.
Genç kardeşlerim eğer bilmiyorduysanız şimdi öğrendiniz ancak siz de bir şeyler yapın. Dünyanın en büyük uyuşturucu baronuna (kendi tabiriyle) iki adet taşıma ruhsatı veren bir adam bir saat bile o makamda nasıl kalır bunu sorgulayın ve insanların bunu bilmesini sağlayın.
Benim size anlattıklarım Netflix dizisi değil ya da hikaye değil. Her gün yeni bir şey anlat diyorsunuz ancak sizler benim anlattığım şeylerin arkasını kovalamıyorsunuz ki. 15 Temmuz’u anmak, şehitlerimizin ruhunu onurlandırmak istiyorsak; yapılacak en doğru şey fakir olanları, güçsüz olanları fetöcü diye içeri atıp zengin olanları ise dışarda özgürce gezdirmek değildir.
Devletin namusu olur ve de devletin namusunu korumak da en çok devletin en üst makamının görevidir. Gençliğimizin ilk yıllarında bizde emeği olan bir büyüğümüz, devleti babasının malıymış gibi kullananlara gülmüş ‘Sen rahat ol’ demişti ve devam etmişti ‘Devletin bahçesine zerzevat ekenin vakit geldiğinde kıçında hıyar biter’ demişti.
Bu sözün 15 Temmuz’da doğrulandığını hep beraber gördük ancak korkarım ki bu sözün doğruluğu gelecekte bazılarının yaptığı uygulamalara karşı bir kez daha doğrulanacak. Ayrıca büyük oğlum Celalhan da corona hastalığına yakalandı, sağlığına kavuşabilmesi için dualarınızı esirgemezseniz sevinirim.
PKK ile savaşırken ölen devlet görevlileri şehit değildir diyen, ayrıca da Fethullah Gülen’e övgüler dizerek şiir yazmış olan hilal kaplanın TRT yönetimine atandığı; Çin devletinin bir gün önce Uygur Türklerine karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti bize yüzde yüz destek sözü verdi açıklaması ortadayken bizler şanlı 15 Temmuz şehitlerimizin ruhlarının nasıl huzur içinde olduklarını düşünebiliriz? Buna nasıl inanabiliriz? Uygur Türkleri bizim hem kandaşlarımız hem de aynı dine inandığımız kardeşlerimizdir.
İçinde devlet görevlilerinin bolca olduğu, görünüşte saygın olan ancak aslında suç örgütü olan kişilerin normal insanların mallarına hakkında fetöcülük suçlaması var bahanesiyle çöktüleri gerçekleri ortadayken ve bunların bir kısımı tarafımdan açığa çıkarılmışken ve bunca delile rağmen bu kişilere karşı bir soruşturma yapılamazken bizler 15 Temmuz şehitlerimizin ruhlarının mutlu olduğuna gerçekten inanabilir miyiz? Şehitlerimiz bu vatan için öldüler, bu haramiler milleti soysun diye değil.”