Hürriyet gazetesinden Hakan Gence’ye konuşan Şahin, “Bir arkadaşımın evinde kalıyor, elektrik, suya az bir şey yardım edebiliyordum. Bir gün yarım ekmek alıp eve geldim. Evde zeytin var sanıyordum, dolabı açıp zeytinlerin durduğu kâğıdı elime aldım, bir de baktım sadece çekirdekleri kalmış. Hepsini bir gün önce yemişim.
Ama anne-babama göndermek için para biriktirmem gerekiyordu, harcamamak için zeytin almadım. O zeytin çekirdeklerini emerek ekmeğe katık yaptım. O günü asla unutamam.” dedi.
“Benim hayatım bir roman” diyen Şahin, “Antakya’nın Yayladağ’ında, Suriye hududuna yakın bir köyde doğdum. Rahmetli anne-babam çok fakirdi. Babam inşaat işçisiydi. Annem Mısırlıydı, hiç Türkçe bilmezdi. Ben de Türkçeyi ilkokula giderken öğrendim.
Öğretmenlerim “Senin sesin çok güzel. Günün birinde şarkıcı olabilirsin” derdi. Ama nota, müzik nedir bilmiyordum ki. Sadece köyde kendi kendime kaval çalardım. Ben de “Şarkıcı olacağım” diye ailemin gönlünü alıp köyden yola çıktım.15 yaşında üstü kapalı bir kamyona bindim, cebimde beş kuruş para olmadan Antakya’ya gittim.
Bir lokantada komilik yapmaya başladım. Adana, İskenderun... Gezdim, çalıştım. Ama baktım ki oralarda şarkıcı olunmaz. İstanbul’un yolunu tuttum.” ifadesini kullandı.