Ayakta Kal, Süpürrr gibi komedi filmlerinin senaristi Selim Çiprut, polisiye / gerilim türündeki kitabı Civa'yı piyasaya çıkardı. İlk kitabı As Maça'nın şu sıralar filmi çekilen Çiprut, yeni çıkan kitabıyla ilgili olarak sadece Medyafaresi'ne konuştu.
İlk kitabınız As Maça'da 'ilk' olmasına rağmen ciddi bir başarıya mazhar oldunuz. Çok konuşuldu, çok satıldı. Aynı başarıyı Civa'da da yakalayabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Aslına bakarsanız şimdi işimin daha zor olduğunu söyleyebilirim. Çünkü gerçekten ilk kitabım 'As Maça'da açıkçası benim de beklemediğim bir başarı yakaladım. Okuyan insanlar çok sevdiler. Ben bu kadar beğenileceğini açıkçası beklemiyordum. Dolayısıyla ikinci kitapta okuyucular yine aynı tatta bir roman bekleyecekler haklı olarak. Onun için 'Civa'yı yazmak benim için daha zordu ama sonunda bitirip son noktayı koyduğumda derin bir nefes alıp 'Sanırım farklı bir şey yarattım ve insanlar bunu çok sevecekler' dedim.
Civa'da okuru nasıl bir hikaye / kurgu bekliyor. Kısaca anlatabilir misiniz kitabın iskeletini?
'Civa'yı okuyup bitiren okuyucuların büyük bir oranında ''As Maça'yı yazan birinden böyle bir roman çıkmasının şokundayım!'' yorumu bekliyorum. Aslında bu cümledeki 'şok' kelimesi 'Civa'nın gerçekten tarz ve duygu olarak 'As Maça'dan gece-gündüz kadar farklı olması. 'Civa'nın kurgusu gerçekten çok zordu. Tarihler, mekanlar, kişiler ve olaylar. Hata yapma gibi bir lüksümün olmadığını biliyordum. Ondan dolayı da ince eleyip sık dokudum 'Civa'yı yazarken. Ve süre olarak biraz daha uzun sürdü As Maça'ya oranla. Okuru nasıl bir kurgu bekliyor sorusuna gelince buna cevabım hazır: Her sayfasında ayrı bir heyecan ve adrenalin yaşayacaklar. Ve kitabın sonuna kadar temposu hiç düşmeyecek bir heyecan fırtınasında bulacaklar kendilerini. 'Civa'da 1992 yılında ailesiyle Amerika'ya yerleşen bir Türk FBI ajanının 2012 yılında Amerika'da büyük uğraşlar sonucu yakaladığı bir seri katilin hayatını kabusa çevirmesi anlatılıyor. Bu sadece 'Civa'dan ufak bir özetti ama içerisinde daha neler var neler yok okudukça içine gömülüp çıkamayacaksınız.
İkinci kitabınızda bir anda bambaşka bir türe geçiş yaptınız. Niye polisiye gerilim? As Maça'da halihazırda yakalanmış bir başarı var ve birçok yazar o tılsımın bozulmasını istemez, taşları yerinden oynatmayı göze alamaz. Siz bir yandan ciddi bir risk alıp alışılmışın dışında bir formatla okurun karşısına çıkacaksınız. Okuyucunun yadırgama ihtimalinden korkuyor musunuz?
Açıkçası ben her zaman farklıydım. Aynı tarzda yürümeyi seven bir yazar olmayı zaten ben istemedim. Önemli olan yazdığı diğer tarzlarda da aynı başarıyı sürdürmek. Bu konuda haklısınız ben kumar oynadım belki ama kendime bu konuda çok güveniyorum. As Maça çıkarken heyecanlıydım ama Civa'da bu heyecanım iki kat daha fazla diyebilirim size. Bence önemli olan kitabın adı ya da türü değildir, önemli olan yazardır. Okuyucu yazara gönül bağıyla bağlanır, onun duygularına saygı duyar ve ondan kelimelere dökülen her tür eseri okumak için sabırsızlanır bence. Bu konuda en güzel örnek Stephen King'dir diyebilirim. Bir bakıyorsunuz gerilim-korku romanları yazıyor, sonra bir bakmışsınız 'Esaretin Bedeli' gibi bir şaheserle çıkıyor karşımıza. Ben de açıkçası onun gibi anılmak istiyorum. Mesela 3. romanımın türünün fantastik olma ihtimali çok yüksek.
Senaryo yazarlığı da yapıyorsunuz diğer bir taraftan. Okumak ve izlemek bu işin omurgasıdır benim bildiğim. Ama diğer taraftan okumadan, izlemeden yazar olmayı amaçlayan ciddi bir topluluk da var. Onlar için ne tavsiye edersiniz?
Bu konuda çok kişiye ilham kaynağı olacağıma emin olabilirsiniz. Nedeni ben senaryo yazma üzerine ne eğitim ne de ders gördüm. Kendi kendimi bu konuda yetiştirip senaryo nasıl yazılır, incelikleri nedir onu öğrendim. Ardından 2 sit-com yazdım ve yazdıkça senaryo yazmayı daha çok öğrendim. Öğrendikten sonra da yazmış olduğum bütün hikayeleri senaryolaştırdım. 'Ayakta Kal' ve 'Süpürrr!' bunlardan sadece ikisiydi. Mesela ben Fransız Lisesi mezunuyum, bize Fransız edebiyatında her hafta ciddi sayıda kitap okuturlar ve bize okuduğumuz kitapların karakter analizleri, özeti, anafikri gibi raporlarını çıkartırlardı. Bunlar beni kitap okumaktan ciddi anlamda soğuttu ve mezun olduktan sonra bugüne kadar okuduğum kitap sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İnsanlarda şu mantık vardır: 'Kitap okumayan kitap yazamaz!' Bu tezin doğru olmadığını kanıtlayan ender kişilerden biri olarak ben de onlara şunu söylerim: 'Mourinho da hayatında futbol oynamadı ama Dünya'nın en iyi teknik direktörü.' Benim yazar olmak isteyen arkadaşlara tek bir tavsiyem var. Yazın, sadece yazın ve kendinize inanın. Çok klişe oldu biliyorum ama yazmadan da olmuyor bu işler. Üşengeç olmayacaksın yazar olmak istiyorsan.
As Maça'nın filmi çekileceği konuşuluyordu uzun bir süredir. O konuda bir gelişme var mı?
Sürpriz. Her an her şey olabilir...
Civa'dan ne gibi bir beklentiniz var? Çok satıp filme çekeyim, dizisini yapayım projesi var mı zihninizin bir yerinde?
Çok satma gibi bir endişe ya da iddiam yok açıkçası. Ama okuyacakların gerçekten farklı bir hikaye ve zeka ile karşılaşacaklarından eminim. 'Civa'yı Türkiye'de filme ya da diziye çekebilecek bir yapım şirketi olduğuna inanmıyorum. Son cümlemde sanırım 'Civa'da ne kadar iddialı olduğumu anlamışsınızdır.
SELİM ÇİPRUT'UN ENLERİ
En beğendiği kitap?
Stendhal Kırmızı ve Siyah
En beğendiği yazar?
Stephen King
En beğendiği film?
Schindler's List-The Shawshank Redemption- 3 İdiots
En beğendiği yönetmen?
Steven Spielberg
En beğendiği dizi?
Dexter, Entourage, The Walking Dead
En beğendiği oyuncu?
Robert de Niro- Denzel Washington
En beğendiği şarkı?
Depeche Mode- Walking in my Shoes
En beğendiği şarkıcı / grup?
Depeche Mode
En beğendiği İstanbul semti?
Yeniköy