Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 'Erken seçim için ne dedi?' başlığıyla yayımlanan yazısında"Kadın voleybol takımımız Hollanda karşısında maçı 2-0’dan 3-2’ye getirirken biz de ekran başında hop oturduk hop kalktık. Filenin sultanları Almanya’yı devirerek 2020 Tokyo Olimpiyatları vizesini aldılar. Onların sahada yaşadığı heyecanı, mutluluğu, nerede bir Türk vatandaşı varsa yüreğinde hissetti. Bir milletin gururu oldular" ifadesini kullandı.
Selvi şöyle devam etti:
"Kadın voleybolcularımızdan birisi de Naz Aydemir Akyol. Benim gibi siyaset kulisi yazan ama sporcularımızın başarısıyla da iftihar eden biri olarak, Naz kucağında çocuğuyla verdiği röportaj sırasında dikkatimi çekti. Hem başarılı bir sporcu hem başarılı bir anne olabilirsiniz. Hem milli formayı hem anneliği güzel bir şekilde taşıyabilirsiniz. O nedenle milli voleybolcumuzla konuşmak istedim. Ona antrenman yaparken ulaştım.
O anın heyecanı
Hâlâ üzerinde Tokyo Olimpiyatları’na gitme hakkını kazandıkları anın heyecanı vardı. O an ne hissettiklerini sordum.
‘Çok büyük bir mutluluk ve gurur duyduk. Bunu kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Milli maçlarda çok ağır bir sorumluluk hissediyorsunuz omuzlarınızda. Milli formayı giymek, göğsünde o bayrağı taşımak çok büyük bir sorumluluk gerektiriyor. O duyguyla çıkıyoruz maçlara. O nedenle mutluluk ve gururu bir arada yaşadık’ dedi.
Bence milli formanın hakkını fazlasıyla veriyorlar. Onlar bu milletin yüz akları.
Oğlu Pamir 14 aylık
Peki 2020 Tokyo Olimpiyatları’ndaki hedefleri ne?
‘Olimpiyatlar sporun zirve noktası. Her sporcu kürsüde yer almak ve olimpiyat madalyasını boynunda taşımak ister. Biz de onu istiyoruz. Ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye ve milli formanın hakkını vermeye çalışacağız’ derken inançlıydı.
Onları olimpiyat kupasını kaldırırken izlemeyi dileriz.
Bu arada oğlu Pamir’in 14 aylık olduğunu öğreniyorum. Peki kamplara giderken, yurtdışı maçlarda Pamir’i de yanında mı götürüyor? Evet, götürüyormuş. Kendi ağzından dinleyelim:
‘Milli takıma davet edildiğimde ‘Seve seve gelirim, benim için gurur verici ama Pamir’in de olmasını sağlayacak imkânları hazırlayabilir misiniz?’ dedim. İlk şartım Pamir oldu. Onlar da ‘Seve seve karşılarız’ dediler. Kamplara, maçlara, yurtiçinde, yurtdışında nereye olursa olsun Pamir’le birlikte gidiyoruz. 14 aydır Pamir’i emziriyorum. Maçtan önce de maçtan hemen sonra da Pamir’le ilgilenmem gerekiyor ama o bana ayrı bir motivasyon sağlıyor. Oteldeki odamızı oyuncaklarla dolduruyoruz, ona okuduğumuz kitapları yanımıza alıyoruz, otel odasını evdeki odasına benzetiyoruz. Pamir’in varlığı benim az uyumama neden oluyor ama onun varlığı dünyalara bedel oluyor. Bir anekdot aktarayım. Final maçlarını oynamak için Hollanda’ya giderken Pamir küçük bir kaza geçirmiş, dikiş atılmıştı. Dikişleri almak için Pamir’in uyumasını bekledik, uyudu, gece doktorumuzla birlikte dikişlerini aldık.’
Genç kızlara aşık olmak
Hem başarıları hem anneliği ile genç kızlarımıza da rol modeli oluyor. Bunu dediğimde milli sporcumuz çok mutlu oluyor.
‘Bunu duymak ne kadar güzel’ diyor. ’Kız çocuklarının kurdukları hayallere ışık tutmak ne kadar mutlu ediyor beni bir bilebilseniz. Kız çocuklarının hayal kurmasını sağlayabilmek ne kadar önemli. Bunu yapabiliyorsam kendimi çok mutlu hissedeceğim’ diyor.
Bu konuda yazdığı kitaplar var. İki kitabı var Naz Aydemir Akyol’un. ‘Üçüncü kitap yolda’ diyor. Kitaplarını, kendi hayat hikâyesinden yola çıkarak hazırladığını söylüyor.
Elbette ki daha çok sorulabilirdi ama burada bitirmek istedim. Peki sizce de bu söyleşide bir eksik yok mu? Hani filenin sultanlarının kıyafetlerine söz etmişti ya bir belediye başkanı... Onu sormadım, ay-yıldızlı formayı başarıyla temsil eden kadın voleybolcularımıza o soruyu sormaya utandım."