İsveçli diplomat Axel de Fersen de, Antoinette'nin aşk tutkusundan payına düşeni almış... Üstelik 20 yıl boyunca!
Üzerindeki karalamalar yüzünden yüzyıllarca okunamayan bir aşk mektubu, nihayet çözüldü. Dünya basınının gündemine düşen, tarih meraklılarını ise tekrar XVI. Louis dönemini gözden geçirmeye yönelten mektup, Fransız Kraliçesi Marie Antoinette tarafından yazılmıştı. Bugün Fransız basını Antoinette'in çocuklarının XVI. Louis'den olmayabileceğini konuşuyor...
Uzmanlar kraliçenin mektuplarındaki karalanan kısımları X ışını yöntemleriyle yüzyıllar sonra okuyabildi. Mektuplarda Antoinette, İsveçli diplomat Axel de Fersen'e aşk sözcükleri yazıyor... 13 paragraflık mektubun son paragrafı ise şöyle: "Bunu (mektubu) bitireceğim ama sana söylemeden değil, seni deli gibi sevdiğimi sevgili ve değerli arkadaşım, ve sana tapmadığım bir an bile yok."
Marie Antoinette ve çocukları Marie Therese, Louis Charles (kucağında), ve Louis Joseph
4 Ocak 1792 tarihli mektup, ikili arasındaki yasak aşkın kanıtı olarak yorumlanıyor. Ancak şunu da unutmamalı: Mektup Axel de Fersen veya onun soyundan gelen kişiler tarafından bu satırların üzeri siyah mürekkeple, dairesel hareketlerle, neredeyse profesyonel bir şekilde, okunamaz hale getirilmişti.
Tarihçiler Marie Antoinette ve Fersen’in ilişkisi hakkında uzun uzun tartışırken, -ister romantik, ister cinsel, isterse sadece platonik bir aşk olsun-, asıl sorunun şu olduğunu savunuyorlar: Tüm bunlar Fransız ihtilali arifesinde yaşandı. Bütün ülke kraliçeyi hoppa, havai ve ülkenin parasını yiyen bir 'hırsız' olarak suçluyordu; krala ise 'vatan haini' diye hitap ediyorlardı. Kraliyet yanlıları ise hiçbir zaman Marie Antoinette'ye ihanet etmedi ve onun hep krala sadık bir eş olduğunu savundu. Neden kimse doğruyu söylemedi veya yazmadı?
XVI. Louis
ÇOCUĞU KRALDAN DEĞİL Mİ?
Marie Antoinette'in, evliliğinin ilk 7 yılında hamile kalamadığı, bu durumun Louis-Auguste'nin iktidarsız olduğu söylentilerinin yayılmasına neden olduğu; ancak 8 yıl sonra küçük bir operasyon geçirdiğinde ilk çocuklarının olduğu biliniyor...
Marie Antoinette hakkında, bu mektubu da içeren bir kitap yazan İngiliz tarihçi Eveyln Farr ise, Antoinette'nin henüz bebekken ölen kızı Sophie'nin Fersen'den olduğunu savunuyor: "Prenses Sophie'nin Fersen'in çocuğu olduğu açıkça belli."
Axel de Fersen
Tarihçi Farr, Antoinette'nin mektubundaki bir bölüme özellikle dikkat çekiyor: "Seni seviyorum ve bütün hayatım boyunca delice sevmeye devam edeceğim." Sonra Fersen'e hitabı.. "En çok sevilen adam, erkeklerin en çok sevileni"... Ve mektubunu bitirirken: "Tüm kalbim senin."
"Seni deli gibi seviyorum, çok güçlü bir söz. Bunu iyi bir arkadaşınıza söylemezsiniz. Bu kesinlikle aralarındaki fiziksel ilişkiyi kanıtlayan bir cümle. Onlar iki aşıktı. Mektuplaşmalarındaki tutkuyu ve sözcükleri, görünmez mürekkep ile takma isimler kulanarak gizlediler. 'Sadece seni sevmek için yaşıyorum, kendimi sana adamak en büyük tesellim' diye yazıyor Fersen bir mektubunda. Antoinette'nin cevabı ise, 'Allahım, sana bu kadar yakın olmak ama seni çok az görebilmek ne kadar büyük bir acımasızlık!' oluyor."
MARIE ANTOINETTE HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN 5 ŞEY
1- Akşamları kılık değiştirerek Paris'teki operalara gidiyordu. Bu durum kraliçenin gizli sevgilileri olduğu ve onlarla buluşmaya gittiği dedikodularının yayılmasına yol açtı.
2- Paranın gerçek değeri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Yeni kıyafetler ve pahalı elmaslar satın alıyor, her fırsatta kumar oynuyordu. 21'inci doğumgününde, üç gün üç gece süren bir kumar partisi verdi. Bu süre zarfında el değiştiren paranın haddi hesabı yoktu.
3- 1933 yılında Stefan Zweig tarafından biyografisi yazıldı. Türkçe'de Can Yayınları tarafından basılan "Marie Antoinette: Sıradan Bir Kadının Portresi" isimli kitapta, kraliçenin, hayatının son yıllarında kazandığı ihtişamı, sıradışı cesaretine borçlu olduğu anlatılıyor.
4- Marie Antoinette'a dair en kapsamlı biyografi ise İngiliz tarihçi Lady Antonia Fraser tarafından yazıldı. Türkçeye çevrilmeyen 'Marie Antoinette: Yolculuk' isimli kitap 2001'de yayınlandığında en çok satan kitaplar listesinde uzun süre inmedi. Daha sonra 2006 yapımı bir Hollywood filmine uyarlandı.
5- Marie Antoinette efsanesinin yakın zamanlara kadar göz ardı edilen bir başka yönü de, onun yaşadığı dönemin en önemli moda ikonlarından ve trend yaratıcılarından biri olması. Vogue dergisinin Eylül 2006 sayısında Marie Antoinette'in modaya katkıları konusunda bir makale yayınlandı. Kraliçenin modaya en dikkate değer katkısının "puf" adı verilen aristokratik saç modeli olduğu söylendi. Bu modelde saç mümkün olduğunca havaya kaldırılır, pudralanır, yanlara lüle lüle dökülür ve kurdelalarla, tüylerle süslenir. Değişik faaliyetler için değişik puflar icat edilmişti ve Marie Antoinette'in imzası haline gelen bu model, zamanla tüm aristokrat kadınlar arasında yayıldı. Marie Antoinette'in moda geleneklerine getirdiği bir başka yenilik de, çoğunluğun aksine, şahsi moda tasarımcısının aynı anda birkaç müşterinin siparişlerini hazırlamasına izin vermesiydi. Bu sayede modadaki değişimlerden haberdar olabiliyordu.