Bir TV dizisiyle dikkat çekip şöhretin anahtarının altın tepside önüne sunulduğu bir dönemde bavulunu toplayıp Londra'ya gitti. Cebinde parası yoktu ama kendine olan inancı tamdı. Çalıştı, göçebe gibi yaşadı ama yılmadı ve yıllardır kurduğu hayali gerçekleştirme yolunda geçen hafta çok önemli bir adım attı.
Serel Yereli'nin Londra'da, prodüktör Lyan ile yaptığı şarkı One Thing dijital platformlarda yayınlandı, İngiliz radyolarında dönmeye başladı.
Serel Yereli, Sabah gazetesinden Meltem Fıratlı'nın sorularını yanıtladı:
- Bazı insanların ilham kaynağı bizzat kendisidir. Uzaktan takip ettiğimiz kadarıyla siz de öyle görünüyorsunuz.
Yanılıyor muyuz?
- Aksine kendi sınırlarımdan o kadar sık sıkılıyorum ki. Birçok absürt denilebilecek ilham kaynağım var, bazen ben bile şaşırıyorum, nasıl bu kadar yükseldim diye, gülüyorum kendime. Benden farklı olan her şey küçük ya da büyük ilham veriyor bana. Kendimle ilgili ise en çok çocukluğumdan ilham alıyorum.
- Daha çok gençsiniz ama "Hayatımın dönüm noktaları" diyebileceğiniz olaylar yaşadınız mı?
- Hayatı döndürmeye meraklı birisi olarak birçok dönüm noktası yaşadım. Fakat salt kadersel olarak hayatımın dönüm noktası babamın ölümüdür.
- Bir dizide oynadınız. Çok da sevildiniz. Ama siz her şeyi bir kenara bırakıp müzikle yepyeni bir sayfa açtınız. Hiç tereddüt ettiğiniz oldu mu? "Ben ne yapıyorum" dediğiniz...
- Babamın ölümüyle, hayallerime ulaşmak için yeni yollar aramam gerekti. Planım yurtdışında üniversitede sanat okumaktı. Ama maddi manevi yetersiz kaldık bunun için. Önce Türkiye'de bir şey yapmam gerekiyordu ve müzik sektörüne girmek yerine, oyunculuk yapmamın yurtdışı için daha iyi bir referans olacağını düşündüm. Bunların hepsi planlıydı, yeni bir sayfa açmadım. Bu yolda ben ne yapıyorum dediğim hiç olmadı. Hiç o kadar yabancılaşmadım kendime.
- Müzik çalışmalarını neden İstanbul değil de Londra'da sürdürmek istediniz?
- Vallahi yalan yok. Ben Türkçe müzik dinlemeye çok geç başladım. Tam olarak kendimi ifade edebileceğim tınılar, laflar, ruh halleri hep okyanusun ötesindeydi benim için. Ama başlamak için Amerika yerine İngiltere'yi seçmemin sebebi İngiltere'nin sanat algısını çok daha doğal ve oturmuş bulmam. Orada yontulmak istedim. Aslında sadece kendim olmak istedim ve kendimi de müziğimi de en çok Londra'da buldum.
- Bir bavulla hayalinin peşine düşmek, buna cesaret etmek nasıl bir duygu?
- Bunu bir cesaret olarak görmüyorum. İnsan korkunç bir şeye karşı cesaret göstermez mi? Bana hiç korkunç gelmedi. Tam olarak benim yapacağım bir şey, yaşam tarzım, hayattan zevk alma biçimim bu. Göçebe yaşarken en çok savaştığım şey yorgunluk ve yaşlanmak oldu. Tabii biraz da düzen eksikliği ve uykusuzluk.
- Uçaktan indiniz. Londra'dasınız. Nasıl geçti ilk günler? Hiç yıldığınız, vazgeçmek istediğiniz zamanlar oldu mu?
- Londra çocukluğumdan beri kurulu bir hayatımın ve çevremin olduğu bir yer. Babamın "Para biriktirme, insan biriktir" bakış açısı bende de var. Paradan çok daha değerli bir hayatta kalma şekli dostluk.
Popülarite ve prestij arasındaki fark gibi. Ve oradaki dostlarım sayesinde her hafta başka birinde kalarak, müziği kovalayarak, metroda elinde gitar olan herkese salça olarak ve bundan zevk alarak orada hayat boyu şarkı söylemeyi hedefledim. Herhangi bir underground caz barda şarkı söyleyerek de yaşamımı sürdürürüm hiç fark etmez. Ama hazır gencim, ilk başta en büyük kapıları çaldım tabii ki. O dönemde bir beklentim olsaydı vazgeçmeyi düşünürdüm ama hiçbir beklentim yoktu, hâlâ da yok. Ben gittiğim yoldan çok zevk alıyorum.
Umarım hayat beni bu kadar sevdiğim bir şeyden asla vazgeçmeye zorlamaz.
TURİST VİZESİYLE BEŞ PARASIZ
- One Thing'in ortaya çıkış hikayesinden de bahsedebilir misiniz?
- One Thing, benim müzisyen aramak ve ilham almak için Milano'ya gitmemle oluştu. Orada Sony Italy'nin bana kurduğu ekipten önce melodi yapmanın inceliklerini öğrendim. Tabii bu eğitim sürecini sürdürürken parasız kalmamak için Capri'de, Roma'da otellerde şarkı söyledim ve ekipteki arkadaşlarım da bana eşlik ettiler. Sonra stüdyoya girdik, onlar bir melodi yaptı ve ben de sözlerini yazdım. Sonra şirketim Lyan için benden şarkı istedi ve direkt bunu gönderdim. One Thing, birazcık da İtalyan işi yani.
- Şarkı Londra'da radyolarda çalınmaya başlandı. Tepkiler nasıl?
- Evet! İşte bu benim için çok büyük bir şey. Turist vizesiyle ve sıfır maddi birikimle gittiğim bir ülkenin radyolarında şarkım çalıyor.
Dünden beri Türk arkadaşlarım arıyor. Yabancı arkadaşları beni gösterip "Baksana bu kız Türkmüş" diyorlarmış. Bizimkiler de "Hadi yaa yemin et" diye karşılık veriyorlarmış.
- Bu arada sizin tepkinizi Instagram story'lerinizde gördük. Gözyaşları içindeydiniz. İnsanları duygularını göstermekten çekinir oysa ki...
- Çekincem yok, duygularımın kalitesine güveniyorum ve paylaşmaya çok alışığım. Bir de kaybedecek çok şeyim yok. Duygularımı rahat gösterebilmek için bu hayatı seçtim zaten.
- One Thing dün dijital platformlarda yayınlandı. İnsanın hayalini gerçekleştirmesi nasıl bir his?
- Hayalini gerçekleştirmek, çok hafifletici bir his. Varoluşumun sorumluluğunu alabilmişim gibi hissettiriyor.
- Peki sıradaki hayal nedir?
- Sadece bekleyelim ve görelim. Bu daha hiçbir şey demek istiyorum.
- Müzikten ..... için vazgeçerim. Cümleyi tamamlar mısınız?
- Müzikten ailem için vazgeçerim. Ama vazgeçersem ailem çok üzülür.
KONUŞMAKTAN ÇOK ŞARKI SÖYLEDİM
- Müzikle ilgili ilk anınız nedir?
- Hiç hatırlamıyorum. En yakın arkadaşlarımla ilk nasıl yakınlaştığımı, aileme ilk nasıl bu kadar bağlandığımı hatırlamadığım gibi. Müzikle birlikte büyüdüm, anıların ve anın ötesinde.
- Sesinizin güzel olduğunu size ilk söyleyen kim oldu?
- Sesimi dinlemekten ve dinletmekten öte şarkı söylemek beni hayatta en çok anda tutan ve en çok kendim olabildiğim eylem. Bugüne kadar konuşmaktan çok şarkı söyledim, sokakta, okul koridorunda, balkonda, metroda, otobüste... Duyanlar da "oha" dedi ya da alkışladı.
- Çok sevdiğiniz bir şarkıyı dinlerken neler hissediyorsunuz?
- Bir şarkının bana hissettirdikleri ve bana yaptırabileceklerini bir örnekle anlatayım. Jason Mraz'ın Lucky şarkısı ilk çıktığında şarkıyı söylemeyi o kadar çok seviyordum ki, sırf bu yüzden biriyle en yakın arkadaş olup sonra beş yıllık bir ilişki yaşadım. Şarkıda Mraz, "Şanslıyım çünkü en yakın arkadaşıma aşığım" diyordu.
Sokak çocuğu gibi yaşamayı seviyorum
- Müzik dışında hayat nasıl geçiyor?
- Müzik dışındaki hayatım ve ilham kaynağım çoğu zaman sokakta. Sokak çocuğu gibi yaşamayı çok seviyorum.
- Aileniz sizi hangi değerlerle yetiştirdi? Bu değerler hayata bakışınızı etkiledi mi?
- Ailem beni ben yapan şey. Hayata bakışım tüm ailemin harmanlanmış ve biraz daha uçlara çekilmiş hali. Beni "Sen içinden geleni yap, zaten senin içinden kötü bir şey gelmez kızım. Özgür ol" diye kısaca özetleyebileceğim bir mottoyla yetiştirdiler. Hepsi kendilerine göre marjinal ama bir o kadar da sabit insanlar.
Beni bu kadar özgür bırakıp aynı anda bu kadar üstüme düşebilmeleri çok değişik. Hayallerimin hepsi onlarla birlikte.
Hayatta nelerle derdiniz var?
- Hayatta bir tek kendimle derdim var çünkü kendimden başka bir şeyi dert etmek boşuna bir çaba. Ancak kendim değişirsem dünyam değişir.
- Nelerden vazgeçemiyorsunuz?
- Dürüstlükten vazgeçemiyorum. Bağlılıktan ve duygulardan vazgeçemiyorum. Çocukluğumdan ve geçmişimden vazgeçemiyorum. Özgürlüğümden vazgeçemiyorum. Ama en önemlisi inancımdan vazgeçemiyorum.
- Her sabah sizi yataktan kaldıran motivasyonun kaynağı nedir?
- Hâlâ ölmemiş olmak!