"Doğulu erkeklerin alışkanlığıdır. Kendisinden küçük ya da büyük olsun fark etmez... Kardeşi gibi gördüğünü belli etmek için karşı cinsine 'abla' diye hitap eder" diyen Yılman, "Sezgin Baran Korkmaz da bana hep 'abla' dedi… Ben de aynı duyguyla yaklaştım" ifadelerini kullandı.
Baran Korkmaz'ın kendisini övdüğü bir tweet'inin gündeme getirilerek aralarında gazeteci/işadamı dostluğundan farklı bir bağlantı varmış gibi algı yaratmaya çalışıldığını söyleyen Yılman, "Bugün yaşadıkları dolayısı ile benim korkup, sinip; 'Vallahi billahi bir bağım, bağlantım filan yok' deyip tanışıklığımızı, arkadaşlığımızı inkar etmemi falan mı? Çok beklerler… Boşuna beklerler… Çünkü mesele bir gazetecinin ister işadamı olsun ister siyasi ister bürokrat ister yargı mensubu… Önemli olan tanıyıp tanımaması değildir… Ne tür bir ilişki kurduğudur" diye yazdı.
“Kurduğum ilişkileri elimden geldiğince belli bir seviyede tutmaya özen gösterdim. Sezgin Baran Korkmaz da benim için öyle bir ilişkidir” diyen Yılman, “Şunun altını önemle çizmek istiyorum; Ben Sezgin Baran Korkmaz’ı tanıdığımda vergisini tıkır tıkır ödeyen ve devletin en yüksek katlarında dahi saygın bir yeri olan ve fakire, fukaraya deli gibi yardım eden hayırsever bir işadamıydı” ifadelerini kullandı.
"ABD hazinesinin dolandırılma hikâyesinde yer aldığı iddiasıyla soruşturulan bir vatandaşımızdan da durduk yerde nefret edecek veya vebalı gibi muamele çekecek halim de yok! Önce Amerikan mahkemesine bakarım sonra Türk mahkemesinin nihai kararını beklerim... Ha mahkum olursa da ona göre değerlendirmemi yaparım. Ama masumiyet ilkesine bağlı olarak da suçu ispat edilene kadar kim olursa olsun o kişiye masum gözüyle bakmaya devam ederim" diyen Yılman yazısının devamında şunları kaydetti:
"Hiç kimse kusura bakmasın.
Başkaca suç iddiası olmadığı sürece -ki bildiğim kadarıyla şu ana kadar başka suç İsnadı da yok- bir Türk vatandaşını sırf Amerikan savcıları Amerikan hazinesinin paralarının hileli şekilde Türkiye’ye aktarılmasına aracılık etmekle suçluyor diye burada yargısız infaza katılacak kadar şuursuz değilim!
Ve çiğ yemediğim için düşüncelerimi açıklamaktan çekinecek ve adı geçen insanı tanıdığımı, medeni ve sosyal seviyede arkadaşlık yaptığımı inkar edecek, bundan ürkecek, kırk deliğe girecek kadar şahsiyet yoksunu bir kimse de değilim!"
Yazının tamamını okumak için tıklayın.