"Selvi’nin Pennsylvania’lara kadar gidip Gülen’in elini öptüğü fotoğraflar sanal ortamlarda dolaşımda" diyen Yılman, "Açıkçası, ben diğer gazetecilerin, siyasilerin değil ama Selvi’nin örgüt lideri Gülen’le yan yana samimi fotoğrafını gördüğümde şoka girmiştim" ifadesini kullandı.
Selvi'ye "Özeleştiri mekanizmasının saygınlığını artırırdı" diyen Yılman'ın "Dostlar alışverişte mi görsün Abdülkadir Selvi?" başlığıyla (21 Aralık 2017) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Dünkü köşesinde, “AK Parti’ye eleştiri” başlığıyla güzel bir konuya temas etmişti Abdülkadir Selvi. Gerçekten durum tam da dediği gibi. Ki bendeniz kâh bu köşede kâh daha evvel Sabah’ta defalarca aynı eleştiriyi dile getirmiştim. Evet, eğer AK Parti tarihe “MİT krizi” olarak geçen 7 Şubat 2012’deki meseleyi tam kavramış olsaydı, sonraki süreçlerin hiçbiri yaşanmayacaktı. Çünkü bugün FETÖ olarak andığımız terör örgütünün kendisini ilk ele veriş tarihi 7 Şubat’tı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı bir şekilde elimine edip ülkenin uluslararası istihbaratını da ele geçirme gayreti boşa çıkan FETÖ, bir anlık hırsla büyük bir hataya düşmüş ve neye hizmet ettiklerini, kim olduklarını farkında olmadan faş etmişlerdi.
Peki değerli okurlarım, meseleyi geç kavrayan, 7 Şubat’taki o alçak ve hain planın tam içeriğini kavrayamayan sadece AK Parti miydi? Yazdıkları ve konuştuklarıyla AK Parti’ye yön ve akıl veren, kamuoyunda AK Partili olarak bilinen gazeteci ve yazarlar ne yaptı? Onların refleksi nasıldı? Cevap: Birçoğununki AK Parti’ninkiyle aynıydı! Üzgünüm ama buna Abdülkadir Selvi’nin kendisi de dahildir.
O günleri bilen bilir. Kimin ne dediği, ne yazdığı arşivlerde. Açıkçası ben Selvi’nin 7 Şubat operasyonunun arkasında o zamanki adıyla Gülen Cemaati savcıları olduğunu ifade eden herhangi bir yazısını hatırlamıyorum. Var birtakım yazılar MİT kriziyle ilgili, ama hiçbirinde o krizin Gülen ve avenesi tarafından tertip edildiği yok. Keza sadece 7 Şubat’ta değil, sonraki dönemlerde de Selvi’nin ben gibi, açık kartlarla FETÖ’ye karşı duruş sergilediğine şahit olmadı kimse!
Ne zaman sergiledi bu duruşu? Hani Ahmet Kaya’nın bir şarkısı vardır: “Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan!” Selvi ve onun gibi sıkı AK Parti taraftarı olduğu bilinen birçok gazeteci ve yazarın da akılları,Kaya’nın şarkısındaki gibi sonradan başlarına geldi. Ve ne gariptir ki sonradan aklı başına gelenler, iş ayyuka çıkınca bizden çok FETÖ savar kesildi. Tıpkı Abdülkadir Selvi gibi. Peki nedendi bu geç uyanış ya da Selvi’nin ifadesiyle geç kavrayış?
Çünkü onlar da bir kısım AK Partili gibi kanka olmuşlardı FETÖ lideri ve diğer örgüt üyeleriyle. Selvi’nin Pennsylvania’lara kadar gidip Fethullah Gülen’in elini öptüğü fotoğraflar sanal ortamlarda dolaşımda. Açıkçası, ben diğer gazetecilerin, siyasilerin değil ama Selvi’nin örgüt lideri Gülen’le yan yana samimi fotoğrafını gördüğümde şoka girmiştim.
Diyeceğim şu ki: FETÖ’nün hain bir şebeke, alçak bir yapılanma olduğunu AK Parti’nin kavrayamama konusunda yaptığı eleştiride yerden göğe kadar haklı, ama eksik! Kendisini de o geç kavrayanlar grubuna dahil ederek yazmalıydı yazıyı. Bu en azından kibarca, “Ben de o yanılanlardan biriydim” deyip özeleştiri mekanizmasının saygınlığını artırırdı.
Haksız mıyım efendim?