İlişkilerini sonlandırmaya karar verdikten sonra tehditlerin başladdığını anlatan Özem K. Ayşe Arman'a şunları anlattı: "Daha önce, sadece bana e-mail olarak gönderdiği fotoğrafları Facebook, Flickr, Panorama’da adıma sahte sayfalar açıp yayımlamış. Çok kötü fotoğraflar. Sevişme fotoğrafları, oral seks fotoğrafları. Üstelik hangi arada, nasıl çektiğini de bilmiyorum. Dokuz yıl bir adamla birlikte oluyorsun, her şeyini paylaşıyorsun. İntikam almak için böyle bir rezillik yapıyor. Bir de adıma arkadaşlık teklifleri gönderiyormuş. Kabul edenlere bu iğrenç fotoğrafları yolluyormuş. Aynı fotoğraflarla Twitter’da 5-6 tane sahte hesap açmış. Nasıl bir felaketle karşı karşıya kaldığımı bilemezsiniz, telefonlar hiç susmadı. Bir de utanmadan, halama Facebook’tan mesaj yazmış: “Kızınız, eski eşimle evlendim diye öfkelenip, aramızı bozmak için böyle çirkin sayfalar açıyor, çirkin fotoğraflar yayımlıyor. N’olur durdurun onu!” Akıl alacak şey mi? Bir kadın kendini böyle iğrenç konumda gösteren fotoğrafları herkes görsün diye yayımlar mı? Diyelim ki, kendimi rezil etmeyi göze aldım, o zaman niye adamın yüzünün görünmediği fotoğraflar basayım? Bu fotoğraflarda cinsel organından başka bir yeri görünmüyor ki... -Bitmedi! Bu fotoğrafları çalıştığım bankanın Facebook hesabına da göndermiş, genel müdürlerim dahil bankanın binlerce çalışanı gördü."
İşte Ayşe Arman'ın röportajının tamamı:
"Allah kahretsin böyle adamları!
Boyları devrilsin!
Son zamanlarda dinlediğim en korkunç hikâyelerden biri...
Özlem K., âşık olduğu, dokuz yıl birlikte yaşadığı adamın, eski karısıyla yeniden evlendiğini duyunca ayrılmak istiyor.
İşte o noktadan sonra, ‘felaketler zinciri’ başlıyor.
Erkek egosu, bir kadının ondan ayrılmasını kabullenemiyor.
Önce yumuşak yumuşak “Barışalım” diyor.
Sonra gittikçe, tacizin dozajını arttırıyor.
Hakaretler, tehditler...
İşi sonunda, ilişkileri sırasında gizlice çektiği, çıplak ve oral seks yaparkenki fotoğrafları yayımlamaya kadar vardırıyor.
İşte zurnanın ‘zırt’ dediği yer burası...
Erkeklerin intikam aldıklarını zannettiği nokta, aslında ‘alçalışlarının en dip noktası...’
Bir kadın sana âşık oluyor, güveniyor, dokuz yılını veriyor, her şeyini seninle paylaşıyor. Sonra sen ona kazık atıyorsun, o da senden ayrılmak isteyince, “Nasıl yaparsın” deyip intikam almaya kalkıyorsun.
Mahremi herkesin gözüne sokuyorsun.
Onu işinden ediyorsun.
Güya onu rezil ediyorsun.
Asıl rezil olan sensin!
Erkeklik buysa, batsın o erkeklik!
Ayşe ARMAN
Sizi tanıyabilir miyiz?
-Ben Özlem K. İzmirliyim. 41 yaşındayım. Başıma, bir kadının başına gelebilecek en iğrenç şeylerden biri geldi. Kadınları, bu tür rezil adamlara karşı uyarmak istiyorum. Hukukun nasıl kayıtsız kaldığını anlatmak istiyorum. Aslında bütün dünyaya, yaşadığım korkunç şeyleri haykırmak istiyorum.
Hadi en başa dönelim, eski sevgilinizle nerede, nasıl tanıştınız?
-İş için İstanbul’a gelmişti, o zaman tanıştım.
Nesinden etkilendiniz?
-Kişiliği, tarzı, merakları, ilgi alanları. Mühendisti ama aynı zamanda profesyonel fotoğrafçı. Özgür bir ruhtu ama aynı anda beni sahiplenmek isteyen bir hali vardı. Kibardı. Erkeksiydi. Onun yanında vaktin nasıl geçtiğini bile anlamıyordum. Güldürüyordu, eğlendiriyordu, bir sürü şey öğreniyordum ondan. Aşktı yaşadığımız...
Dokuz yıllık sevgilimdi
Ne sıklıkta görüşüyordunuz?
-Sadece hafta sonları. Sonra hafta sonu ve tatiller yetmeyince, İzmir’e yerleşmeye ve emlak danışmanlığı yapmaya karar verdi. Dokuz yıl süper bir ilişkimiz oldu.
Gizli miydi ilişkiniz?
-Yok canım. Erkek kardeşim, halamlar, kuzenlerim, bütün ailem, bütün çevrem herkes tanıyordu. Evli gibiydik. Tek sorun, işlerinin iyi gitmemesiydi. Ama şans yardım etti, Urla’da büyük bir villa sattı. Yüklü bir komisyon aldı. Bana da “İstanbul’a gidiyorum” dedi, “Yurtdışında iş kuracağım. Sonra sen de gelirsin, orada hayal ettiğimiz gibi yaşarız...”
Siz ne dediniz?
- Ne diyeceğim? “Tamam” dedim. Hayatımın sonuna kadar onunla olmak istiyordum. Gitti. Borçlar, yükler bana kaldı. Evimi taşıdım, annemlere yerleştim. Ortak kullandığımız kredi kartı borcunun tamamını ben ödemek zorunda kaldım. Arada geliyordu İzmir’e, “Şirketi kurdum, işi ayarlıyorum, biraz daha sabret” deyip geri gidiyordu. Sonra bir gün aradığımda, telefonu cevap vermedi. Arkasından da eski karısından mesaj geldi: “Biz evlendik! Niye hâlâ arıyorsun Selman’ı? Düş yakasından!” Şok! Önce inanmadım. Nüfus müdürlüğünden araştırdım, gerçekten evlenmişler! Arkasından da Selman’ın telefonları başladı: “Saçmalama, o evliliği sadece yurtdışı için yaptım. Öğretmen ya, o sayede yeşil pasaport alabiliyorum. Formalite evliliği, yoksa ben seni seviyorum...”
Siz n’aptınız peki?
-Kalbim kırıldı! Güvenim sarsıldı. Soğudum. Zaten beni çok yalnız bırakmıştı, bütün borçlarla, zorluklarla ben mücadele etmiştim. Üstüne bir de annemi kaybettim pankreas kanserinden. O kadar kötü zamanlardı ki, yeniden onunla uğraşmak istemedim, ayrılacağımı söyledim. İşte o zaman kıyamet koptu.
Neden?
-Çünkü kabullenmek istemedi. Nasıl olur da bir kadın onu terk eder. Bütün arkadaşlarımı, akrabalarımı aradı. Herkese aynı şeyi anlatıyordu: “Ben Özlem’i seviyorum, onunla bir hayat kurmak istiyorum. N’olur ikna edin, barışalım.” Herkesin cevabı da aynıydı: “Selmancım, biz karışamayız, bu Özlem’in vereceği bir karar!” İstediği yanıtı alamayınca tacizler başladı. Evden, çalıştığım bankadan, cepten bir saat içinde 300 kere falan arıyordu. “...bank”ın Ege Bölge Müdürlüğü hukuk birimindeydim. Ofisin bütün telefonlarını çaldırıyordu. Güvenliği, santralı, Bölge Müdürü’nü, İstanbul Genel Müdürlük’teki bağlı olduğum müdürleri, yetkilileri, herkesi. Bana ulaşmayı başaramayınca, tacizin dozajı arttı. Küfürler, tehditler, “Öldürürüm”ler, “Ben bittim, seni de bitiririm”ler başladı...
Aşağılık bir şey!
Peki n’aptınız?
-Öyle bir hale geldi ki, dayanamayıp karısını aradım. Dedim ki, “Kocanız sürekli beni arayıp zorluyor. Ben onunla birlikte olmak istemiyorum. Lütfen müdahale edin, yoksa savcılığa şikâyet edeceğim!” O da öyle bir şey söyledi ki, acayip şaşırdım. Meğer ben onu arayıp tehdit ediyormuşum, taciz ediyormuşum. O sırada baktım cep telefonumdan Selman arıyor. Kadına, “Bakın” dedim, “Şimdi diğer telefondan arıyor, size dinleteceğim.” Hoparlörü açtım, bankada çalışanlar ve karısı hep birlikte dinledik: “Özlem n’olur bu ilişkiyi bitirme, her şeyi yoluna koyacağım, yine eskisi gibi olacağız!” dedi. Ben de ona, “Diğer telefonda karın söylediğin her şeyi dinledi” dedim. Cinnet getirdi. “Bu yaptığını sana ödeteceğim, seni mahvedeceğim!” dedi. Ben de ertesi gün gittim savcılığa şikâyette bulundum. O da beni şikâyet etti, “Aile birliğimizi bozmaya çalışıyor” diye...
Sonra peki?
- Sonra mail kutuma çıplak fotoğraflarımı göndermeye başladı. Üstelik, o fotoğrafları sanki ben ona gönderiyormuşum, “Sen çok aşağılık bir kadınsın! Bu fotoğrafları benim evime göndermeye utanmıyor musun? Bunları çocuklarım ve eşim gördü. Niye yuvamı yıkmaya çalışıyorsun?” türünden mail’ler yazıyordu. Yine savcılığa gittim. “Bakın, beni çıplak fotoğraflarımı yayımlamakla tehdit ediyor, lütfen önlem alın” dedim. Savcı bana ne dese beğenirsiniz: “Klasik bir Don Juan hikâyesi. Sen de adamı çok üzmüşsün!”
Hukuk yardımcı olmadı yani...
-Evet olmadı. Sonra ben birikmiş izinlerimi alıp, İngiltere’ye kaçtım. Orada da buldu beni. Arkadaşımın bir lokantası var, orayı arıyor, olan biteni bilmeyen İngiliz eşi çıkıyor, “Ben Özlem’in kardeşiyim. Birkaç gündür cebinden ulaşamadım, ablamı özledim, ev numarasını alabilir miyim?” diyor. Adam da veriyor. Telefon çaldı. “Alo” dedim. “Benden kurtulabileceğini mi sandın!” dedi. Orada, az kalsın kalp krizi geçirecektim...
Gerçekten İngiltere’de miymiş?
-Yok hayır. Ama bana zarar vermek için ne gerekiyorsa yapıyor. Yanında kaldığım arkadaşımı, “Çocuğunu öldürürüm!” diye tehdit ediyor. Konsolosluğa, mali şubeye ve İngiliz yetkililere mektup yazıyor, benim İzmir’de bankaları dolandırdığımı, İngiltere’ye gidip kaçak işçi olarak çalıştığımı söylüyor! Yapabileceği kötülüğün sınırı yok! Bu kadarla da yetinmedi. Daha da aşağılık bir şey yaptı. Bir erkek daha ne kadar alçalabilir bilmiyorum...
NEDEN BULUNAMIYOR?
Bilişim Suçları Amirliği, böyle bir suça yabancı değil. Twitter’da bir sorun yaşanınca, hemen IP’leri bulabiliyorlar. Ya da Facebook’ta internet aracılığıyla bir suç işlenirse. Burada neden bulunamıyor? Bir kadının yaşamı söz konusu olunca önemsenmiyor mu? Bulunabilmesi için, ille de devlete karşı bir suç mu işlenmesi gerekiyor?
SAPIK VE TACİZCİ
Karısı ve çocukları aleyhime tanıklık etti. Bir psikoloğa, “Sence kocasının yalan söylediğinden hiç şüphelenmiyor mudur?” diye sordum. “Hiçbir kadın, çocuklarının babasının, sapık ve tacizci olduğuna inanmak istemez. En azından çocuklarının onuru için bunu kabullenmek istemez. O yüzden de sana inanmaz” dedi.
Çıplak fotoğraflarımı internette yayınladı
Çıplak fotoğraflarınız internete düşünce ne hissettiniz?
-Ölmek istedim! Daha önce, sadece bana e-mail olarak gönderdiği fotoğrafları Facebook, Flickr, Panorama’da adıma sahte sayfalar açıp yayımlamış. Çok kötü fotoğraflar. Sevişme fotoğrafları, oral seks fotoğrafları. Üstelik hangi arada, nasıl çektiğini de bilmiyorum. Dokuz yıl bir adamla birlikte oluyorsun, her şeyini paylaşıyorsun. İntikam almak için böyle bir rezillik yapıyor.
Bankanın çalışanları da gördü
Aman Allah’ım...
-Evet. Bir de adıma arkadaşlık teklifleri gönderiyormuş. Kabul edenlere bu iğrenç fotoğrafları yolluyormuş. Aynı fotoğraflarla Twitter’da 5-6 tane sahte hesap açmış. Nasıl bir felaketle karşı karşıya kaldığımı bilemezsiniz, telefonlar hiç susmadı. Bir de utanmadan, halama Facebook’tan mesaj yazmış: “Kızınız, eski eşimle evlendim diye öfkelenip, aramızı bozmak için böyle çirkin sayfalar açıyor, çirkin fotoğraflar yayımlıyor. N’olur durdurun onu!” Akıl alacak şey mi? Bir kadın kendini böyle iğrenç konumda gösteren fotoğrafları herkes görsün diye yayımlar mı? Diyelim ki, kendimi rezil etmeyi göze aldım, o zaman niye adamın yüzünün görünmediği fotoğraflar basayım? Bu fotoğraflarda cinsel organından başka bir yeri görünmüyor ki...
Bu anlattıklarınız çok korkunç...
-Bitmedi! Bu fotoğrafları çalıştığım bankanın Facebook hesabına da göndermiş, genel müdürlerim dahil bankanın binlerce çalışanı gördü.
Rus fahişe sitelerine koydu
Nasıl açıkladınız onlara durumu?
-“Ayrıldığım adam bana kötülük yapıyor. İnsanlıktan çıktı. Delirmiş durumda!” dedim. Önceleri bir savunma mekanizması geliştirdim, sanki o fotoğraflar bana ait değilmiş gibi. Ama kurtulmak ne mümkün. Telefon üzerine telefon. “Arkadaşlık sitesinden aldım numaranızı, sizinle birlikte olmak istiyorum...” diyen birtakım adamlar. Çünkü Rus fahişe sitelerine de koymuş fotoğraflarımı...
Bu kadar cesur ve pervasız davranmasının nedeni yasalar!
Peki bütün bu yaşadıklarınıza hukuki bir çözüm bulunamadı mı?
-Hâkimlerin karşısına çıkıp, yaşadığım olayları ağlayarak anlatıyordum. Zor zor, 10 tane koruma kararı alabildim. Ama o kararlar, belli bir süreyle sınırlı. Eylem devam ediyorsa, ‘zorlama hapsi’ veriliyor. Benim vakamda devam etmesine rağmen, ‘zorlama hapis’ kararlarını çıkartmakta çok güçlük çektim. “Ya ben intihar edeceğim ya o beni öldürecek, bunu mu istiyorsunuz?” dediğim için alabildim. Birinde üç gün, birinde bir hafta yattı. Ama sonra çıktı. Aynı şeyler devam etti.
Hukuk, kadınları koruyamıyor mu diyorsunuz yani?
-Hâkimler, “Klasik bir aşk hikâyesi, öfkesi geçer!” diye baktılar. Bence tehlikeyi ciddiye almadılar. Baştan işi ciddiye alıp, bir yaptırım uygulasalardı, bu iğrenç fotoğraflar yayımlanmayacaktı. Ya da evindeki tüm elektronik aletlere el konulsaydı. Her şey olup bittikten sonra gitmişler, o da eski bilgisayarlarını vermiş. Şaka gibi! En fenası, taksi şoförü kardeşimin çalıştığı duraktaki bütün şoförlere o fotoğrafları tek tek göndermiş! Kardeşim de delirmek üzereydi.
İnsan, dokuz yıl birlikte yaşadığı adamı tanımıyor olabilir mi?
-Olabiliyormuş demek ki! 40 yıl düşünsem böyle şeyler yapabileceği aklıma gelmezdi. Hiç şimdiye kadar, “Sevişirken gel fotoğraf çekelim” demedi, böyle bir fantezimiz olmadı. Böyle bir konuşma bile geçmedi aramızda.
İnsanların neyi bilmesini istiyorsunuz?
- Bu adamın yaptıklarının bir cezası olmalı. Bu kadar pervasız ve cesur davranmasının nedeni yasalar. Her ne kadar, kadını koruyan yasalar varmış gibi dursa da sonuç ortada! Her yeni site açtığında, gittiğim karakoldaki memurların, “Sen de dokuz yıl bu adamla birlikte olmasaydın!” demesini hak etmiyorum. Manyak mıyım bana bunları yapabilecek bir adamla birlikte olayım? Kim bir ilişkiye girerken, “Bu adam benim çıplak fotoğraflarımı çeker, yayımlar, yarın bir gün beni taciz eder, dünyaya rezil eder!” diye düşünür? Bütün bunları öngörememiş olmam, yaşadığım iğrençliği hak ettiğim anlamına gelmiyor.
Her gün yeni site açıyor... IP numarası bulunamıyor
Savcının bakış açısı, polisin bakış açısı, hâkimin bakış açısı hepsi bana karşı... Kadına karşı! Tamam, bu adam beni taciz etti. Ama diğer taraftan, beni koruması gereken kolluk güçleri, hâkim, savcı, onlar da davranışlarıyla, bakışlarıyla, yaklaşımlarıyla, söyledikleriyle etti. Sanki bütün bunlar, benim bir hatam yüzümden başıma geldi gibi davrandılar. Oysa başıma ne geldiyse, bu adamın manyaklıkları ve yasanın buna engel olamaması yüzünden geldi! Bitti mi? Bitmedi. Hiç bıkmadan, her gün devam ediyor...
Fotoğrafları yayımlanan siteler kapatılamıyor mu?
-Kapatılıyor ama çözüm değil, anında yenisini açıyor. Sorun şu: IP numarası bulunamıyor. Yani o fotoğrafların o sitelere kimin tarafından yüklendiği saptanamıyor.
Çalıştığım bankada işime de son verildi
Peki banka ne yaptı?
-Önce anlayışlı davrandılar. Telefonlarımı değiştirdiler. Ama tacizler bir türlü bitmedi. Sonra müdürüm aradı, “Bu adamla uğraşamıyoruz, lütfen bu sorunu çöz. Çözemeyeceksen, yasal haklarını ödeyelim, istifa et!” dedi. “İstifa etmek istemiyorum” dedim, “Zaten feci durumdayım, tek dayanağım işim...”
Sonuç?
-“Biz seninle uğraşamayız” dediler, iş akdimi fes ettiler. Ben de ‘işe iade davası’ açtım. Ve kazandım. Onlar temyiz ettiler, dava Yargıtay’da, temyiz kararını bekliyoruz. Kazanırsam beş maaş ikramiye ödeyecekler. Bu kadar...
Son duruşmadaki rezillik
O iğrenç fotoğrafları benim ona gönderdiğimi iddia eden ve ailesini yıkmaya çalıştığımı söyleyen adam, son duruşmada ne yaptı biliyor musunuz? O fotoğrafları, koca koca kartlara bastırmış, mahkemeye getirdi. Kaldırdı, kaldırıp gösteriyordu. En sonunda dayanamayıp yakasına yapıştım, “Yeter artık, daha ne istiyorsun? Neden bu fotoğrafları getiriyorsun!” dedim. Hâkime Hanım da “Oğlum, zaten dünya kadar fotoğraf var dosyada. Niye getirdin?” dedi. Oralı bile olmadı. Fotoğrafları, herkese göstermeye devam etti. Hâkime Hanım dayanamayıp duruşma salonundan dışarı attırdı!"