Sunucu Simge Fıstıkoğlu Vatan'dan Melis Güvenç'in sorularını yanıtladı. İşte o röportaj:
Simge Fıstıkoğlu eskiye göre ekranda daha doğal olduğunu söylüyor. Herkesin kendini çok ciddiye aldığını söyleyen sunucu “İşinizi ciddiye alın” diyor.
En son görüştüğümüzden bu yana çok kilo vermişsiniz nedir bunun sırrı?
38 bedenden 34 bedene indim. 8 kilo verdim. NTV’ye geçmeden 3 kilo vermiştim ama NTV’ye geldikten sonra düzenli yemek ve düzenli sporla kasmadan bu kiloları verdim. Aç uyuyorum. Akşam 20.00’den sonra yemek yemeyin derlerdi ya gerçekten çok doğruymuş. Sağlam bir kahvaltı yapıyorum. Diğer öğünlerde sebze ağırlıklı besleniyorum. Haftada üç gün kendi ağırlığımla 50 dakika antrenman yapıyorum. Ve nihayet hayal ettiğim bedendeyim ve hala aç yaşıyorum.
NTV’yi ne zaman açsam sizi ekranda görüyorum. Bu yoğunlukta nasıl dinleniyorsunuz?
Türkiye çok yoğun bir dönemden geçiyor. Dolayısıyla biz de o yoğunluğu iliklerimize kadar hissediyoruz. Hayatım haftanın her günü okuyup, araştırıp, soru hazırlamak ve kitap özeti çıkarmakla geçiyor. Kalan zamanımda da iki gün bile olsa tatil fırsatı yaratmaya ve ailemle, arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum. Zaman yönetimi konusunda iyiyim. Uykuya pek düşkün değilim. Bu yüzden yayın olmadığı zamanlarda uykudan feragat edip kendime vakit yaratıyorum ve en dolu şekilde geçiriyorum.
Hiç mesleğe ara verip “Biraz dinlenmek istiyorum” dediğiniz noktaya geldiniz mi?
Bir kez işsiz kaldım 2,5 ay sürdü ve depresyona giriyordum. Bu yüzden bırakmayı düşünemiyorum. Ancak yaşın getirdiği noktada tempoyu düşürebilirim. Sadece ülkede kötü şeyler olduğunda ruhsal olarak “Bu kaldıramayacağım” diye üzülüyorum. Ama bu duygu da mesleğimi bıraktırabilecek kadar güçlü değil.
Kamera karşısında duygularınızı gizleme gibi bir çabanız var mı?
Üzüldüğüm her haberde ağlamam. Seyirci o kanalı benim gözyaşımı izlemek için açmıyor, neler olduğunu öğrenmek için açıyor. Pozitif duygularda daha rahatım. Mesela Günün İçinde programını sunarken komik bir olay olduysa kendimi tutmam ve gülerim. Robot gibi kendimi şartlamıyorum. Zaten seyirci spontanlığı daha çok seviyor.
Hatalarıyla barışık bir sunucu oldum
Oyunculuk dersleri aldınız. Bu sunumunuza nasıl yansıdı?
Ekrandaki Simge ile gerçekteki Simge arasında bir mesafe olduğunu fark ettim ve o mesafeyi kapatmak için oyuncu koçu Esin Doğan’dan ders aldım ve bana çok faydası oldu. Kendimi ve sınırlarımı keşfettim. Ekranda daha doğal ve hatalarıyla barışık bir sunucu oldum.
Oyunculuk yapacak mısınız? Çok fazla teklif geliyordu ama her defasında asla yapamam dedikçe teklifler azaldı. Bu sezon başında iki tiyatro oyunundan teklif aldım, bazen dizilerden de teklif geliyor. Ama haber sunan bir insanın işi gerçeği anlamak, oyuncunun ise işi rol yapmak. Burada bir çelişki ve çıkar çatışması var. Oyunculuk yaptıktan sonra seyirci sizi haber sunarken üzgün görürse, “Rol mü yapıyor” diye düşünebilir. Ben olsam düşünürüm. Zaten oyunculuk yapamam, bana uygun değil.
Evlilikte, hayırlısı neyse o olacak
Özel hayatınız ne durumda?
Gözümü kararttım dibine görmediğim bir suya balıklama atlarım dediğim bir dönemde değilim. Özel hayat konusunda çok serin kanlıyım hayırlısı neyse o olacak. Bu yüzden evlenmeliyim diye bir hırsım asla yok. ‘Evlilik bana göre değil’ gibi bir ön kabülüm de yok. Hayırlı neyse o olacak.
Kendinize sıklıkta hatırlattığınız şeyler var mı?
Herkesin kendini çok ciddiye aldığı bir dönemde yaşıyoruz. Kendime her gün sen bir fanisin ve dünyada hiçbir şey kalıcı değil diye bir telkinde bulunuyorum. Kedimi çok ciddiye almayayım diye. Bizim ciddiye almamız gereken şey kendimiz değil işimiz. Bunu yapmamaya çalışıyorum. Kendimi ciddiye almıyorum. Hayatla kavga etmek yerine pozitif ve uyumlu yaşamaya çalışıyorum.