SEVİLAY YÜKSELİR / SABAH
Dalağı bir de GATA'dan dinleyin...
Bugüne kadar hep, Ahmet Hakan'ın askerlikten yırtmak için çevirdiği filmlerin kamera arkasını "eski mahallesi" ndeki ağabeylerinin anlattıklarından dinlemiştiniz. Bugün ise onun dalağını kopartmaya kadar varan olaylarda yaşananlara o tarihlerde bizzat tanıklık eden, şimdilik kimliğini gizli tuttuğum ama gerekirse açıklayabileceğim o dönemin GATA'daki Başasistanı Emekli Tabib Albay X'den dinlemenizi istiyorum...
Okuyun lütfen ve siz karar verin...
Bakalım ben mi iftiracı mıyım, yoksa "Bana iftira atıyorlar" diyerek beni asparagasçı olmakla suçlayan Ahmet Hakan mı?
Ve rica ediyorum sorgulayın kendi cephenizde şu soruları: "Bu kız gerçekten sözüm ona muhalif yazar Ahmet Hakan'a sataşıp üne mi kavuşmaya çalışıyor, yoksa yıllardan beri sumen altı edilmiş bir dosyayı gün yüzüne çıkararak önemli bir haberciliğe imza mı atıyor?"
Tabip Albay X anlatıyor
"28 Şubat dönemiydi. İslami kesimin sesi soluğu olan Kanal 7'nin ekran yüzü Ahmet Hakan'ın askerlik dönemi çoktan gelmiş ve hatta geçmişti bile. Bu ülkede 35'ine dayamış bir lise mezununun daha fazla askerlikten kaçma şansı yoktur. O nedenle Ahmet Hakan'ın askerliğe alınması an meselesiydi. İşte tam o süreçte, ne hikmetse, 1997 Aralık başlarında Ahmet Hakan, Fatih'teki Sultan Hastanesi'nde geçirdiği bir ameliyat sonucu Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nden, "Askerliğe elverişli değildir" raporu almayı başarmıştı. Halk dilinde, mide çıkışında morfolojik deformasyon anlamına gelen "Finney Piloropilastisi" nedeniyle alınan bu çürük raporu, Genelkurmay yetkililerini harekete geçirdi ve derhal itiraz edildi. Çünkü böyle bir rapor, askeri sağlık yönetmeliğine göre aslında çürük raporu almaya yeterliydi ama bu raporun askere gitmemek için köşe bucak kaçan Ahmet Hakan'a verilmesi Genelkurmay nezdinde şüpheli bir vakaydı. Raporlar ve Ahmet Hakan, GATA'ya sevk edildi. Büyük titizlikle incelendiğinde, gerçekten midenin kalın bağırsak çıkışında bir deformasyon olduğu tespit edildi ama bu deformasyonun doğal etkenler ya da doğuştan gelen nedenler değil, ameliyattan kaynaklandığı kanaatine varıldı. Dönemin GATA Komutanı Tümgeneral Fahrettin Aslan'ın başını çektiği, Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Derviş Şen'in de aralarında olduğu, Gastroenteroloji, Radyoloji ve Genel Cerrahi branşlarının ortak olarak aldığı kararla, Ahmet Hakan'a, Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nin verdiği raporun aksine, "Askerlik yapmaya elverişlidir" raporu verildi...
Hakeme bile gerek kalmadı!
Askeri yönetmeliklerde böyle durumlarda izlenen yol şudur prosedür olarak: Eğer, 1'inci hastanenin raporu ile 2'nci hastanenin raporu örtüşmüyorsa, olay hakem görevi görecek olan bir üst hastaneye sevk edilir. İşte tam o sırada, yani Ahmet Hakan, hakem hastaneye gitmek için sevk beklerken, yaklaşık 10 gün sonra sanırsam 28 Aralık 1997'de Bandırma'da bir kaza geçirdi. Yanında da o dönem çalıştığı Kanal 7'in Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik vardı. Hatırlarsanız, Kanal 7, "Haber Koordinatörümüz ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı ve zarar gören dalağı ameliyatla alındı" haberini son dakika geçmişti. Ve sonra bize, Ahmet Hakan'a tıp dilinde, "Travmatik Splenektomi" denilen yani, "Kaza sonucu dalağın alınması" anlamına gelen teşhis nedeniyle çürük raporu verildiği bilgisi ulaştı. O dönem bu konuda birçok duyum almıştık. Mesela Bandırma'daki tüm organizasyonu ve hatta ameliyatı yapanın aslında Turhan Çömez olduğu gibi. Ama, aldığımız bu duyumları araştırmak, sorgulamak bizim görev alanımızda değildi. Bunu yapacak olan askeri savcılar ve istihbarat birimleriydi. Yaptılar mı, yapmadılar mı bu konuda bir bilgim yok!"
Yok mu bir askeri savcı bu ülkede?
Değerli okurlar, GATA'dan emekli Tabib Albay X'in, o döneme ışık tutan bilgilerini tek bir kelime yorum katmadan sizlerle paylaştım.
Şimdi siz, kimin ne olduğunu düşünedururken, benim bu ülkenin askeri savcılarına ve Türk Silahlı Kuvvetleri yetkililerine bir çağrım olacak izninizle!
Sayın savcılar, değerli komutanlar! İşte Ahmet Hakan'ın askerlikten yırtış öyküsünün GATA kaynaklı bilgileri...
Eminim ki, şimdiye kadar, benim yazdıklarımı da, Ahmet Hakan'ın kendi kendini ihbar ettiği mektubunu da, "Bu iki yazarın rekabet gereği kapışmasından öte bir muhabbet değil" deyip dikkate almadınız.
Ama az önce okuduklarınızı cesaret gösterip bana aktaran haber kaynağım Emekli Tabip Albay X, yabancı biri değil! Sizden biri... Eğer bu konuda bir soruşturma başlatmayı düşünür iseniz Emekli Albay X, seve seve size her şeyi anlatmaya hazır.
Sayın komutanlar! Kısa bir süre önce eski DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ı, "Askerlikten kurtulmak için hile yapmak" suçundan tutuklayan ve cezaevine gönderen sizdiniz. Bu bağlamda hem bir vatandaş, hem de bir gazeteci olarak, "Demirtaş, DTP'li diye mi onun sahteciliğine göz yummadınız?" diye sormanın benim için doğal bir hak olduğunu düşünüyorum...
Bakın efendim... Emekli Albay Tabib X'in anlattıkları ortada. Onun bu anlattıklarını ciddiye almamanız, hem onun itibarına, hem de TSK'nın güvenirliğine zarar verir. Yapmanızı umduğum şey sadece bu konuda her zamanki duyarlılığınızı gösterip soruşturma başlatmanız. Albay X'e ve o dönem GATA'da görev yapmış tüm hekimlere rahatlıkla ulaşabilir ve şu yukarıda yazılanların teyidini onlardan pekala alabilirsiniz.
Kaldı ki, buna bile gerek kalmadan, hâlâ GATA'nın bir çekmecesinde muhafaza edilmiş olması gereken Ahmet Hakan dosyasını incelemek sizler için çocuk oyuncağı ve hatta kafa boşaltmak gibidir.
Ben size güveniyorum...
Eni sonu, Ahmet Hakan'a, "Haydi Ahmet. Sen de bu vatanın evladısın. Şırnak'ta, Çukurca'da, Diyarbakır'ın dağlarında kelle koltukta vatan için nöbet tutan evlatlarımızdan hiçbir farkın yok! Marş marş göreve!" diyeceğinize de adım gibi eminim...
Ve eğer bu adalet mekanizmasını çalıştırdığınızı görürsem, sizi tüm kalbimle desteklemeye, karşı duruş sergileyen her düşünceye siper olmaya ve ölene kadar size güvenmeye devam edeceğime, söz veriyorum...
Nokta!