İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Sayın Başkan, sayın genel sekreter değerli devlet ve hükümet başkanları, kıymetli delegeler sizleri şahsım ve ülkem adına saygıyla selamlıyorum.
Bu yıl ki genel kurulumuzun tüm dünya halkları için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu toplantıyı birinci dünya savaşının bitmesinin 100’üncü yıl dönümünde gerçekleştiriyoruz. Savaşın ardından kurulan milletler cemiyeti, yerini BM’ye bırakmıştı.
“BM’NİN İNSANLARIN BARIŞ BEKLENTİLERİNİ KARŞILAMAKTAN UZAKLAŞTIĞI DA BİR GERÇEKTİR”
BM 73 yıllık geçmişinde elbette hiç de küçümsenemeyecek çalışmalar yürütmüş ve başarılar elde etmiştir. Ancak zaman için BM’nin insanların barış beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığı da bir gerçektir. Özellikle Güvenlik Konseyi sadece 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür.
“TÜM DÜNYA ARKASINI DÖNSE BİLE BİZ MAZLUM FİLİSTİNLİLERİN YANINDA YER ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Geçmişte Bosna’da Ruanda’da Somali’de, yakın tarihte Myanmar’da, Filistin’de yapılan katliamlar BM Güvenlik Konseyi’nin gözü önünde gerçekleşmiştir. Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkartmayanların, yardımları kısma konusundaki gayretleri sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır. Tüm dünya arkasını dönse bile biz mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya devam edeceğiz.
Maalesef dünyanın pek çok yerinde toplu katliamlara kadar hiçbirimizin görmek istemediği sahneler her gün yeniden karşımıza çıkıyor.
“BM’NİN YAPISINDA VE İŞLEYİŞİNDE KAPSAMLI BİR REFORMA GİDİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYORUZ”
Böyle önemli bir yapının adı sürekli başarısızlıklarla anılan bir kurum haline gelmesine bizim gönlümüz rıza göstermiyor. Her fırsatta güvenlik konseyi başta olmak üzere BM’nin yapısında ve işleyişinde kapsamlı bir reforma gidilmesi gerektiğini söylüyoruz. Onun için de dünya 5’ten büyüktür derken de insanlığın ortak vicdanının sesi olduğumuza inanıyoruz. Zira dünya, artık dünya ikinci dünya savaşının sonrasının şartlarında değil. Burada 194 ülkeden temsilciler var. niçin 194 ülkenin tamamı da BM Güvenlik Konseyi’nde temsil eder durumuna gelmesin? Sadece 5 üye, diğerleri maalesef geçici onların da orada hiçbir inisiyatifi yok. BM reformunun sadece ülkeyle sınırlı tutulması gerçek sorunların çözümüne katkı sağlamayacağı gibi kimseyi de mutlu etmeyecektir. Dünyanın geleceği için çok önemli gördüğüm bu kurumun, güvenlik kalkınma gibi konularda etkinliğinin artmasına ihtiyaç vardır.
“DÜNYANIN KURTULUŞUNU SAĞLAYACAK OLAN ADALETTİR”
Türkiye olarak dünyaya baktığımızda BM Vasıtasıyla yapılabilecek çok önemli işler olduğunu görüyoruz. Dünyanın kurtuluşunu sağlayacak olan adalettir. Medeniyetimizde adalet dairesi diye ifade ettiğimiz toplum, hukuk, devlet yönetimi, ekonomi ve adalet arasındaki ilişkisinin en doğru şekilde kurulup işletilmesini esas alan bir çember vardır. Hepsi de birbiriyle ilişkili olan bu dairenin zincirleri dünyamızda pek çok yerde paramparça olmuştur.
“68 MİLYON KİŞİ ZORLA YERLERİNDEN EDİLİYORSA BURADA BİR SORUN VAR DEMEKTİR”
Hepimizin huzuru ve geleceği için insanlığın adalet arayışıyla başlayan mücadelesini adaletin tesisiyle sonuçlanmasını başarmak mecburiyetindeyiz. Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin, toplam nüfusun yaklaşık yarısına 3,6 milyar insana denk ise burada bir sorun var demektir. Farklı coğrafyalarda 258 milyon kişi daha insani şartlarda yaşamak için yollara dökülüyorsa, 68 milyon kişi zorla yerlerinden ediliyorsa burada bir sorun var demektir. Afrika’da doğan bir çocuğun ölme ihtimali, bu şehirde doğan bir çocuğa göre 9 kat fazlaysa burada bir sorun var demektir.
“HAZRETİ MEVLANA’YA GÖRE, ZALİM ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMEYEN KİŞİLERDİR”
Hazreti Mevlana, adaleti bir şeyi yerli yerine koymak; yani hakkı sahibine vermek olarak tanımlıyor. Gelin bu dünyada her şeyi yerli yerine konulmasını sağlamak için BM’yi insanların adalet beklentilerinin sözcüsü haline getirelim. Aç ve açıkta kalana el uzatacak, gelecek nesillere umut aşılayacak bir küresel yönetim sistemi kuralım. Bu kürsüde söylenen sözler, yapılan tespitler ancak böyle bir anlam ifade edecektir. Yine Hazreti Mevlana’ya göre, zalim üzerine düşen görevleri yerine getirmeyen kişilerdir.
“ÜLKEMİZDE OKULA GİDEN SURİYELİ ÖĞRENCİ SAYISI 600 BİNİN ÜZERİNDEDİR”
Türkiye daha adil bir dünya için elinden gelen çabayı gösteriyor. Sınırlarımız içinde 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacıyı dünyada başka örneği olmayan hizmetler sunarak misafir ediyoruz. Bugüne kadar harcadığımız tutar 32 milyar doları bulmuştur. Emniyet altına aldığımız Cerablus El Bab Afrin bölgeleriyle İdlib çatışmasızlık bölgesindeki milyonlarca kişiye her türlü insani yardımı yapıyoruz. Ülkemizde okula giden Suriyeli öğrenci sayısı 600 binin üzerindedir.
Kamplarda kalan sığınmacıların ise ihtiyacın tamamını karşılıyoruz. Buna karşılık dışarıdan aldığımız destek, 600 milyon dolar. AB’den şu an fiilen verilen tutar itibariyle, bu bizim milli bütçemize girmiyor. O da 1,7 milyar avro düzeyindedir. AB’nin, 3 milyar avro + 3 milyar avro tutarındaki destek vaadi proje şartına bağlandığı için yeteri kadar etkin şekilde kullanılmamaktadır. Avrupa başta olmak üzere dünyanın mülteci akınına önüne geçen Türkiye’ye daha fazla ve esnek şartlarda destek verilmesini bekliyoruz.
Bu yıl itibariyle Türkiye insani yardımlarda ilk sırada yer almaktadır. Ekonomik büyüklük olarak dünyada 17’inci sırada yer alıyor olmamıza rağmen, kalkınma ve insani yardımlarda ilk sıralarda bulunmamız bu konuya verdiğimiz önemin ifadesidir.
“SURİYE’NİN YENİDEN HUZURLU BİR YER HALİNE GELMESİNİ SAĞLAMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Dünyadaki ülkelerin pek çoğunun bünyesindeki radikal grupları ihraç ettikleri yer haline dönüşen Suriye konusunda aktif bir tutum içindeyiz. Suriye’nin yeniden huzurlu bir yer haline gelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Cerablus’da DEAŞ ile, Afrin PKK PYD YPG’den temizleyerek 4 bin km karelik bir alanı milyonlarca Suriyeli için güvenli ve huzurlu bir yer haline getirdik.
“HEDEFİMİZ MÜNBİÇ’TEN BAŞLAYARAK IRAK SINIRINA KADAR OLAN SURİYE TOPRAKLARININ TAMAMINI TERÖRİSTLERDEN TEMİZLEMEKTİR”
Rusya ile imzaladığımız Soçi mutabakatıyla, İdlib çatışmasızlık bölgesine yönelik kanlı saldırılarının önüne geçtik. Hedefimiz Münbiç’ten başlayarak Irak sınırına kadar olan Suriye topraklarının tamamını teröristlerden temizlemektir. Buradan tüm tarafları, Suriye’de adil ve sürdürülebilir çözüm arayışlarına yapıcı bir anlayışla destek olmaya davet ediyorum.
Taktik çıkarları uğruna teröristlere on binlerce TIR ve binlerce kargo uçağı silahla doğrultanlar gelecekte bunun acısını mutlaka çekeceklerdir. Bir yandan terör örgütlerini desteklemek, kapılarını mültecilere kapatmak bunun yükünü de Türkiye gibi ülkelere yüklemek kimsenin geleceğini daha güvenli yapmaz. Onun için gelin Suriye Irak Afganistan Ukrayna, Balkanlar, Kuzey Afrika, Körfez gibi potansiyel sorun alanlarının çözümü için daha samimi gayretler ortaya koyalım. Unutmayınız dünyanın herhangi bir yerinde asgari bir huzur oluşturamazsak hiç kimsenin güvenle yaşayamayacağını bilmeliyiz.
Ülkemizde 15 Temmuz 2016 gecesi darbe girişimine kalkışıp 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ işte böyle bir terör örgütüdür. Peki bunun lideri nerededir? Bunun başı şu anda evet Amerika’da Pensilvanya’dadır. 400 dönümlük bir arazide şu anda yaşamakta ve buradan dünyanın 160 ülkesine terör ihraç etmektedir. Bu örgüt faaliyetlerini eğitim, yardımlaşma gibi parıltılı kavramların arkasına saklanarak STK olarak sürdürmektedir. Ülkemizde 40 yıl boyunca bu aldatmacayla büyüyen terör örgütü gerçek yüzünü göstermiştir. Önce emniyet ve yargı içindeki ardından da TSK’ya sızdırdığı elemanlarıyla darbe girişimi başlatmıştır.
Milletimizin desteğiyle son 5 yılda yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde FETÖ’yü tasfiye ettik. Şimdi bu terör örgütünün dünyada faaliyetler yürüttüğünü görüyoruz. Ne yazık ki dost bildiğimiz bir çok ülke ve bunlar hala bunları bize vermemekte ısrar ediyorlar. Tabi ki hala tehlikenin farkına varmamış olanlar bunun bedelini de ağır ödeyecekler.
Mesela FETÖ terör örgütünün Amerika’nın 27 eyaletinde sadece charter schoollar aracılığıyla devlet bütçesinden aldığı para 763 milyon dolardır. Kaynak buradan geliyor. Bu rakama örgütün her türlü kara para işine karışan ticari kuruluşlarının ve STK görünümlü diğer yapılarının gelirleri dahil değildir. Buradan tüm dünya ülkelerini, canım yandığı için açık söylüyorum. Dikkatli olmaya ve harekete geçmeye davet ediyorum.
Ticaret savaşları her dönemde insanlığa zarar vermiştir. Bugün de böyle bir eşiğin içindeyiz. Ekonomik yaptırımların silah gibi kullanılması karşısında hiçbirimiz sessiz kalamayız. Bunun zararı eninde sonunda her ülkeye dokunacaktır. Dünya ticaret düzeninin tek taraflı kararla bozulmaması için hep birlikte çalışmalıyız.
“TÜRKİYE TİCARETİN DE İNSAN DOLAŞIMININ DA SERBEST OLMASINDAN YANADIR”
Kaos çıkartmak kolay, düzeni sağlamak zordur. Bugün bazı ülkeler ısrarla kaos çıkartmaya çalışıyor. Merhametin vicdanın, hukukun, umudun kaybolduğu bir dünya düzeni kadar büyük tehlike yoktur. Şu anda hep birlikte böyle bir tehlike ile karşı karşıyayız. Türkiye ticaretin de insan dolaşımının da serbest olmasından yanadır. Her geriye gidiş bizi olumsuz etkiliyor. Bu tutumun tehditle, dayatmayla ortaya konması üzüntümüzü daha da artırıyor. Biz sorunlarımızı eşit şartlarda yürütülecek yapıcı diyalogla çözmekten yanayız.
İŞTE ERDOĞAN'IN O KONUŞMASI