İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Sözcü gazetesi davasının ikinci duruşmasına tutuklu sanık Bekir Gökmen Ulu ile tutuksuz sanıklar Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli ile avukatlar katıldı.
Firari sanık Burak Akbay'ın gelmediği duruşmayı, gazeteciler Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar da takip etti.
Tanık Anıl Eren Yıldız, Ankara'dan SEGBİS sistemiyle katıldığı duruşmada ifade verdi.
UĞUR: İDDİANAME ZAYIF, BU DAVA BİTMELİ
Duruşmada tanık olarak beyanda bulunan gazeteci Fuat Uğur kendisiyle Sözcü gazetesi arasında zaman zaman polemiklerin yaşandığını ama "Sözcü gazetesini Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) çıkarıyor" diye bir kanaatinin olmadığını belirtti.
Bekir Gökmen Ulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nerede tatil yaptığına ilişkin haberinden dolayı tutuklu kalmasına karşı olduğunu beyan eden Uğur, "İddianamede bir delil göremedim açıkçası. İddianamenin zayıf olduğunu düşünüyorum, bu davanın bitmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben Sözcü gazetesinin FETÖ ile iltisaklı olduğu konusunda hiçbir şey bilmiyorum. Bu dava daha fazla hukuk devleti kavramına zarar vermemesi için bitmeli" şeklinde beyanda bulundu.
DEDE: UTANÇ VERİCİ DURUM
Gazeteci Ersoy Dede de Sözcü gazetesinin FETÖ'cü olabileceği, onlardan para alacağı iddialarının "deli saçması" olduğunu kaydetti.
Tanık Dede 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yerinin haberleştirilmesinin suç olmasının yersiz olduğu düşüncesinde olduğunu ifade ederek, "Gökmen'in gazetecilik faaliyeti olan haberine karşılık benim tanık olarak kürsünün öbür tarafında olmam benim açımdan utanç verici bir durumdur" dedi.
KÜÇÜK: FETÖ İLE İŞBİRLİĞİ YAPTI DENEMEZ
Gazeteci Cem Küçük ise gazeteci olarak bütün medya kuruluşlarını didik didik taradığını söyledi.
İddianamede sanıkların FETÖ yardım etmesine ilişkin iddiaların yer aldığına değinen Küçük, "İddianamede adı geçen sanıkların FETÖ'ye yardım yataklık yapacak olması son derece komik. İddianameye bakarak söylüyorum, namusumla şerefimle söylüyorum, bu iddianameye bakarak 'Sözcü gazetesi FETÖ ile işbirliği yaptı' denemez" dedi.
GÜLERCE’NİN SÖZLERİNE TEPKİ
Yalova'dan SEGBİS sistemiyle katıldığı duruşmada beyanda bulunan tanık Hüseyin Gülerce de firari sanık Burak Akbay'ın FETÖ evlerinde kalıp kalmadığına ilişkin bir bilgisinin olmadığını, bu konuda sadece Fehmi Koru'nun yazısını okuduğunu söyledi.
Sözcü gazetesinin manşetlerinden bahseden Gülerce, Mahkeme Başkanı Erdoğan Şimşek tarafından iddianameye ilişkin tanıklık yapması konusunda uyarıldı.
Tutuklu sanık Bekir Gökmen Ulu da Gülerce'nin tanık beyanlarının ardından söz alarak, "Bu şahıs FETÖ'nün önde giden isimlerden biri olduğu için beyanını kabul etmiyorum" diye konuştu.
SAVCI "TUTUKLULUK" İSTEDİ
Duruşmada, tanıkların dinlenilmesinin ardından, cumhuriyet savcısının görüşü soruldu.
Savcı, Bekir Gökmen Ulu'nun bu halinin devamına karar verilmesini talep etti.
TAHLİYE KARARI
Mahkeme heyeti, Bekir Gökmen Ulu'nun tahliyesine karar verildi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan 73 sayfalık iddianamede, sanık Burak Akbay'ın ''silahlı terör örgütünü yönetme'' ve ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçlarından 16,5 yıldan 30 yıla kadar, Mediha Olgun, Bekir Gökmen Ulu ve Yonca Yücekaleli'nin ''silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme'' suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Sözcü gazetesinin yaptığı yayınlar ve 1 Ocak 2016'da yer verdiği bulmacaya ilişkin Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldığı, bunun dışında farklı yerlerden 12 vatandaşın yaptığı ayrı şikayetlerle Cumhurbaşkanı'na yapılmaya çalışılan suikast girişiminin yerinin belirtilmesiyle yardım ve yataklıkta bulunulduğu, Cumhurbaşkanı'nın hedef gösterildiği, Sözcü gazetesinin yayınlarıyla terör yandaşlığı yaptığı ve kamuoyunda algı oluşturmaya çalıştığı iddiasıyla ihbarda bulundukları kaydediliyor.
İhbarlarla birlikte Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen yetkisizlik kararı üzerine soruşturmaların birleştirildiği anlatılan iddianamede, şikayetçilerin ifadelerine yer veriliyor. İddianamede, ''Şekil olarak FETÖ/PDY'ye karşı olmak, onu ağır bir şekilde eleştirmek, onunla davacı/davalı olmak, hatta ona açıkça hakaret etmenin başlı başına FETÖ'yü desteklememek ya da esasta FETÖ'cü olmamak sonucunu doğurmayacağı, Sözcü gazetesinin örgütün yayın organlarından bir farkının olmadığı, aynı amaca yönelik kamuoyu oluşturmaya çalıştığı anlaşılmıştır" denildi.
"SÖZCÜ ERDOĞAN'I BULDU" HABERİ
İddianamede, FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi ile bağlantılı olarak saat 16.30 sıralarında henüz darbe girişimi kapsamında silahlı askeri birimlerin kışlalarından çıkmadan önce adı geçen gazetede Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu yerin haber yapıldığı, bunun darbecilerle birlikte ve darbe girişimini kolaylaştırmaya yönelik lojistik destek kapsamında gerçekleştirildiği, bu amaçla Sözcü gazetesinde "Sözcü, Erdoğan'ı buldu" haberinin yer aldığı ifade ediliyor.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından KHK ile açığa alınan polis memurlarınca, takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık 2013'te yapılan soruşturmaya ilişkin fiziki ve teknik takip kayıtlarının Sözcü gazetesine gönderildiği anlatılan iddianamede, gazetenin de kamuoyunda algı oluşturma kapsamında söz konusu bilgileri gerçekmiş gibi ve süreklilik arz edecek şekilde haberleştirme gayretinde olduğu vurgulanıyor. İddianamede, FETÖ'nün algı amacıyla sosyal medyada kullandığı ''Fuatavni'' ve ''JeansBiri'' adlı hesaplarda yapılan manipülatif paylaşımların örgüte müzahir basın yayın kuruluşları ve internet sitelerince haberleştirilerek geniş kitlelere ulaştırıldığının görüldüğüne dikkat çekiliyor.