Abone Ol

Sözcü TV muhabiri Suriye'yi anlattı: Azınlıkların endişesini yansıttım, troller saldırdı

Suriye'de HTŞ ve SMO'nun 27 kasımdaki ilerleyişiyle birlikte ülkede olayları takip eden Sözcü TV muhabiri Gülnur Saydam, ülkedeki günlerini anlattı. Kameraman İlyas Yiğit'le birlikte gazetecilik tarihine geçen yayınlar yapan Saydam, azınlık endişelerini gündeme getirdiği için troller tarafından saldırıya uğradığını söyledi. Yaşanan her şeye rağmen ölüm tehlikesini göze alıp halkın sesi olan Saydam, haberleri tüm gerçekliğiyle aktarmayı sürdürdüklerini ifade etti.

Sözcü TV muhabiri Suriye'yi anlattı: Azınlıkların endişesini yansıttım, troller saldırdı

Suriye'de terör örgütü Heyet Tahrir el Şam'ın (HTŞ) ve Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) başlattığı ilerleyiş 7 Aralık'ta Baas rejiminin devrilmesi, Esad'ın ülkeden kaçmasıyla sonuçlandı.

Yeni yönetimin gelmesiyle de ülkede yaşayan azınlıklar Esad gittiği için bir taraftan sevinirken diğer yandan endişe duyduklarını ifade etti.

Azınlık haklarını dünya gündemine getiren Sözcü TV muhabiri Gülnur Saydam, yılların deneyimi duayen gazeteci Uğur Dündar ile Arena'da, Suriye'de yaşadığı olayları anlattı.

Kaos ortamına ilk günden itibaren Sözcü TV kameramanı İlyas Yiğit ile birlikte adım atan Saydam, Suriye'deki çatışmaların ortasında gazetecilik tarihine geçen yayınlar yaparken, ölüm tehlikesini göze alıp halkın sesi oldu.

Saydam, ülkede yaşayan sekülerler başta olmak üzere Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler gibi azınlıkların hem Esad rejiminden kurtuluşlarını kutlamaları hem de HTŞ gibi "radikal unsurların" baskılarından dolayı yaşadıkları endişeyi aktarmıştı.

İlgili haberinin ardından sosyal medyada hedef gösterildiğini, kişisel bilgilerinin paylaşıldığını ve tehdit edildiğini söyleyen Saydam, trollerin kendilerini bu 'provokatör' olarak göstermesinin can güvenliklerini riske attığını söyledi.

Saydam şunları söyledi:

*Çoğu zaman yerel halkın bize verdiği ekmek, zeytin ya da bazen bir parça peynirle idare ettik. Sıcak bir yemek bulmak neredeyse imkansızdı.

*Kimi zaman yanımıza aldığımız konserve ya da atıştırmalıklarla günü geçirdik. Ancak en büyük problem sudu. Temiz su bulmak çok zordu. Çoğu zaman güvenemediğimiz kaynaklardan su içmek zorunda kaldık.

*Ruhsal olarak çok yıpratıcıydı. Sürekli diken üstünde olmak, ölüm korkusuyla haber yapmak, fiziksel yorgunlukla birleşince anksiyete kaçınılmaz oldu. Her gece silah sesleri arasında uyumaya çalışmak, her an bir şey olacak korkusuyla yaşamak kolay değil.

*Ancak bu zorluklara rağmen, oradaki insanların sesi olabilmek, onların yaşadığı dramları dünyaya aktarabilmek için mücadele ettik.

*Açıkçası döndükten sonra da bu yaşadıklarımı zihnimden tamamen silemedim. Bir süre uyumakta zorlandım. Geceleri hala o silah seslerini duyar gibi oluyordum.

*Ama zamanla biraz toparlandım. Tabii ki bu süreçte ailemin ve yakın çevremin desteği çok önemliydi. Meslektaşlarımın da desteğini hissettim. Ancak hala o bölgede yaşanan dramlar aklımdan çıkmıyor."