Sözcü gazetesi yazarı Ege Cansen "Yoksa Erdoğan haklı mı" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Yüksek faiz sebep, enflasyon sonuçtur” ve “Raflardaki fahiş fiyatları durduracağız” sözlerinden yola çıkan Cansen, "Erdoğan'ın İslamist bir yaklaşımla 'faize karşı' olduğu, bu yüzden “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” dediği söylenebilir. Ben buna katılmıyorum. Erdoğan, yükseltilen faizle enflasyonun düşeceğine, İslami değil iktisadi açıdan inanmıyor olabilir. Ben de aynı düşüncedeyim" dedi.
Ege Cansen'in yazısı şu şekilde:
"Başkan R. T. Erdoğan “Yüksek faiz sebep, enflasyon sonuçtur”; iktisatçılar da “Hayır, yüksek enflasyonun sebebi yüksek faiz değildir; tam aksine yüksek faiz enflasyonu düşürür” diyor. Başkan Erdoğan, iddia ettiği gibi bir uzman iktisatçı olmayabilir ama kendisi, “enflasyonu bir türlü düşmeyen” bir ülkeyi 19 yıldır yönetmektedir. O da enflasyonun gelişmiş ülkeler düzeyine inmesini istemektedir. Ama ekibiyle birlikte bunu bir türlü yapamamaktadır. Haksızlık edilmesin. Unutulmasın ki; bu ülkenin yüksek enflasyonu AKP dönemine ait bir sorun değildir. İki defa iktidara gelen ve AKP'nin zıddı bir dünya görüşüne sahip Ecevit zamanında enflasyon, tam anlamıyla şaha kalkmıştır. 1979 Ecevit hükümetinden 1980'e devreden enflasyon yüzde 100'ün üstündeydi. Hakeza enflasyonun yüzde 70'e yükseldiği 2001 krizi de Ecevit başbakanken çıkmıştı. Düz mantıkla Başkan Erdoğan'ın İslamist bir yaklaşımla “faize karşı” olduğu, bu yüzden “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” dediği söylenebilir. Ben buna katılmıyorum. Erdoğan, yükseltilen faizle enflasyonun düşeceğine, İslami değil iktisadi açıdan inanmıyor olabilir. Ben de aynı düşüncedeyim. Türkiye'de “Yükselt faizi, bak nasıl düşüyor enflasyon” formülü işlemez. Daha doğrusu, bu formül önce düşürür, sonra yükseltir. Çünkü yüksek faiz hem “dış açığı” hem “iç açığı” büyütür. Bu da finansal istikrarsızlıktır. Finansal istikrarsızlık, günün sonunda bırakın enflasyonu yükseltmeyi, azdırır.
TÜRKİYE'DE FAİZ YÜKSELTEREK ENFLASYON DÜŞÜRÜLEMEZ
Önce bazı tespitler yapalım. Türkiye, gelişmiş ülkeler gibi “tek paralı” değil “çift paralı” bir ülkedir. İspatı ortadadır.
1. Yurtiçi yerleşiklerin tasarruf mevduatının yarıdan fazlası dövize natıktır.
2. Türk devleti iç borçlanmayı kısmen dövizle yapar.
3. Kamu ihaleleri dövizle yapılır. 3. köprü geçiş ücretleri ve turistik otel fiyatları dövizle belirlenir.
Hal böyleyken faiz artırımı sadece TL için önerilmektedir. İkinci olarak, çok uzun süredir devam ettiği için enflasyonunun atalet momenti büyümüştür. Üçüncüsü, Türkiye artık enflasyonda “enflasyonun enflasyon yarattığı” faza geçmiştir. Bu ortamda “TL faizi yükselterek ve de uzun bir süre yüksek tutarak” enflasyon düşürülemez. Peki nasıl düşürülür? Bunun iki yolu vardır. Birincisi, TL'den vazgeçip, “para kurulu” (currency board) sistemiyle Euro'ya geçmektir. Bu yöntem, ekonomide müthiş bir durgunluk yaratır. Tavsiye etmem. İkincisi, yapışkan enflasyonun “kök sebebi” olan cari açığı (Draghi gibi söylemek gerekirse) “ne pahasına olursa olsun” (whatever it takes) kapamaktır.
RAFLARDAKİ FAHİŞ FİYATLARI DURDURACAĞIZ
Başkan Erdoğan, bir açılış töreninde “Raflardaki fahiş fiyatları (ben bunu denetim ve cezalarla diye yorumladım) durduracağız” diye kükreyerek, enflasyonla mücadelede en yanlış yola sapacağının sinyalini vermiş oldu. Görünen o ki; Erdoğan'ın hükümranlık dönemi bitmektedir. Kendisinin bizzat kurduğu “astığı astık, kestiği kestik” bir cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilme usulü, Erdoğan için aslında tam bir tuzaktır. Birinci turda seçilemezse, ikinci turda seçilme şansı sıfıra yakındır. Bunun sonucunda Millet İttifakı iktidara gelecektir. Ben şimdi müstakbel başkanın enflasyonu nasıl düşüreceğini öğrenmek istiyorum. Benim görüşüme göre Erdoğan'ın yaptıklarının tersini yapınca, enflasyon kendiliğinden düşmez.
Son söz: Cari açık oldukça, enflasyon ilelebet sürecektir."