Deniz Zeyrek, geçtiğimiz cuma günü izdihama neden olan sokağa çıkma yasağında insanları bilginin değil belirsizliğin yönlendirdiğini dile getirdi. Zeyrek, "Türkiye'de son 10 günde ölüm oranının “binde 21”de sabitlenmesi mucize gibi bir durum değil mi? (Bu detay sosyal medyaya düştükten sonra çıkacak rakam değişirse şaşırmayacağım). İnsan elbette devlete sonsuz güven duymak istiyor ama kafasını kurcalayan bu sorulardan da kaçamıyor!" görüşünü savundu.
Zeyrek, "Salgın konusunun devlet açısından iki ayağı var. Biri salgının engellenmesi, diğeri hastalığa yakalananların tedavisi. Tedavi konusunda sağlık sistemimizin ve sağlık çalışanlarımızın hakkını teslim etmek lazım. Canla başla çalışıyor, iyi iş çıkarıyorlar.
Ancak, salgının tespiti ve önlenmesi için alındığı söylenen önlemler ile açıklanan rakamlar konusunda aynısını söyleyebilir miyiz? Yetkililer, liderler açıklama yaptığında sanıyorsunuz ki maskeler herkese tıkır tıkır ulaştırılıyor, riskli durumdaki herkese test yapılıyor, durumu şüpheli herkes tek tek takip ediliyor." ifadesini kullandı.
Zeyrek yazısında şunları kaydetti:
Gerçekte ise parasıyla bile maske alamayan, yaşadığı evde pozitif vaka olduğu halde belirti göstermedikçe test yaptıramayan insanlar çıkıyor karşınıza. Bir sağlık çalışanı, korona için test yaptığı vatandaşla bir gün sonra markette karşılaştığında yaşadığı şoku aktardığında nedense hiç şaşırmamıştım.
Bir de hastanelerde korona şüphesiyle tedavi gördüğü halde testler gerekçe gösterilerek kayıtlara geçmeyen vakalar ve ölümler var.
Bakın AB ülkelerinde, Japonya, ABD ve Güney Kore gibi ülkelerde vaka sayısına göre ölüm oranı Hindistan, Pakistan, Irak, Mısır, Fas, Cezayir, Malezya gibi ülkelerdeki ve bizdekinin iki, hatta üç katı kadar. Bunun gerekçesi ne olabilir? Zengin ülkelerin sağlık sistemi mi bitik? Bizim genlerimiz daha mı dirençli? Yoksa vaka ve ölüm sayılarının bildirilmesi ve istatistikler konusunda bizlerde mi bir sorun var?