Öztürk, "2009 yılında 'domuz gribi' salgını başlamıştı. O salgında dünyada toplam 18 bin 700 kişi hayatını kaybetmişti. Ülkemizde ise domuz gribinden 774 kişinin öldüğü kayıtlara geçmiş durumda. Koronavirüs'ün diğer virüslerden farkı daha hızlı bulaşması. Sağlık çalışanlarını en çok korkutan da virüsün hızla yayılması durumunda sağlık sisteminin bu işin altından kalkmasının zorlaşacağıdır. Şu ana kadar alınan önlemler virüsün hızla yayılmasını önlemeye dönüktür." düşüncesini dile getirdi.
Öztürk, "Ülkemizde bir dönem hayli etkin olan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) vardı. Bir kriz anında MGK Genel Sekreterliği, Kriz Yönetim Yönergesi'ne göre tüm bakanlıkların müsteşar ve ilgili birimlerinin yetkilileri, Genelkurmay, MİT mensupları bir araya gelip ortak çalışma yürütüyor, hangi birime hangi görevler düşüyorsa eşgüdüm içinde çalışmalar yürütülüyordu. Ne mi oldu? Kriz Yönetim Yönergesi, buna bağlı olarak hazırlanan diğer düzenlemelerin hemen hepsi kaldırıldı. Niçin mi? Bunların tamamı 'darbe planı' diye yürürlükten kaldırıldı." ifadesini kullandı.
Sağlık Bakanlığı'nın özel ve vakıf hastanelerini 'pandemi hastanesi' ilan ettiğini hatırlatan Öztürk özel hastanelerin korona dışı hastalarla ilgilenmesinin daha doğru olacağını belirtti.
Öztürk yazısında şunları kaydetti:
Söz gelimi doğumlar ve her türlü ameliyatların yapılacağı hastanelerde Koronavirüs'lü hasta olmamalı. Bu nedenle Sağlık Bakanlığımız bu genelgesini gözden geçirmeli.