Soylu'nun hükûmet içinde yalnız bırakıldığını ve istifanın göstere göstere geldiğini savundu.
Yakın zamandaki iki olaya yoğunlaşılması gerektiğini yazan Zeyrek, "İlki, CHP'li belediyelerin korona mağdurları için başlattığı yardım kampanyasıydı.
Belediyelerin yardım hesaplarına el konulması hukuki açıdan sorunlu bir karardı. Hukuki boyut konusundaki uyarıları ve eleştirileri haklı bulsa da Soylu, hükümetin kararını uyguladı ve sonuna kadar savundu. Bir kez daha muhalefetin hedef tahtasına oturtuldu.
Hazine ve Maliye Bakanı'ndan, Adalet Bakanı'ndan, Sağlık Bakanı'ndan kendisine destek bekledi ama yine yalnız kaldı.
(Bir kaynağım, bu konudaki sitemlerini Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e doğrudan ilettiğine dair bir bilgi aktardı)." ifadesini kullandı.
Zeyrek, "İkincisi ise korona ile mücadelede ortaya çıkan fotoğraftı. Salgının yayılmaması için alınan tedbirlerin tamamına yakını İçişleri Bakanlığı tarafından uygulanıyordu.
Haliyle uygulamalar sırasında çıkan bütün aksaklıkların faturası İçişleri Bakanlığı'na çıkarılıyordu.
Tıpkı geçen cuma günü alınan sokağa çıkma yasağının duyurulmasından sonra yaşanan sorun gibi.
Sağlık Bakanlığı'nın İçişleri Bakanlığı ile yeterli veri paylaşmaması yetmiyormuş gibi, bütün olumlu durumları üstlenmesi, hatta 'halkla ilişkiler çalışmalarına malzeme yapması', olumsuzlukları ise İçişleri Bakanlığı'na fatura etmesi de Soylu açısından çok rahatsız edici bir hal almıştı. Bu durum dün iki bakan arasında yüksek gerilime neden oldu." düşüncesini dile getirdi.
Zeyrek yazısında şunları kaydetti:
Anlayacağınız, “Terörle mücadele gibi zor işlere büyük mesai harcayan, tehditler alan, ‘antidemokratik uygulamaların sorumlusu' olarak her türlü muhalefetin hedef tahtasına yerleşen” bir iktidar mensubunun içeride yalnız bırakılmayı ve bu seviyedeki gerilimi daha uzun süre tek başına kaldırması zor görünüyordu. Yani istifa göstere göstere geliyordu.
Yazının devamı için tıklayın