Zeyrek, "Cinsellikle ilgili mevzular hayatının bu kadar odağına yerleşmişse, her musibeti oraya bağlıyorsa işi gerçekten zor. Allah yardımcısı olsun!" düşüncesini dile getirdi.
Erbaş'ın cinsellikle ilgili mevzulara takmış gözüktüğünü belirten Zeyrek, "Dünyada, ülkemizde, İslam aleminde bunca sorun varken, O kendisini Ramazan ayının ilk Cuma hutbesini insanların cinsel tercihlerine ayırmak zorunda hissediyor.
Dünyada, ülkemizde, İslam aleminde milyonlarca insan virüse yakalanmamak için, işini, aşını kaybetme pahasına eve kapanmış. Bir taraftan çıkmak için gün sayıyor, diğer taraftan umutlanacak, hayata tutunacak dal arıyor, O üniversite kampüslerindeki 'yatak odasını anımsatan' manzaralardan dem vuruyor.
Dünyada, ülkemizde, İslam aleminde, iyi insanlar dili, dini, mezhebi, etnik kökeni, cinsel tercihi, yaşam biçimi ne olursa olsun bu zor günlerde sıkıntıdaki insanlara yardım edebilmek için kolları sıvamış, o ise insanların bir bölümünü tercihlerinden dolayı etiketleyip, başımıza gelen belalardan onları sorumlu tutuyor. Bununla da yetinmiyor, kendisi gibi düşünenlerin, etiketlediklerinden nefret etmesini, onlara kin duymasını bekliyor." ifadesini kullandı.
Zeyrek, "Dünyada, ülkemizde iki aydır, yüzlerce bilim adamı çıkmış virüsün ne olduğunu, nasıl yayıldığını, nasıl hasta ettiğini, nasıl tedavi edildiğini anlatıyor, O kalkmış virüsleri, virüslerin neden olduğu hastalıkları zinaya, cinsel tercihlere bağlıyor.
Cinsellikle ilgili mevzular hayatının bu kadar odağına yerleşmişse, her musibeti oraya bağlıyorsa işi gerçekten zor. Allah yardımcısı olsun! Erbaş'ın söylediklerinin altında, daha önce de her felaketten sonra bazı aklı evvellerden işittiğimiz şu düşünce var:
'Eşcinseller, zina yapanlar, üniversite kampüslerinde yatak odası manzaraları yaratanlar nedeniyle yaradan bütün insanlığı cezalandırıyor." görüşünü savundu.
Zeyrek yazısında şunları kaydetti:
Peki iyi bir din adamı böyle bir anlayışı sahiplenebilir mi? Ali Erbaş'tan “din adamı” kimliği ile farklı cinsel tercihleri “temel insan hakkı” olarak görüp, başkalarının özel yaşamına saygı göstermesini beklemiyor olabiliriz.
Ancak en azından iyi bir din adamı ise kendisinden “günah” olarak gördüğü her durumun/eylemin cezasının, o günahı işleyene kesileceğini bilmesini bekleyemez miyiz? İyi bir din adamının, bırakın böyle bir cümleyi kurmayı, duyduğunda şiddetle karşı çıkması gerekmez mi?
Zira “birinin günahları yüzünden bu dünyada insanlık cezalandırılıyor” düşüncesi gerçeği yansıtsaydı, (tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyerek zevki sefa içinde yaşayanları, katilleri, hırsızları, yolsuzları, insanlığa karşı suç işleyenleri bir kenara bırakın) sadece kul hakkı yiyenler yüzünden başımızın beladan kurtulmayacağını görürdük.
Ne olmuştu?
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Diyanet TV'de yayınlanan hutbesinde, "İslam zinayı en büyük günah kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti" ifadesini kullanmıştı.
LGBTİ+'ları hedef gösteren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yönelik açıklamaları nedeniyle Ankara ve Diyarbakır baroları hakkında soruşturma başlatıldı.