Kulislerde Soylu'nun İstanbul Belediye Başkanlığına "heveslendiğini", Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu duruma sıcak bakabileceğinin ifade edildiğini aktaran Takan, "Ben şimdiden söyleyeyim; damat Berat Albayrak-Süleyman Soylu krizinden sonra ileride bir kriz de Soylu ile Başbakan Binali Yıldırım arasında çıktığını duyarsanız hiç şaşırmayın" diye yazdı.
Ahmet Takan'ın, "Peşinen söyleyeyim!.." başlığıyla (11 Nisan 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
"Bomba", "şok", "müthiş" başlıkları altında yeni bir haber bekliyorsanız... Bende yok!.. Meclis'e gelip giden milletvekillerinin metal yorgunluğundan mı, Çukurambar kulislerine erken yaz rehaveti çökmesinden mi yoksa saraydaki danışmanların "bir müddet suya sabuna karışmadan pek ortalık yerlerde görünmeyelim" demelerinden mi bilemem... Siyaset kulislerinde o eski tat tuz yok!..
Kelimenin tam manasıyla, dün, Ankara'nın klasik Salı'sında dipten kazıdık. Meclis'teki siyasi partilerin grup toplantılarında artık gına getiren liderler atışması ve hakaretler hâkimdi. Muhalefet kulislerinde (CHP-MHP) ağır çöküntü havası esiyor, iktidar kulislerinde ise amigoların sloganları hakimdi. "Yahu MHP iktidar tarafına geçmedi mi? Neden muhalefet diyince onu da parantez içine aldın" diye sual edecek olursanız. O iş öyle tivi ekranlarında gördüğünüz gibi değil. Doktor Devlet Bahçeli bağırırken, her havaya şaplak attığında ayağa fırlayan ve çılgınlar gibi alkışlayan mebusların görüntüleri başka, dışarısı daha da bambaşka. Aynen iktidar kulislerinde olduğu gibi, MHP'de konuşulanların Devlet Bahçeli'nin kulağına gitmeyeceğinin sanıldığı alan ve koridorlarda "bu ittifaktan istediğimizi alamıyoruz" yakınmaları had safhada. Tam bir asabiyet havası hâkim. AKP'li mebus ve diğer ileri gelenler de öyle artık pek gizli etmiyorlar; AKP-MHP ittifakının seçimlerde bir getirisinin olmayacağının artık kesinlikle görüldüğünü, eriyen MHP'nin kendilerini de zaafa düşürdüğünü açık seçik dile getiriyorlar.
Meclis grup salonlarındaki bağırtı ve cayırtıların dışında kulislerde konuşulan konular, yine seçim ittifakları, olası Cumhurbaşkanı adayları, kabine revizyonu, özel bir başlık altında Abdullah Gül ve ABD'deki "Atilla" davasıydı. Mebuslar, Suriye'de olup bitenlere ünlüler ve klarnetçiler kadar ilgi duymuyorlar desem, inanın bana abartmış olmam.
Yukarıda sıraladığım kulis maddelerinden en yeni olanları hassas ayıklama yönetimi ile okurlarımıza duyurmaya çalışalım;
Önce, Doktor Devlet Bahçeli'nin dünkü grup toplantısı... Bahçeli, konuşmasının önemli bir bölümünü FETÖ'ye ayırdı. FETÖ'cülüğün alametlerini sayarken dedi ki; "Öncelikle ByLock veya benzeri bir programı indirerek kullanmış, böylesi bir haberleşmeye gereklilik duymuş olmak." Ne mi var bunda?.. Düz okursanız haklısınız. Ancak, Ankara kulislerinde konuşulanlara göre, ben bu cümleleri farklı okurum. Bir; Doktor Bahçeli'nin AKP'nin istihbarat subayı gibi görev yaptığını hiç unutmayın. İki; Bahçeli'nin her grup toplantısından sonra iktidarın eylem ve operasyonlarını da hafızalarınızda bir kez daha tazeleyin. Bir süre önce, R. Erdoğan'a karşı Cumhurbaşkanlığı adaylığında etkin rol oynayacağı söylenen eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın oğlu Fatih Samed Kılıç hakkında ByLock şüphelisi olması iddiasıyla çıkarılan tutuklama ve yakalama kararını notlarınızın arasından bulun çıkarın. Şimdi, Ankara kulislerinde konuşulan ve iddia edilenlere göre soruyorum;
Acaba yakın bir zamanda Cumhurbaşkanı olası adayları arasında adı çokça geçenlere yönelik bazı operasyonlar söz konusu olabilir mi?.. Bu isimlerin oğullarına veya yakın çevrelerine yönelik ByLock tutuklamaları yapılabilir mi?..
Cumhurbaşkanı adaylık yarışmalarının gayet demokratik ve çoklu adaylık ortamında geçmesini canıyürekten temenni ederim ama Bahçeli'nin grup konuşmasında diğer ağırlık verdiği konu olan "OHAL bitmesin" açıklamalarını da yabana atmayın derim!..
Kabine revizyonu konusuna gelince. Pek yeni bir şey yok. Zamanlaması ve de ekonomi yönetiminde kriz maddesi olan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in yerine kimin getirileceği konuşuluyor. Saray kaynaklarına göre, "Erdoğan, Şimşek'in yerine getireceği iyi bir isim arıyor." Adı, Ankara Belediye Başkanlığı adayları arasında geçen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun İstanbul Belediye Başkanlığı'na heveslendiği Erdoğan'ın buna sıcak bakabileceği ifade ediliyor. Ben şimdiden söyleyeyim; damat Berat Albayrak-Süleyman Soylu krizinden sonra ileride bir kriz de Soylu ile Başbakan Binali Yıldırım arasında çıktığını duyarsanız hiç şaşırmayın.
İktidar cephesinde olduğu kadar tüm Türkiye'de merakla beklenen diğer bir konu da Zarrab'dan dönme "Atilla" davasında bugün ABD'den çıkması beklenen karardı. Biliyorsunuz, HALKBANK eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın ceza davasına ilişkin karar duruşması 11 Nisan'dan 7 Mayıs'a ertelendi. Davaya bakan Yargıç Richard Berman, savunma ve savcılık makamları arasındaki uyuşmazlık gerekçesiyle duruşmanın 7 Mayıs tarihine alındığını söyledi. Bu gelişme AKP'de kısmi bir rahatlamaya sebep vermiş gibi görünse de "pazarlıklar devam mı ediyor" soruları sorulsa da konuşulan şu;
"Amerikalılar evrak toplamaya devam ediyorlar" mış...