Terkoğlu, Adnan Oktar grubuyla ilişkisi olduğu bilinen Abdülkerim Murat Atik’in TCDD Genel Müdür olarak getirilmesine dikkati çektiği yazısında, “TCDD eskiden beri Oktarcıların finans kaynağıymış” diye yazdı. 2004 yılında TCDD’nin İzmir Limanı’na yükleme ve boşaltma işini ihalesiz bir şekilde verdiği şirketlerden Reha Denizcilik’in sahibi Hasan Basri Güner’in Murat Atik ile ilişkisine de dikkati çeken Terkoğlu, Güner’in Adnan Oktar grubu içindeki görevinin “kayıt ve kaset” olduğunu belirtti.
“Hasan Basri Güner’in dinleme kayıtlarında pek çok ünlü isme karşı yapılan montajlı kumpasların izleri çıktı. Grubun hedefindeki gazeteciler ve politikacılar kimi gizli çekim, kimi montajlı görüntülerle kamuoyu önünde küçük düşürülüyordu. İşte bu işlerin sorumlusu Hasan Basri Güner’di” diye yazan Terkoğlu, 1999 yılında yapılan bir operasyonda ele geçirilen arşivlerden birinin de İçişleri Bakanı Soylu’ya ait olduğunu ifade etti. Terkoğlu devamında şunları kaydetti:
“1999 yılında Adnan Oktar Grubu’nun telefonlarını dinlediği Süleyman Soylu, bugün içişleri bakanı oldu. Ne ilginçtir ki Adnan Oktar Grubu’nun en samimi olduğu, zaman zaman ziyaret ettiği, polisin operasyon yaptığı sabah bile irtibat kurduğu, Oktar’ın cezaevinden mektup yazdığı bakan da Süleyman Soylu’nun ta kendisi.
Bu tuhaf tablo içinde siyasi iktidar, dinleme, izleme, kaset işleri yapan Hasan Basri Güner’e de TCDD’nin en kârlı ihalelerini sıra dışı şekilde verdi. Yetmedi, TCDD ihalelerinin ardından TCDD’yi de gruba sundu. Bu şekilde Oktarcılara bizzat AKP’li siyasetçiler eliyle finansal kaynak yaratıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, belediye otobüsleri reklamları bile AKP’li başkanlar tarafından gruba maddi destek için aktarıldı. İkinci “ne istediniz de vermedik” tablosunda, Oktarcıları finanse eden ve devletin merkezine taşıyan AKP iktidarı, yıllar sonra yine başkalarını suçladı. Kedicikler hapse doluşurken, kodamanlar işlerini yürütmeye devam etti.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.