Timur, "MHP iktidara, 'Biz sizden bir şey istemiyoruz' diyor; bakanlık teklif ediyorlar, olumlu yaklaşmıyor. Belki de her an saf değiştirme olanağını elinde bulundurmak istiyorlar. ‘Büyük Türkiye’ ve ‘ulusal beka’ gibi söylemlerin arkasında, daha çok ‘partizan beka’ kaygılarının yattığı fikrindeyim" dedi.
BirGün'den Berkant Gültekin'e konuşan Timur MHP'nin tutumuna dair değerlendirmede bulundu. Timur'un Gültekin'in sorularına verdiği yanıtların bir bölümü şöyle:
• Seçimde beka söyleminin esas katkıyı MHP’ye yaptığı yönünde kimi görüşler var. Buna ne dersiniz? Bir de “Bekaya seçmen inanmadı” görüşüne karşılık, “Hiç işe yaramadığı söylenemez, AKP’den daha büyük kopmaları engelledi” gibi yaklaşımlar da dillendiriliyor…
Ben ikinci yorumdan yanayım. Beka söylemi insanları korkuttu. Hatta buna kısmen ulusalcı olarak tanımlanan kesim de dahil… Daha önce laiklik, otoriter gidiş gibi gerekçelerle AKP’ye hiç oy vermemiş, fakat en büyük tehlike olarak ‘ülkenin bölünmesini’ görenler bunlar, daha çok… Bu beka söylemi bir korkuluk gibi önümüzdeki dönemde daha çok işleneceğe benziyor. Çünkü bu son yıllarda dış politika, iç politikayı her gün biraz daha belirlemeye başladı.
MHP kısmına gelince, oylar ortada. AKP ile MHP’yi karşılaştıralım, AKP’nin oyu yüzde 44, öbürünün yüzde 7. Bu oranlarda iki tarafın da öbüründen almış olduğu oylar var. Ama biri pek azalmamış, öbürü çok azalmış. Şimdi nasıl beka söylemi MHP’ye yaramış olabilir ki? Daha fazla belediyenin kazanılması tek başına bir ölçüt olamaz; ancak yerel özelliklerle ve seçim sosyolojisi ile açıklanabilecek bazı özel durumların sonucu olabilir. Dolayısıyla beka söyleminin MHP’nin lehine işlediği tezine katılmıyorum. Başka bakımlardan bu koalisyon MHP’nin lehine işliyor; orası doğru. MHP’nin Türkçü ve şoven milliyetçiliği, giderek Erdoğan’ın söyleminin de önemli bir parçası haline geldi.
Bir de şu var. MHP iktidara “Biz sizden bir şey istemiyoruz” diyor; bakanlık teklif ediyorlar, olumlu yaklaşmıyor; mesafeli duruyor. Bu ne demek? Belki de her an saf değiştirme ve muhalefete geçme olanağını elinde bulundurmak istiyorlar.
• Tam bu noktada, sizin de bazı yazılarınızda üstünde durduğunuz, ‘rabia-bozkurt’ ittifakının geleceği nasıl görünüyor? Çokça anlatılan, Nihal Atsız-Necip Fazıl Kısakürek ilişkisine benzeyebilir mi?
Şimdi kendileri “Sıkı sıkıya beraberiz, birlik devam edecek” diye mesajlar veriyorlar. Ama ekonomik durum kötüleştikçe, AKP hırçınlaştıkça, ya MHP’ye daha çok muhtaç olacak ya da… MHP’nin bürokraside, ordu, emniyet gibi kritik noktalarda giderek güçlenme türünden bir politikası da olabilir. MHP’nin hiçbir şey almadığı ve seçimlerde oyları da patlama yapmadığı halde bu kadar hararetle AKP’ye destek olması ilginç. Bu kadar hesapsız olacaklarını hiç düşünmüyorum. Ben ‘Büyük Türkiye’ ve ‘ulusal beka’ gibi söylemlerin arkasında, daha çok ‘partizan beka’ kaygılarının yattığı fikrindeyim.
• MHP sayısal olarak elindeki belediyelerin sayısını artırdı ama aslında niteliksel olarak kaybı var. Bayburt, Erzincan ve Çankırı gibi yerleri kazansa da, Adana ve Mersin gibi iki önemli merkezi kaybetti. MHP’deki bu değişim, partinin AKP tabanına daha yoğun şekilde seslenmeye başladığı anlamına geliyor olabilir mi? Ya da AKP seçmeni için daha cazip bir alternatif haline geldiği öne sürülebilir mi?
Olabilir. Yeni belediyeler kazandı, ancak genel toplamda İyi Parti’den daha az oy almış olması bence partinin geleceği açısından daha da önemli. Siz ne dersiniz?