Abone Ol

Tarık Toros kimdir?

Bugün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros kimdir?

Tarık Toros kimdir?

Tarık Toros kimdir?

Bugün Gazetesi yazarı Tarık Toros, Tarsus'da dünyaya geldi. 1988 yılında Ankaraya gelen Toros, Gazi Üniversitesinde lisans öğrenimini tamamladıktan sonra gazetecilik stajına başlayarak mesleğine başlamıştır. 2006 yılında Habertürk Genel müdürlüğü ve Akşam Gazetesi Editörlüğü görevlerinde bulunan Toros, gazete yazılarına Bugün Gazetesinde devam etmektedir.

Neden Meslek Lisesinde okudu?

Babamın yönlendirmesiyle, 'istikbalin mesleği elektrik elektronik' derdi, meslek lisesi sınavlarına girdim. Kazandım. Elektrik elektronik okurken teknik liseye geçtim.

Hedefim elektronik mühendisliğiydi ama ben biraz tembeldim. İneklemem yoktu. Mühendislik tutturamadım. Elektronik öğretmenliğini kazandım. Meslek liselerine öğretmen yetiştiren bir fakültedir bu. Gazi Üniversitesinde.

Ama ben fakülteyi bitirdiğim gün gazetecilik stajına başladım.

Hiç okuduğum işi yapmadım.

Elimde bir Zenith 122'im vardı. Okul yıllarında kendim siyasi haberleri izlerdim, kendi adıma. Politik haberciliğe müthiş bir ilgim var.

Devlette öğretmenlik yapmak istemiyorum.

Uğur Mumcu öldürüldü; öğrenciyim o tarihte, Karlı sokağa giden ilk kişi benim.

1988'de 'öğretmenlik' okumak için Ankara'ya gittim Tarsus'tan. Turgut Özal'ın tüm resmi davet ve açılışlarını GAZETECİ GİBİ fotoğraf makinamla izledim.

- Kimse sormuyor mu sana kimsin nesin?

Boynumda fotoğraf makinamla herkes beni bir gazetede çalışıyor sanıyor. 80'li yılların sonunda bunları yaparsan gazeteci gibi oluyorsun. Kimsin nesin sana kimse sormuyor.

Okulu bitirdim. Gazetecilik yapmak için fırsat kolluyorum. SEM* haber ajansı var. Dünya radyoda arkadaşlarım var. Onlara şirinlik yapıyorum ki beni çalıştıkları yerlere aldırsınlar.

SEM HABER ajansında çalışmaya başladım...

Sonra Samanyolu'na geçtim. Orada pek keyifli değildim.

TGRT'ye transfer oldum. 1 yıl başbakanlık muhabirliği yaptım.

Sonra da KOVULDUM!

******

NASIL VE NEDEN KOVULDU?

Fakülteyi 7 yılda bitirdim. Sevemedim...

Aile Tarsus'ta...

Hayatımda en önemli şey Ankara'da üniversiteyi okumamdır. Tam da meraklısı olduğum siyasetin göbeğine düştüm.

5 yıl babamdan para aldım sonra almadım: Salep tozu ticareti, kitap satışı ve saire ile 2 yıl kendimi geçindirdim.

TGRT'den atılmam büyük olaydır; tüm Ankara bilir bu olayı.

1999 yılı Temmuz ayıydı. Ben TGRT'de başbakanlık muhabiriydim. Bir sancak devir teslim törenine gönderildim. Başbakan Ecevit. Ben de başbakanlık muhabiriyim ama o gün Pazar, nöbetçi muhabir olarak savunma muhabirinin gitmesi gereken yere gitmek durumunda kaldım.

Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı'nda tören. Tören sembolik ama Ankara'nın tüm üst düzeyi orada bulunur: Cumhurbaşkanı, başbakan, kuvvet komutanları ve saire. Sembolik bir tören. sadece 15 dakika sürüyor. Ben de o töreni izliyorum.

Bir grup asker rap rap rap sancağı getiriyor. Sonra sancak andı okunuyor. Sonra Cumhurbaşkanı sancağı öpüp teslim alıyor. Ben de bu olayı bir Pazar günü rehavetiyle takip ediyorum. Akşam da bu haber girse girse 30 saniyelik bir haber olarak tv'lerde yer alır. O kadar, sadece 30 saniye.

Ben de oturuyorum gazetecilerle birlikte. Yanımda da Nermin Yurteri var. Hava sıcak. Beklerken açtım Akşam gazetesini okuyorum. Öğlene doğru. Bir anons sesi duydum: 'Sancak tören alanına getiriliyor!' Askeri bir ses. Basın tribünü ayağa kalktı sancağa bakıyor. Ben umursamadım; yerimde gazete okumaya devam ediyorum.

Sonra İstiklal Marşı diye bir ses geldi. Onu duydum, kapattım gazeteyi ayağa kalktım. İstiklal Marşı okundu. Sancak tören alanına geliyor anonsundan sonra basın tribünü ben hariç ayağa kalktı ama, hazırolda bir duruş değil bu. Lakayt... Ama herkes ayakta.

İstiklal Marşı okundu, tekrar oturduk. 1 dakika geçti geçmedi, bir yarbay koşarak geldi, parmağıyla beni gösterdi'sen benimle dışarı gel' dedi. 'Peki' dedim ama beynimden aşağıya kaynar sular döküldü.

Ben ki TGRT gibi askeri konularda son derece hassas bir kurumda çalışıyorum. 'Aman aman' diyen bir kanal o zaman TGRT.

Çağırdı, dışarı çıktık. Yarbay askerlere seslendi:

- Alın bunu üst aramasını yapın, bilgilerini alın ve dışarıya çıkartın, dedi.

'Efendim ne oldu; hayrola..' Ben böyle deyince aynı talimatı verdi ama bu kez nizamiye dışına çıkartın dedi. Daha da uzağa atın yani...

Kendi kendime eyvah diyorum: Bir bok yedim ama ne?

'Komutanım', askerliğimi de yapmamışım jargona hakim değilim: 'Ne yaptık, ne oldu?'

Şöyle sert bir sesle yanıt verdi:

'Hiç bir Türk vatandaşı sancak geçişinde OTURUP GAZETE OKUMAZ' dedi. Alın bunu götürün diye emrini tekrar etti.

Beni bir cipe oturttular, iki yanıma silahlı asker verdiler; nizamiyeye kadar götürdüler. Başım fena halde belada diyorum kendi kendime. Sonra nizamiyenin de ötesine bıraktılar beni.

Ertesi gün sabahleyin ANAP haberine gittim. Beni çağırdılar merkezden, 'GEL'.

Gittim: Benden bir savunma alıp görülen lüzum üzerine kapının önüne bıraktılar.

Ben hayatımda 9 kez işten atıldım, ayrıldım, istifa ettim. Burası 10'uncu çalıştığım yer (Kanaltürk). Genellikle de istifa eden oldum. İstifa etmem de şu demekti: Gidip istifa ediyor, bir süre evde oturup dinleniyor, sonra yeni bir iş buluyordum. Bunlardan hiç yüksünmem. Ama o tarihte 28 Şubat süreci devam ediyor. Ve ben asker telkiniyle işten atılıyorum.

KAPILAR YÜZÜNE KAPANDI

Gittiğim her kapı yüzüme kapandı.

1,5 yıl işsiz kaldım.

Ben iyi de bir muhabirdim: Cebinde basın kartı olan, ekran hakimiyeti iyi, takır takır haberini okuyan... Eli yüzü düzgün, ortalamanın üstünde bir muhabir.

Bizimkiler sağ olsunlar bir ev almışlardı, bodrum katında. 27 yaşındayım. 1.5 yılım o bodrum katında 4 duvar arasında geçti.

Bu arada ailem gel Tarsus'a diye ısrar ediyor. Öğretmen ol; sabit maaşın olsun, seni de bir öğretmenle evlendirelim. Ben direniyorum...

Ankara'da herkese mektuplar yazdım, durumumu anlattım, yardım istedim. Demirel dahil olmak üzere. Özür diliyorum. Bu işte kasıt yok diyorum. Bana bir kişi döndü biliyor musun: Mehmet Altan...

Bir satır mail atmış: Yaşadıklarını çok iyi anlıyorum; bunu da hafızama kaydettim. Umudunu yitirme...

Bu kadarlık bir mail. Benim için çok değerlidir o mail. Yakınmalarıma geri dönen tek kişi o.

Baktım iş bulamıyorum; yasa çıkmıştı 1999'da bedelli askerlik yaptım.

SÜLEYMAN DEMİREL'İN HALK GÜNÜ

Döndüm. Hala işsizim. Süleyman Demirel Güniz sokakta Salı günleri halk kabulleri yapardı.Cumhurbaşkanlığı bitmişti. Benim için Ankara'yı bitiren olay o'dur. Son çare o halk günlerinden birine gittim. Girdim ben de kuyruğa. Sıram geldi Demirel'in elini öptüm. Üzerinden 13 - 14 ay geçen olayı anlattım. Siz de törendeydiniz dedim. 'Aaaa' dedi o meşhur olay mı? Benim kötü şöhretim öyle yayılmış ki, bütün Ankara biliyor; insan içine çıkacak halim yok.

Dedim ki, 'o hadise beni mahvetti. O günden beri iş bulamıyorum. Mesleğimi yapamaz hale geldim. Kötü şöhretim ayyuka çıktı. Nolur beni bu durumdan kurtarın.'

Dedi 'yani, başının çaresine bakacaksın'.

Tüm siyasilerle ilişki kurmuşum, hiç bir sonuç alamamışım. Böyle ölmeyi düşündüğüm günler. O kadar kötüyüm.

Benim için Ankara'da deniz bitti. Tası tarağı toplayıp istanbula geldim.

Münci İnci'nin imedya.com'u vardı. Orada çalışmaya başladım.

Editör olarak başladım. Sonra Münci İnci beni yayın yönetmeni yaptı.

VE İSTANBUL YILLARI

Yıl 2000.

Önce benim Ankara'dan onlara kulis geçmemi istemişlerdi. 1 ay kadar görev yapan arkadaşlarımdan derlediğim kulisleri yazdım İmedya'ya. Sonra Münci İnci benim üslubumu beğenmiş İstanbul'a çağırdı.

Ankara'dan istanbul'a gidince kötü şöhretimi kimseye anlatmadım. Bugün anlatabiliyorum ama üzerinden 12 - 13 yıl geçmiş.

1 sene sonra imedya.com ofisi kapatıp editörlerin evden çalışması kararını aldı. Tam da o sırada Habertürk, gece editörü aranıyor ilanı verdi. Daha yeni Habertürk tv'yi kurmuşlar; siteye de gece editörü arıyorlar.

Gece editörü için başvuruda bulundum. Can Ataklı'yı da araya koydum ki bu iş olsun. Ataklı o sırada Habertürk'te haberler yapıyordu. Beni de Münci İnci tanıştırmıştı Can Ataklı ile.

UFUK GÜLDEMİR, BENİM ÖĞRETMENİM

Aralık 2001'de gece editörü olarak işe başladım.

Akşam saat 17.00'de iş görüşmesine gittim. ufuk Güldemir'le tanıştırıldım. Bana tek bir şey söyledi: Tek şey söyleyeceğim, KAYNAĞA ATIFTA BULUNACAKSIN. EĞER KAYNAĞA ATIFTA BULUNMAZSAN BAŞIN BELAYA GİRER... Peki efendim dedim. Saat 19.00'da işbaşı yaptım. Bu kadar hızlı oldu. Murat Kelkitlioğlu vardı, sitenin editörü oydu. Ben de ikinci editör olarak başladım.

Saat 19.00'da işbaşı yapıyorum; sabah saat 10.00'a kadar, millet gelene kadar çalışıyorum. Saatlerce...

15 - 16 saatlik mesai. Bütün işi büyük ölçüde ben yapıyorum. Sabah trafiğini benim haberlerimle karşılıyor site.

UFUK GÜLDEMİR İNSANIN CANINI ÇIKARTIRDI

Ben ilk gün başladım, 3 saat sonra Ufuk Güldemir cepten aradı. 'Takip ediyorum' dedi: 'Habertürk'ü çok iyi takip etmişsin. Kelimelerin kelimelerimiz gibi. Bu şekilde devam et. Öpüyorum...'

Ben başladığımda Haberturk.com'un 1 yıllık geçmişi vardı.

Sonra gündüze geçtim...

Habertürk'te 5 yıla yakın çalıştım. Bu çalışma süremin yarıya yakınında TEK BAŞIMAYDIM adeta.

Ağustos 2002'de Habertürk, Regatta'daki o kötü yerden Sefaköy'e taşındı.

Habertürk gazetesi kuruldu o ara. Habertürk tv kurulunca Haberturk.com biraz yana itildi. Gazete kurulunca haberturk.com daha da ihmal edilir hale geldi. İnternetin bütün yükü sırtımdaydı. Hatta Ufuk Güldemir telefon ediyor, aklındaki ANALİZİ bana anlatıyor, SEN YAZ diyordu. O kadar yani. Onun bana anlattıklarından yola çıkarak yazdım bazı analizleri.

O analizler KİTAP olmalıydı.

(Meğer o analizler tam külliyat Tarık Toros'ta varmış. Keşke kitap olsa...)

Ufuk Güldemir haberturk.com'u yaparken çalışmaktan gebertiyordu bizi. Anamız ağlıyordu. Sabah mail mesajlarıyla talimat verirdi. Öğleden sonra telefonlarla: Şunu gir, bunu çık; şunu şöyle yap, bunu böyle... Ben asker gibiydim: Sözde sitenin yayın yönetmeniyim :-))

4 sene sonra dolunca dedim tamam Tarık, 'sen bu fakültede artık diplomanı almalısın.'

2005'te evlendim. Huylu huyundan vazgeçmiyor. ufuk Güldemir öyle yükleniyor ki artık orayı sürdürmemin imkanı kalmadı. 2006 yılının Ocak ayında Habertürk'ten ayrıldım. Ayrılırken de dedim ki:

- Şu yakamda sizin öğrenciniz olmanın gururuyla yaşayacağım. Ben sizi ömür boyu hayırla yad edeceğim. Bugüne kadar söylemedim bundan sonra da Ufuk Güldemir ile ilgili kötü sözüm olmaz. Ben heybenin dolu tarafına bakıyorum.

Ben ayrıldıktan 2 - 3 ay sonra kendisine kanser teşhisi kondu. 13 - 15 ay sonra da vefat etti.

GAZETE EDİTÖRLÜĞÜ SIKICI BİR İŞ

O ara Akşam gazetesi yazı işleri müdürü arıyordu. O pozisyona başvurdum, olmadı. Akşam'da politika sayfaları editörü oldum. Serdar Turgut'un yayın yönetmenliği dönemi. Mehveş Evin yayın koordinatörüydü.

Sağolsun Ufuk Güldemir de referans vermiş: KELİMELERİ KELİMELERİM GİBİDİR demiş.

1.5 yıl editörlük yaptım. Ama tatmin olmadım. İnternette çalışan birinin gazete editörlüğünü sevmesi mümkün değil. İnternette siz haberi bitiriyorsunuz. Gazete, internetin bitirdiği haberi tekrar canlandırmaya çalışıyor. Olaylar bitmiş gitmiş ben eskimiş olayı canlandırmaya çalışıyorum. Sıkıldım!

İstifa ettim. Mehmet Ali Birand yeni haber sitesi kuruyor diye Cemil Barlas aradı, Mehmet Barlas'ın oğlu. Beni önermiş.

Başka teklifler de vardı. Mesela bugün gazetesi yazı işleri müdürlüğü. Habertürk satılmak üzere Güldemir vefat etmiş bana Yayın Koordinatörlüğü'nü önerdiler. Ben Birand'ı seçtim: kanaldhaber.com.tr'ye başladım.

Orada Birand gibi bir efsaneyi Ayşegül Arslan gibi bir başka efsaneyi seçtim. Masanın bir ucunda bir efsane öbür ucunda diğer efsane oturuyor. Çok beslendim Kanaldhaber.com.tr'den.

Ergenekon süreci yeni başlamış. 2007'nin sonları. Star haberin başına Uğur Dündar ile Yılmaz Özdil gelmiş. Birand - Arslan ikilisine rakipler. Ayşegül hanım bu ikilinin rekabetinin fazla zorlayıcı olmayacağını düşünüyor. Ayrıca Ergenekon'dan da bir iş çıkmaz inancında. Toplantılarda da bu fikrini söylüyür. Birgün kapısını çalıp fikrimi söyledim:Bence Uğur Dündar size çok ciddi bir rakip, Ergenekon da büyük olay. Beni ne kadar ciddiye aldı, bilmiyorum :-)

VE KANALTÜRK

Mayıs 2008'de Akın İpek Kanaltürk'ü satın aldı. Ben de 6 - 7 aydır kanaldhaber.com.tr'de çalışıyorum. Fatih Karaca beni çağırdı, Kanaltürk haber dairesi başkanlığı önerdi.

Buraya geldiğimde Kanaltürk bir enkazdı. Kanaltürk kurulalı 4 yıl olmuştu. 2004 - 2008. İlk 2 yılında bir kültür sanat kanalı gibi çalışmışlardı. Sonra aşırı politize oldular.

8 aydır maaş alamıyordu çalışanlar.

Kısa süre sonra bir de haber kanalımız olsun fikri oluştu. Haber kanalı yapabiliriz dedik. Bir taşla iki kuş. Ben aynı zamanda Bugün tv genel yayın yönetmeniyim. 2008 sonundan itibaren bugün tv hazırlıkları başladı. 2009 yılı Mayıs ayında da bugün tv yayına geçti. Ben Kanaltürk haber dairesi başkanı olduktan 5 - 6 ay sonra.

Ben çift şapkalıyım. Kanaltürk haber merkezi üzerine Bugün tv'yi kurduk. 94 kişiyle bu işi kotarıyoruz. Teknik personel dahil.

Reklam gelirimiz masraflarımızın yüzde 50'sinden fazlasını karşılıyor. 3 yaşındayız. 2012 sonuna kadar da başabaş hale getirmek istiyoruz.

TARIK TOROS ANNE BABASINI VE KARDEŞLERİNİ ANLATIYOR:

BİLGİ NOTLARI:

Sem Haber Ajansı A.Ş.

1996 yılında haber üretme amacıyla kurulmuştur. 2006 yılında Mehtap Tv’yi kurarak yayın hayatına geçmiş ve daha sonraları Ege bölgesinde, bölgesel çapta Samanyolu Haber Radyo yayıncılığı da yapmaya başlamıştır.

ZENİTH 122 MAKİNA

Mesleğe ilk başlayanlar için profesyonel görünümlü, taş gibi makina. Rus malı. Kaçak geliyor. Düşse bile kırılmıyor.