Cumhuriyet Gazetesinin haberine göre Elazığ’daki Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara, Nur cemaatine bağlı bir yurtta yaşadığı sıkıntılar, gelecek kaygısı ve ailesinin baskıları nedeniyle yaşamına son vermişti.
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Enes Kara olayının araştırılması ve sorumluların yargılanması harekete geçmişti. HKP avukatları, Nur cemaati yurdu sorumlularının yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman, Yurtlardan sorumlu Vali Yardımcısı hakkında, “Görevi Kötüye Kullanma”, “İntihara Yönlendirme” ve “Anayasa’nın 2. ve 24. Maddesine aykırılık” gerekçesiyle 13 Ocak 2022’de Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu.
‘İŞLEME KONULMAMASINA’ KARAR VERİLDİ
Suç duyurusunu işleme alan Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı, Elazığ Valisi Toraman ile Yurtlardan sorumlu Vali Yardımcısı hakkındaki dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda üst düzey memur oldukları gerekçesiyle Vali Toraman ile Yurtlardan sorumlu Vali Yardımcısı hakkındaki iddiaların soyut ve genel nitelikte bulunduğu, somut bilgi ve belgeye dayanmadığını iddia ederek “İşleme konulmamasına” karar verdi
Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile HKP avukatı Doğan Zafer Çıngı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kararını Cumhuriyet’e değerlendirdi.
“ETKİLİ SORUŞTURMA KOŞULLARINI ORTADAN KALDIRAN BİR KARARDIR”
Eminağaoğlu, etkili bir soruşturmanın söz konusu olabilmesi için yapılması gerekenleri şöyle özetledi: “Eldeki kanıtların ön inceleme yapılmasını gerektirecek nitelikte somut olduğu gözetilerek, idareden ön inceleme yaptırılması istenilmesi gerekirdi. Bunun sonucuna göre de idare, soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar vermek yetkisine sahip. Soruşturma açılması kararı verilirse Savcılık soruşturmayı yürütür, soruşturma açılmasına yer olmadığı kararı verilirse o karar kesin olmayıp, idari yargı denetimine tabi idi.”
Eminağaoğlu, Savcının vermiş olduğu kararı, “Etkili soruşturma koşullarını ortadan kaldıran bir karardır. Yargı kurumları, soruşturma açılmasını gerektirir kanıtların olduğu yerde, kişinin konum ve sıfatına değil, hukukun gereğine göre hareket etmek zorundadır” diye değerlendirdi.
“SORUMLULARIN SAKLANMASINA DIŞINDA BAŞKA BİR ŞEYE SEBEP OLMAYACAKTIR”
Çıngı ise şu ifadelere yer verdi:
“Vermiş olduğumuz şikâyet dilekçesinde; Elazığ Valiliğinin bu tarz yasa dışı yurtları emri altındaki araçlar yoluyla denetlemesi gerektiğini ve gerekli denetlemeyi yapmadığı için de sorumluluğunun olduğunu belirtmiştik. Buna rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından gelen cevap sorumluların saklanması dışında başka bir şeye sebep olmayacaktır. Gelen cevapta, yaptığımız suç duyurusundaki iddiaların genel ve soyut nitelikte olduğu söylenerek ret edilmiştir. Ancak biz yaptığımız suç duyurumuzda toplumca da bilinen gerçeklere değindik. Enes Kara’nın kaldığı yurt yasa dışı bir gerici tarikat yurduydu ve yasa dışılığı görevliler tarafından da kabul edildi. Biz de suç duyurumuzda bu bilinenleri bir araya getirdik ve soyut-genel kalabilecek hiçbir ihtimali de bildirmedik. Buradaki asıl yanlış Elazığ Valiliğinindir. Nasıl olur da, kendi ilindeki yasa dışı bir yurttan haberi olmaz veya haberi varsa da gerekli kontrolleri sağlamaz. Ancak görüldüğü üzere bu soruyu sorduğumuzda bize somut bir cevap verilmesi gerekirken aldığımız cevap ‘bu soruyu soramazsınız’ oluyor. Ancak biz gençlerimizi kurtarmak istiyorsak bu tarikat ağlarına ve onların yapılaşmasına izin veren her kuruma çok daha fazla soru sorabilmeliyiz.”
NE OLMUŞTU?
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi Enes Kara’nın yurt olarak kaldığı Nur cemaatine bağlı evde gördüğü baskıları anlattığı bir video çektikten sonra yaşamına son vermesi Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Kara’nın intiharı sonrasında Elazığ’da yapılan eylemler nedeniyle Elazığ Valiliği, kentteki eylem ve etkinlikleri 15 gün süreyle yasaklamıştı. Enes Kara’nın çektiği videoya yayın yasağı getirilmişti. Enes Kara’nın babası Mehmet Kara, “Evladımı ölüme sürükleyen cemaat değil, etrafındaki ateist arkadaşları oldu” demişti. Enes Kara’nın intihar etmesi sonrasında olayı haberleştiren yerel gazeteci Faik Akgün, Nur cemaati üyeleri tarafından tehdit edilmişti.