"Hapsedilen gazeteciler, memurların tasfiyesi, binlerce yargıç ve akademisyenin görevden alınmasının, hem Türkiye'de hem de ülke dışında kaygı yaratmaya devam etmesi gerektiğini" söyleyen Times, "İngiltere hükümetinin Erdoğan'ın üç günlük ziyareti sırasında Türkiye'nin insan hakları ihlalleri konusundaki çekincelerini kamuoyu önünde dile getirmediğini, ancak özel görüşmelerde buna değinilmesinin beklendiğini" vurguluyor.
Gazete, "bu ketumluğun Erdoğan'a diz çökmek anlamına gelmediğini veya İngiltere'nin Brexit öncesi ticari ortaklarını koruma konusundaki çaresizliğini de yansıtmadığı" görüşünde. Bunun daha çok Türkiye'yle ilişkilerdeki iki önemli unsurun kabul edilmesi olduğunu savunan Times şöyle devam ediyor:
"Birincisi Türkiye sallantılı değil, kendisini adamış bir NATO müttefiki olarak tutulmalı. Kuvvet konuşlandırmaya hazır ve gayri safi yurtiçi hasılasının önemli bir kısmını savunmaya ayıran İngiltere, hala ittifakın Avrupa kanadının temel taşı olarak görülüyor.
Bu nedenle Ankara'yla mümkün olan her konuda işbirliği doğru olur. NATO'nun geleceği buna bağlı olabilir. Türkiye hala ittifakın en büyük ikinci büyük ordusuna ve modern bir ateş gücüne sahip.
Ortadoğu'daki gücü sağduyulu bir şekilde uygulanabilirse, bölgenin istikrarına katkıda bulunur. İkincisi Erdoğan'ın Rusya lideri Vladimir Putin gibi bir otokrat olmadığı kabul edilmeli.
Gelecek ayki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri, iktidarına denetleme ve getirebilir ve açık sözlü eleştiri platformu sağlayabilir. Kamuoyu yoklamaları, muhalefetin ittifakını koruması durumunda yüzde 40 oy alabileceğini gösteriyor.
Tek başına seçime giren Kürt yanlısı Halkların Demokrasi Partisi de, parlamentoya girmesi için gereken yüzde 10 oyu toplayabilir. Birlikte Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin çoğunluğunu elinden alabilirler."
'Erdoğan'ın seçilmesi kesin gibi'
"Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin kesin gibi göründüğünü" vurgulayan gazete, "buna karşılık halkın memnuniyetsizliğini yansıtabilecek bir parlamento çoğunluğunun daha iyi ve daha hesap verebilir bir yönetim sağlayacağını" ifade ediyor.
"Bu umut ve bazı parlamenterlerin hala özgür düşünceli isimler olduğu bilgisinin, Türkiye'yi bir parya ülke haline getirmemek için yeterli nedenler olduğunu" söyleyen Times, buna ek olarak "Türk lirasındaki düşüş ve 10,9 oranındaki enflasyonla zayıflayan Türk ekonomisinin durumunun Cumhurbaşkanını daha savunmasız bir hale getirdiğini" belirtiyor.
Times, "Türkiye'nin de kendi çıkarları doğrultusunda İngiltere'yle daha yakın bir ilişki istediğini" ifade ediyor ve "AB'den ayrılma taraftarlarının 80 milyon Türk'ün AB'nin açık sınırlarından akacağı yönündeki saçma iddiasına karşın, AB üyeliğini elde etmekten uzak bir ülke, birlikten çıkmaya hazırlanan bir ülkeyle daha yakın ilişkiler istiyor" diyor.
'Erdoğan İngiltere'ye mantıklı bir teklifte bulundu'
Times'ın yazısı şöyle eriyor;
"Bu, ideal bir evlilik olmayabilir, ama karşılıklı eleştiriyi kabul edebilecek derecede birbirine güvenen, dinamik bir ilişkinin temelini oluşturabilir. Türkiye İngiltere'yle ticaret hacmini 15 milyar sterline çıkartmak istediğini söylüyor. Türk savaş uçağının geliştirilmesinde İngiltere'nin yardımını istiyor. Batı'nın düşmanlığı ve umursamazlığı olarak gördüğü durumdan öfkelenen Türkiye, silah almak için Moskova'ya yüzünü dönüyor.
Bu yakınlaşma fırsatı kullanılmalı. Otokratlarla anlaşmalar yapmak daima iyi bir politika değildir. Ancak Türkiye'yle bu sorunlu dönemde ortak bir zemin bulmak anlamlı. İngiltere, Erdoğan'ın dün konuşmasında dile getirdiği ABD düşmanlığını paylaşmıyor, Kürtlere ve muhaliflere acımasız muamelesini de onaylamıyor. Ama yine de Erdoğan İngiltere'ye mantıklı bir teklifte bulundu. Batı ittifakının bekası ve karşılıklı refah adına, iki ülke birlikte çalışmanın daha üretken yollarını bulması gerekiyor. "
(BBC Türkçe)