TRT’nin Harbiye’deki binasının işgali davasında, müşteki gazi Şenpınar, binaya güvenlik amaçlı girdiklerini savunan sanığa, "Telefonu gözüne soktum, haberleri gösterdim. Şimdi maşa olarak kullanıldığını söylüyor." dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde TRT’nin Harbiye’deki binasının işgal edilmesi ve sonrasında çıkan olaylarda 3 kişinin ölümü, 50 kişinin yaralanmasına ile Taksim Meydanı'nın kontrol altına alınmaya çalışılması sırasında 39 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylara ilişkin 131 sanığın yargılandığı davada, savunmaların alınmasına devam edildi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada görülen duruşmada, tutuklu sanık Duran Keskin savunmasında, hiç Bylock kullanmadığını, darbeyi önceden bilmediğini savunarak, telefonuyla ilgili hiçbir suçlamayı kabul etmediğini ifade etti.
Sanık Keskin, Murat Yanık'ın ifadesinde 14 Temmuz’da yapılan toplantıya Ahmet Zeki Gerehan'ın katıldığını ve personelin terör olaylarıyla kandırıldığını söylediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"15 Temmuz’da rutin derslere katılmak için Kara Harp Okuluna gittim. Amfi'de toplanacağımız söylendi. Baş hocamız Ahmet Zeki Gerehan, Zafer Özleblebici’nin ismi okunan öğretim elemanını görmesi gerektiğini emretti. Binbaşı Hamza Mermer’in, sorumlu öğretim elemanı olduğu söylendi. Mermer, Hasdal'a gitmemizin emredildiğini, bu emrin Genelkurmay’dan verildiğini söyledi. Daha önce hiç gitmemiştim. Bana kanunsuz hiçbir emir verilmedi, darbe olduğu söylenmedi. Binbaşı Mermer, takviye ve yardımcı olarak gideceğimizi, terör olayları olduğunu söyledi."
Yolda Binbaşı Hamza Mermer’in kendisinin askerlerin bulunduğu araca geçmesini istediğini ve silah kullanmaya yetkilerinin olduğunu söylediğini anlatan sanık Keskin, "Askerlere kendimi tanıtarak, Hamza Binbaşının söylediklerini aktardım. Kimseye 'ateş edin' talimatı vermedim. TRT Radyo binasında kimseye silah doğrultmadım. Nizamiyede polisleri görünce şaşırdım. Ben olanı biteni izlemekle yetindim, polisleri rehin almadım. 00:00 gibi ateş açıldı. Harbiye’deki binaya doğru ateş geliyordu. Bizim aracımızı nizamiyenin önüne çektim." diye konuştu.
Sanık Keskin, hedef olmamak için kulübede durmaya başladığını, bir aracın geldiğini, silahlı sivillerin üzerine geldiğini, kendilerini tanıtmadığını, kendisinin de bunun üzerine havaya ateş açtığını, kimseye bir emir vermediğini, bütün atışlarının havaya doğru olduğunu, sivillere ateş açtığı iddialarının doğru olmadığını, sivilleri görmesinin bile imkansız olduğunu, sivil polisler dışında hiçbir sivili görmediğini, daha sonra ilk teslim olan kişinin kendisi olduğunu savundu.
Gazi Şenpınar: Telefonu gözüne soktum, haberleri gösterdim
Bir diğer tutuklu sanık Erdoğan Çelik de savunmasında, İstanbul’daki terör olayları sebebiyle TRT binasına güvenlik maksadıyla gittiklerini, kimsenin darp edildiğini görmediğini, TRT Radyo'nun yayınlarının kesilmediğini ve hiçbir yayını kesme girişiminde bulunmadığını söyledi.
Sanık Çelik, "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlamasını reddettiğini ifade ederek, "Böyle bir faaliyette bulunmadım. Radyoda bulunduğum saatler içerisinde tek yaptığım şey kontrol etmekti. Kasten öldürme ve bu suça teşebbüs suçlamaları var. Benimle ilgili tek bir suçlama yok. Kimseye ateş etmedim, zarar vermedim. Yüce mahkemeden sadece adalet istiyorum." dedi.
Söz alan müşteki gazi Ahmet Şenpınar da sanık Çelik’e yönelik "Kandırıldığını söylüyor. O gün telefonu gözüne soktum, haberleri gösterdim. Şimdi maşa olarak kullanıldığını söylüyor." diye konuştu.
Tutuklu sanık Haşem Ülker de savunmasında, 2015'te askerliğe başladığını, Hasdal'daki birliğine teslim olduğunu, 15 Temmuz'da içtimaya çıktıklarını, Nebi Gazneli’nin kendilerini silahsız olarak gördüğünde kızdığını ve bunun üzerine silah aldıklarını ifade ederek, "Daha önce görmediğim rütbeliler oldu, askerliğimi bitirmeme 3 gün kalmıştı, komutanıma bu durumu söyledim, 'gelmesem olur mu ?' dedim. O da bana 'son güne kadar askersin' dedi ve araca bindirdi. Gece atışı var diye dışarı çıkartıldık. Beşer şarjör mermi dağıtıldı. TRT binasına geldik, Yüzbaşı Ufuk Kenan Konuk, havaya ateş açtı. Vatandaşı binadan çıkarma emri verdi. Yüzbaşı Ufuk, ikişer kişilik gruplar halinde camda durmamızı emretti. Geç saatlere kadar olaylar yaşanmadı, daha sonra silah sesleri geldi. Kimseyi yaklaştırmama emri verildi. Yüzbaşı Yusuf, 'binaya yaklaşan olursa ateş edin' dedi." diye konuştu.
Korkarak havaya birkaç el ateş ettiğini, gaz bombalarının atıldığını, gözaltına alındığını ve işin aslını Şişli Emniyet Müdürlüğünde öğrendiğini ifade eden sanık Ülker, hainler yüzünden burada yargılandığını, kendilerini kandıran komutanlarından şikayetçi olduğunu kaydetti.
Bir sanık avukatının "Emniyette baskı altında mı ifade verdiniz?" sorusuna sanık Ülker, "Ne gördüysem anlattım. Hiçbir şekilde baskı altında değildim." diye cevap verdi.
"Bu gece çok kan akacak"
Bir diğer tutuklu sanık Mücahit Özcan da savunmasında, olay tarihinde yazıcı olarak askerlik görevini yaptığını, 15 Temmuz’da içtima olacağının söylendiğini, birlikte yeni olduğu için silahı bile olmadığını, komutanının emriyle kendisine herhangi bir silahın verildiğini ve araçlara bindirildiklerini anlattı.
Sanık Özcan, İstanbul’da ilk kez bulunduğu için nerede olduğunu bilmediği bir yere götürüldüğünü, binaya girince sivillere yardım ettiğini düşündüğünü, daha sonra kendisine arkaya gitmesi emri verildiğini dile getirerek, "Ön taraftan silah sesleri duydum. Yüzbaşı Duran Keskin, 'ateş edin' emri vererek, 'kim gelirse vurun, polis gelse dahi vurun' dedi. Korkuyla havaya ateş ettim. Arka tarafa geçtim, etrafı izlemeye başladım. Bir polis aracı geldi. Bize Yüzbaşı Duran Keskin, 'emir mi sorguluyorsun?, Bu gece çok kan akacak' dedi. Polis olduğunu düşündüğüm kişi 'buradan gidin' dedi. Teller üzerinden Harbiye Ordu Evine geçtik. 'Durun, silahları bırakın' denildi. Gözaltına alındım." şeklinde savunma yaptı.
Bir kısım sanıkların savunmalarını tamamlamasından sonra duruşma yarına ertelendi. (AA)