Abone Ol

Tuba Ünsal: Ben de aldatıldım

Hürriyet'in yazarı Hakan Gence Tuba Ünsal ile yaptığı röportajı kaleme aldı. Detaylar haberimizde...

Tuba Ünsal: Ben de aldatıldım

“Maalesef keskin bir şekilde taraf olduk! Eskiden renk kartelasından çeşit çeşit renklerdik, şimdi ya o taraf ya bu taraf var” diye anlatıyor içinde bulunduğumuz durumu. Tuba Ünsal’la yeni kurduğu tiyatronun ilk oyunu ‘İsimsiz Yıldız’ vesilesiyle buluştuk. Ülke gündemini, neden bu kadar öfke dolduğumuzu ve özel hayatını konuştuk.

Tiyatronun sorunlarıyla başlayalım; son dönemde Şehir Tiyatroları’nda yaşanan açığa alınmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Her sektöre yansıyan çok kötü bir süreç geçirdik. Ben de sizin gibi medyadan takip ediyorum gelişmeleri, olaya dair fazla bilgim yok. Ama Sevinç Erbulak’ın disiplinsiz davranışlar içinde olduğuna hangimiz inanabiliriz? Bu kadar yılını tiyatroya vermiş insanların işten ayrılmaları çok üzücü. Bir yandan da; bazı şeylerin arka planını bilmiyoruz. Mesela; “Devlet Tiyatrosu’nda bu sene yabancı oyunlar olmayacak” diye bir söylenti çıktı. Günlerce yöneticiler yerden yere vuruldu. Sonra açıklama geldi ve bu kararın sadece açılış oyunuyla ilgili olduğu söylendi. Kısacası; çok fazla bilgi kirliliği var.

ESKİ DÖNEM YILDIZLARI DAHA ŞANSLILARMIŞTuba Ünsal: Ben de aldatıldım - Resim: 1

Bu kirliliğin sebebi ne?

- Maalesef keskin bir şekilde taraf olduk! Eskiden renk kartelasından çeşit çeşit renklerdik, şimdi ya o taraf ya bu taraf var.

Bu kutuplaşma sizi korkutuyor mu?

- Korkutmaz mı? Eski dönem yıldızları bize göre çok daha şanslılarmış. Daha korunaklı bir hayatları varmış. Şimdi sosyal medya sayesinde herkesle yakın temas halindeyiz. Kimsenin özgürce fikrini beyan etmesi gibi bir şey de söz konusu değil. Çünkü herkesin birikmiş öfkesi ve merhamet yorgunluğu var.

Neden bu kadar öfke dolduk?

- Bilemiyorum. Gezi’yle başlayan garip bir süreç yaşadık. Ardından darbe girişiminde çok kötü bir travma atlattık. Ama hükümet çok güçlü şekilde işi devraldı. Aynı toparlayıcı tavrı sanat alanında da bekliyoruz. Bununla ilgili bir tweet attım. Ama bu sefer de diğer taraftan tepki geldi. Hayatta ya siyah ya beyaz yok. Yıl 12 ay... Bazı şeyler iyi, bazı şeyler yeterince iyi değildir. Eleştirebiliriz. Bu kadar net fikir sahibi olmayı anlayamıyorum

Geçen hafta 3.5 yaşındaki bir kızın vahşice öldürülmesi haberini okuduk. Sizin de bir kızınız var. O haberi duyunca ne hissettiniz?

- Çok kötü oldum. Bütün gün ağlamaktan gözlerim şişti. Okuduğum tepkilerin çoğu yine şiddet içeriyordu. “Yapanı şöyle cezalandırırdım, şunu, bunu yapardım” şeklinde... Öfkeye öfkeyle karşılık vermek yerine temelde bir şeyleri değiştirmeliyiz. Eğitim ailede başlıyor. Gece, oğlum Civan’ı uyuturken kızlara karşı nasıl davranması gerektiğiyle ilgili bir hikâye uydurdum. Benim o an için yapabildiğim buydu. Kadın şiddete maruz kaldıktan sonrası için bir eylem planımız var, halbuki başta engellenmesi için bazı bilgiler ders olarak okutulmalı.

‘İsimsiz Yıldız’, 1900’lerde bir kasabada geçiyor. O dönemlerde yaşamak ister miydiniz?

- Hikâyenin geçtiği kasaba karanlık bir yer. Orada yaşamak istemezdim. Ama bazen ‘Bu zamanda yaşayacak ne yaptık’ diye düşünüyorum. Herhalde 40’ların İstanbul’una uyanmak isterdim.

TERCİHLERİM HEP TERSTEN VE TUHAF

Mihail Sebastian’ın yazıp Kayhan Yıldızoğlu’nun yönettiği, Tuba Ünsal’ın rol aldığı ‘İsimsiz Yıldız’ı; 4 Kasım’da Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde, 8 Kasım’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde, 15 Kasım’da CKM’de, 21 Kasım’da Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde izleyebilirsiniz.


Tiyatro kurma sevdası nereden çıktı?

- Hayatta tercihlerim hep tersten ve tuhaf oldu. Ama uzun vadede bakınca hiçbir şeyden pişman olmadığımı görüyorum. Aslında bu sezon ekranda olmayı düşünüyordum ama sonra seçimimi bu yönde kullandım. Hikâyeyi başından anlatayım; Kayhan Hoca’yla (Yıldızoğlu) iki yıl bir tiyatro oyununda birlikteydik. O dönemde bana bu oyundan bahsetti ve oyunculuk teklif etti. Çalışmalara başladık. Başlarda bir yapım şirketimiz vardı. İlk tiyatro oyunları olacaktı, cesaret edemeyip çekildiler. Kayhan Hoca; “Sen yapımcılığı üstlenebilirsin” dedi. Çok tereddüt ettim. Ama Kayhan Hoca
84 yaşında, hayatının baharında diyemeyeceğim. Onunla vakit geçirmek istiyordum ve bu işe girmeyerek onu üzmek istemedim. Bir gecede karar verip bu oluşumu kurduk. Şimdi kazandığımı tiyatroya yatırıyorum. Bir annenin çocuklarına banka hesapları bırakmasındansa kültürel bir adım bırakması çok daha değerli. Üç çocuğumun ileride tercihlerimle gurur duyacağına inanıyorum.

Tuba Ünsal: Ben de aldatıldım - Resim: 2

Eşiniz Mirgün Cabas’la bir oğlunuz var. Sizin önceki evliliğinizden bir kızınız ve Mirgün Bey’in önceki birlikteliğinden bir kızı var. Böyle aileler için ‘patchwork aile’ (yamalı) tanımı yapılıyor. Ne düşünüyorsunuz bununla ilgili?

- Biz kesişen kümeler diyoruz (gülüyor). Modern zaman aile şekli bu. Bizim çocukluğumuzda sınıfta anne-babası boşanmış kimse yoktu. Şimdi çocuklarımın okullarında dört çocuktan birinin anne-babası ayrılmış. Bu duruma sebep olarak modern çağ mı, sosyal medya sonrası ilişkilerin kolay yaşanması mı diyebiliriz bilmiyorum ama aile yapısı artık değişti. Evet, biz iki ayrı ilişkiden çocukları olan, şimdi aynı evin içinde hepsiyle bir arada yuvarlanıp giden bir aileyiz.

Zor olmuyor mu üç çocuk?

- Evimiz lunapark gibi. En zoru; birine açıklama yapmak zorunda olmak. “O, Sare’nin ablası ama babası farklı. Leyla bir yaşından beri belirli günlerde benimle ama annesi aslında farklı. Civan ikisinin ortasında” gibi şeyler söylüyorum (gülüyor)...