Rusya lideri Vladimir Putin, Türkiye'nin Rus savaş uçağını "topraklarına petrol sevkiyatını korumak için" düşürdüğünü öne sürdü.
Putin'in Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısındaki sözleri, Türk hükümetinin Suriye'de IŞİD kontrolü altındaki bölgelerden petrol kaçakçılığı yapılmasına göz yummakla kalmadığını, aynı zamanda bir uluslararası kriz çıkartacak kadar bu ticarete bulaşmış olduğunu ima ediyordu.
Putin'in bu suçlamalara inandığı kuşkulu.
Ancak Türkiye'deki resmi kurumların IŞİD ile ticaret yapıyor olması gibi bir olasılığı gündeme getirerek, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la giriştiği propaganda savaşında puan kazanma ve bir bakıma da Rusya'nın Suriye'de IŞİD dışındaki muhalif grupların kontrolü altındaki bölgelere düzenlediği saldırılara meşruiyet kazandırma şansı elde etti.
İnsani yardım vakfı İHH yetkililerinin açıklamalarına göre, bu saldırılarda vakfın ekmek fırınları da vuruldu.
Suriye'de IŞİD'in kontrolü altındaki petrolün büyük bir bölümü ülkenin doğusunda.
Şaibeli anlaşmalar
Suriye'deki durum, savaşan grupların bile birbiriyle muhatap olduğu şaibeli anlaşmalar yapılan bir savaş ekonomisi doğmasına neden oldu.
Suriye'nin petrolü büyük oranda sübvanse etmesinden kaynaklanan fiyat farkından kâr edenler, zaten yıllardır Suriye'den Türkiye'ye petrol ve petrol ürünleri kaçakçılığı yapıyordu.
İç savaş çıkmasıyla bu ticaret gelişti ve 2014'te IŞİD Fırat havzasında ham petrol üretimi ve bu petrolü rafine etme işini büyük ölçüde ele geçirdi.
Bu da, Suriye'nin iç savaş öncesi petrol üretiminin yaklaşık üçte biri. Geri kalanının çoğu da Kürtlerin kontrolü altında.
IŞİD kontrolü altında üretilen petrolün son kullanıcıya ulaşması için atılması gereken birçok adım var.
Putin'in sözleri ile kasdedilenler büyük bir olasılıkla Türk işadamları, gümrük memurları ve istihbarat görevlileri, ancak bizzat Türkiye'nin enerji ekonomisi ile karşılaştırıldığında bu ticaretin çapı hayli küçük ve katılanların çoğu da Suriye'de.
Kârın düşmesi
2015 ortalarında IŞİD kontrolü altındaki petrol sahalarında üretilen petrolün günde 30 ila 40 bin varili bulduğu tahmin ediliyordu.
IŞİD ham petrolü tüccarlara satıyor, bu tüccarlar da petrolü IŞİD kontrolü altındaki bölgelerde kurulan küçük rafinerilere götürüyorlar.
Bu rafinerilerde üretilen petrol ve dizel, daha sonra tüm Suriye ve Irak'ta satılıyor, fazlası da sınır ötesine, genellikle de Türkiye'ye kaçırılıyordu.
Petrol ürünlerinin kalitesi düşüktü, ancak alıcıların çoğunun, özellikle de muhaliflerin kontrolü altındaki bölgelerde bulunanların başka bir seçeneği yoktu ve uluslararası piyasanın üzerinde fiyatlar ödüyorlardı.
Suriyelilerin çoğunun küçük çaptaki rafinerilerde üretilen petrolü almaktan başka seçeneği yok.
IŞİD hem kuyu başındaki satışlardan hem de petrolün ikmali aşamalarında aldığı vergilerden kâr etti.
Ekim 2014'te dünya petrol fiyatlarının inişe geçmesi Suriye'de yasadışı petrol ticaretinden elde edilen kârı da vurdu.
2014 ortalarında kuyudan varili 20-25 dolara satın alınan petrol, Türkiye'de dünya piyasalarında 100 doları aşan fiyatının altında satılabilir ve herkes bundan kâr edebilirdi.
Şimdi ise bir aracının kötü kaliteli Suriye ürünlerini Türkiye'de satarak kâr edebilmesi için, kuyu başındaki petrol fiyatının çok daha düşük olması gerekiyor ve bu da IŞİD için ticari açıdan fazla bir anlam taşımıyor.
2015'in Ekim ayının ortalarından bu yana, IŞİD'in petrol ticareti, ABD ve Fransız uçaklarının ilk kez petrol kuyuları ve tankerlere saldırı düzenlemeye başlamaları ve yerel Kürt ve Arap militanların güneydeki Haseke kentinde IŞİD'in elindeki bir petrol sahasını ele geçirmeleriyle sekteye uğradı.
Karşılıklı bağımlılık
Türkiye günde 720 bin varile ulaşan petrol tüketiminin neredeyse tamamını ithal ediyor.
2014'te Rusya'dan Türkiye'ye 27 milyar metreküp doğal gaz sevkedildi. Bu da toplam doğal gaz tüketiminin %56'sı.
Rusya aynı zamanda Türkiye'nin en çok ithalat yaptığı ülkeler arasında.
Bütün bunlar dikkate alındığında, Türk yetkililerinin Rus uçağını düşürme kararı almalarında eğer petrol etkili olsaydı, ateş açmamak için iyi bir nedenleri olurdu.
BBC TÜRKÇE