Avustralya’nın Melbourne şehrinde bir fuar var. İsmi tanıdık. Geçtiğimiz sene yine sadece Türkiye’de yaşanabilecek bir olaya tanık olduk. Önce İzmir’le Milano arasında gidip gelen, kentin turizmini, ticaret hacmini en az 5 kat uçuracağı söylenen EXPO fuarının İzmir’de kaldığı haberi geldi, İzmir başta tüm Türkiye havaya fırlamışken ikinci haber geldi. "Fuar Milano’nun". Cumhuriyet meydanını doldurup kutlamalara başlayan insanlar evlerine dağıldılar.
Şimdi başka bir fuar var. Bunun adı SEXPO. Seks, fantezi, çılgınlık, hayal gücünün sınırsız labirentlerinde dolaşmak isteyenler için bire bir. Bu fuar her yıl Avustralya’da yapılıyor. Eş zamanlı Türkiye’de de yankı buluyor. Dış basından ise yine aynı konulu haberler bizim mecralarımızın radarına da giriyor.
Bu yıl da fuar 29 Ekim-1 Kasım arasında gerçekleşti. SEXPO dediysek aklınıza bir takım meczupların doluşup aç gözlerle etrafa saldırdıkları bir panayır gelmesin.
Bir defa 18 yaş altı içeri giremiyor. Fuarda olayın sağlık boyutu, cinsel sorunlar, hastalıklar gibi ciddi meseleler konuşuluyor. Ruh doktorları, cinsel hastalık uzmanları, doğum kontrol uzmanları, AIDS’le savaşan dernekler, kadın doğumcular hepsi halkı bilinçlendirmek için oradalar.
Tabii böyle ders ortamı gibi değil, eğlencesi de 24 ayar.
Konuyla ilgili DVD’ler, magazinler, türlü oyuncaklar, görsel şovlar, striptizler, coşkulu partiler. Ne ararsan var.
Fuarlara merakımdan bir çoğunu takip ederim. Türkiye’de de bir çok fuara katıldım. Bizim fuarların kronikleşmiş bir sorunu var. Katılımcılar, (araba fuarı hariç) sergilenen ürünlerden çok eşantiyon kalem&deftere ya da standlardaki hostes kızlara ilgi gösterirler. Bizim vatandaşın plastik makina fuarında başka ne işi olur zaten?
Lisede okurken arkadaşlarla bir snowboard grubu kurmuştuk, haftasonları servis kiralar, İzmir’den çıkıp kayak merkezlerine muhabbet ede ede giderdik. Topluca gittiğimizden (bunu siz de yapın) oteller de ucuza gelirdi. Bu tatillerin bazılarına 9 Eylül Hastahanesi’nin acil servisinde çalışan bir doktor abimiz de eşlik eder, hem sapıtmayalım diye başımızda durur hem de bizi eğlendirmek için hastahanede başına gelen olayları anlatırdı,
Eşinin anüsüne şu çok zıplayan küçük toplardan soktuktan sonra neden sorusuna "şaka" diye karşılık vermiş adamı,
Ne yapıyorsun manyak mısın sen diye azarlandıktan sonra özür dilediğini,
Penisi kırılıp hastaneye geldikten sonra, evde dolabın üzerine çıkıp partnerinin üzerine atlamayı denediğini itiraf eden adamların öykülerini sinir içinde anlatır bizi epey güldürürdü.
Anlattıkça sinirlenir, biz o sinirlendirdikçe daha çok gülerdik. Biraz daha büyüyünce ben gülmeyi kestim o ayrı.
Cinsellikle ilgili rezalet diye gülüp geçtiğimiz kaç tane haber okuyoruz her gün bir bakın. Bunlar şaka değil, her gün binlercesi oluyor, 2 tanesi basına yansıyor.
Türkiye’de cinsellik bir tabu olmaya devam ediyor. Devam ettikçe toplumsal huzursuzluk katlanarak artıyor. Birileri çıkıp bu fuarı ithal etmeyi düşünse toplum için hayırlı olacağı kadar getiren için de karlı olur.
Fuar Avusturya çıkışlı, Güney Afrika’dan talep gelmiş, 2008 yılında fuarı ithal edip aynısını ülkelerinde sergilemişler, herkes gayet memnun ayrılmış. Katılım tavan yapıyor, halk bilinçleniyor, ekonomi canlanıyor, tabular yıkılıyor. Şimdi Avrupa ülkeleri de aynı fuar için başvuru yapmış durumda.
Bu treni kaçırmayalım derim.
Hürriyetmax.com