Türkiye'de 28 Haziran 1996'da Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi'nin (DYP) Necmettin Erbakan başbakanlığında kurduğu koalisyon hükûmeti gerginliğin artmasına neden oldu.
Başbakan Erbakan'ın 6 Ekim'de Libya'ya yaptığı ziyaret sırasında Muammer Kaddafi'nin Türkiye'ye yönelik olarak sert sözlerine sessiz kalması eleştirildi. 3 Kasım'daki Susurluk kazasının ortaya çıkardıkları da "Sürekli Aydınlık için Bir Dakika Karanlık" eylemlerini tetikledi.
Ayrıca, Erbakan'ın 11 Ocak 1997'de tarikat şeyhlerine resmî konutunda iftar yemeği vermesi, 31 Ocak'ta Sincan Belediyesi'nin düzenlediği ve cihat oyununun oynandığı Kudüs Gecesi, ardından Aczimendilerin Ankara'da bir başka grubun da İstanbul'da "şeriat isteriz" sloganlarıyla düzenlediği eylemler Türkiye'nin laik yapısıyla ilgili endişelerin artmasına yol açtı.
28 Şubat 1997 tarihindeki Millî Güvenlik Kurulu toplantısı bu koşullar altında yapıldı.
MGK'da alınan kararlar
9 saat süren toplantıda, MGK bildirisinde laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu vurgulanırken, hükümetten aralarında 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, tarikatlara bağlı okulların Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmesi, Kuran kurslarının denetlenmesi ve kılık-kıyafet kanunun uyulmasını da içeren bir dizi eylemi hayata geçirmesi istendi.
Bu toplantıdan birkaç ay sonra RP hakkında "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" gerekçesiyle kapatma davası açıldı.
Bu dönemde Genelkurmay Karargâhı'na davet edilen gazetecilere, yargı mensuplarına ve üst düzey bürokratlara komuta kademesi tarafından "irtica tehdidine karşı brifingler" verildi.
Daha sonraki yıllarda, bu dönemde Genelkurmay bünyesinde Batı Çalışma Grubu adı altında bir yapı oluşturulduğu ve birçok kişi, kurum ve olay hakkında kayıtlar tutulduğu ortaya çıktı.
Haziran ayında koalisyon ortağı DYP lideri Tansu Çiller, tansiyonu düşürmek adına, Erbakan'ın istifa etmesini ve kendisinin başbakan olmasını önerdi. Bu öneriyi kabul eden Erbakan, istifasını sundu. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini Çiller'e değil, Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.
Haziran ayı sonunda da Yılmaz, Bülent Ecevit'in lideri olduğu Demokratik Sol Parti (DSP) veHüsamettin Cindoruk'un liderliğindeki Demokratik Türkiye Partisi (DTP) ile ANASOL-D koalisyonunu kurdu.
Çevik Bir o dönem Sincan'dan tankların geçmesiyle ilgili olarak "Demokrasiye balans ayarı"demiş, Karadayı'dan sonra göreve gelen Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu da "28 Şubat, 1000 yıl sürecek" diye konuşmuştu. Türkiye'de 1997 yılında yaşananlar bazıları için ordunun doğrudan siyasete müdahalesi, bir başka kesim için ise laikliğin kurtarılması için yapılmış gerekli bir hamle olarak görülüyor.