Kararda Türksat, söz konusu kanallara önceki gün yazı göndererek yayınlarını düşürmeleri konusunda bir aylık süre verdi. Söz konusu kanallara süre sonunda sözleşmelerinin feshedileceği iletildi.
YÖNETİM SORUMLU
Hukukçular, Türksat’ın hiçbir mahkeme kararı olmadan BUGÜN TV ve Kanaltürk'ün uydudan düşürmeleri konusunda tebliğatta bulunmasının Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğuna dikkat çekti. Bu kararı veren bürokrat ve yönetim kurulu üyelerinin hem devleti zarara uğrattıklarını hem de haksız rekabete yol açtıklarına dikkat çeken hukukçular, hukuksuz kararlarla yayınların sonlandırılmasından oluşacak maddi zararın, kararda imzası bulunan Türksat yönetim kurulu üyelerine rücu edeceğini belirtti.
ZARARIN 3 KATI TALEP EDİLİR
*Ticaret Hukuku Profesörü Yılmaz Aslan: Sözleşmeye aykırı durum yoksa, siyasi gerekçelerle böyle bir şey yapılıyorsa bu hukuka aykırı bir durum. Muhalif kalındı diye susturmak için yapılıyorsa hukuka aykırı olacağına şüphe bile yok. Basın özgürlüğü açısından, sözleşme ve rekabet hukuku açısından aykırı bir karar olur. Sözleşmeye aykırı davranılınca sözleşme iptal edilir ama gerekçe yoksa sözleşmelere aykırı olur. Bu gibi paralı uydu yayınları, dijital yayın gibi mecra sahipleri sırasıyla bu kanalları yayından çıkarıyorsa bu kendiliğinden olacak şey değil. Birinde ihmal olmuşsa diğerlerinde de ihmal olması şart değil. Demek ki bunlar hepsi aralarında konuşup, birbirine bakıp böyle yapıyorlar. Tazminat hakkı doğar. Hukuka aykırı davranışlardan haksız fiil durumundan doğar. Rekabet Kanunu'na aykırılık ortaya çıkarsa zararın 3 katı tazminat talep edilebilir. Türksat’ın sahibi olan devlet buraya yönetim kurulu, memur veya görevli atadıysa, bunlarda devletin zarar etmesine, tazminat ödemesine yol açarsa onlara rücu ettirebilir. Devletin öyle bir hakkı var.
TAZMİNAT RÜCU EDER
*Ankara Barosu eski Başkanı Vedat Ahsen Coşar: Bu bir kamu kuruluşu her kuruma eşit, tarafsız yaklaşması gereken bir kurum. Kiracı kirasını ödüyor. Hiçbir aykırı eylem, fiil yok. Buna rağmen evden atılmaya çalışılıyor. Hukuka uygun değil. Siyasi bir karar ve doğru değil. Bir takım olaylar karşısında kamu kurumlarının taraf tutması, vatandaşın devlete olan güveninin sarsılmasına neden olur. Türksat yönetim kurulu şahsi sorumludur, tazminata mahkûm edilir. Haksız bir şekilde sözleşme iptal ediliyor. Uğranan zarar tazmin edilmek zorunda.
CEZA HUKUKUNA AYKIRI
*Tüketiciler Birliği Başkanı Avukat Bülent Deniz: Türksat ve uydudan bazı yayınların yasaklanması sansürde zirve noktasıdır. Digiturk yasaklamalarına rağmen tüketici alternatif dijital platformlardan yayınları izleme olanağına sahipti ancak şimdi tamamen uydudan çıkarılması söz konusudur. Bu kanalları izlemek için tüketiciye internet ve karasal yayın kalmaktadır. Bu durum 1985 tarihli BM Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi’nde belirtilen bilgilendirme ve Anayasa’daki haberleşme özgürlüğünün açık ihlali demektir. Bu durum Türk Ceza Hukuku’nun 124. maddesinde yazan haberleşmenin engellenmesinin başka şeklidir. Devletin ortak olduğu kuruluşlardaki sansür anlayışıdır.
YARKADAŞ HALK TV'DE DUYURMUŞTU!
RTÜK Üyesi İsmet Özdal Demirdögen: Bu iletişim özgürlüğüne vurulan en son ve en ağır darbedir. Tek sesli bir medya düzeni oluşturulmak isteniyor. Halkın haber alma hakkı göz ardı ediliyor.
Devletin görevi halkın doğrulara ulaşabilmesini sağlamaktır. Onu sağlayacak altyapıyı oluşturmaktır. Ancak ne yazık ki bu olayda devlet kurumları bu olanağı sağlamadıkları gibi var olanları da gasp etmektedirler. RTÜK olarak bu konuyu Digiturk’te olduğu gibi gündemimize alarak değerlendireceğiz. Hükümetin baskısının sonuç verdiğini görüyoruz. Umut ediyoruz ki Türksat yönetimi ve diğer platform yöneticileri bu yanlışlardan bir an önce döner.
HANGİ MAHKEME KARARINA GÖRE
RTÜK Üyesi Süleyman Demirkan: Bunlar sonuç getirmeyecek şeyler. 1 Kasım’dan sonra Anayasa işler hale gelir ve böyle saçmalıklar olmaz. Seçim hükümeti döneminde yapılması ters teper. Yapanlara hayır getirmez.
Kurumları da, yapanları da, devleti de yıpratır. Devlete olan güven sarsılır. Bu, devlete karşı işlenen suçlar kapsamındadır. Platformlar için aldığımız karar Türksat için de alınır. 'Neye göre, hangi yasaya göre hangi mahkeme kararına göre bunu yaptınız? RTÜK’e danıştınız mı' diye sorulmalı. Panik havası ve bir şuursuzluk var.
YÖNETİMDE ERDOĞAN'A YAKIN İSİMLER
Yönetim Kurulu üyelerine kanunlara aykırı olarak 10'ar bin lira maaş vermesiyle gündeme gelen Türksat'ın yönetiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarının ağırlığı dikkat çekiyor.
Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde 3 başdanışmanı Mustafa Varank, Şenol Kazancı ve Maksut Serim 18 Nisan 2014'te Türksat yönetimine getirilmişti.
Bu atamaların ardından Erdoğan, cumhurbaşkanı olduktan 2 ay sonra 2 Ekim 2014'te TÜRKSAT yönetimine eski Kültür Bakanı Atilla Koç'un oğlu Cumhurbaşkanlığı Bilgi Teknolojileri Başkanı Ali Taha Koç'un da atandığı ortaya çıktı. Böylelikle TÜRKSAT'ın yönetiminde genel müdür dışındaki 7 yönetim kurulu üyesinden 4'ü Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerden oluştu.
İŞTE YÖNETİM KURULU:
Prof. Dr. Ensar GÜL: Başkan ve Genel Müdür.
Prof. Dr. Yusuf Suat HASÇİÇEK: Başkan Vekili, Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme, Araştırmaları Merkezi Başkanı.
Mehmet Hamdi YILDIRIM: Üye, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı.
Prof. Dr. Mustafa HELVACI: Üye, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi.
Mustafa VARANK: Üye, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı.
Ali Taha KOÇ: Üye, Cumhurbaşkanlığı Bilişim Teknolojileri Başkanı.
Şenol KAZANCI: Üye, Anadolu Ajansı Genel Müdürü
Üye Maksut SERİM: Başbakan Başdanışmanı
DEVLET ADINA UYGU İŞLETMECİLİĞİ YAPIYOR
Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş, 2 Temmuz 2004 tarih ve 5189 Sayılı Kanunun Ek 33. maddesi uyarınca kuruldu. Bu kanun gereğince uydu işletmeciliği Türk Telekom A.Ş'den alınıp Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş'ye verildi. Özel hukuk tüzel kişisi olmakla birlikte tamamı devlete ait olan şirket, devlet adına uydu işletmeciliği yapıyor. Uydunun kontrol ve denetim hakkı da Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş'ye ait bulunuyor.
BASIN KONSEYİ BAŞKANI TÜRENÇ: YASAYA AYKIRI HER GİRİŞİMİN KARŞISINDAYIZ
Basın Konseyi Yüksek Kurulu Bölge Toplantısı İzmir’in Çeşme ilçesinde başladı. Konsey Başkanı Pınar Türenç, Türk basınının zorlu bir süreçten geçtiğini, toplantıda şikayetler ve meslek üzerindeki baskılarla ilgili değerlendirmede bulunacaklarını söyledi. 7 televizyon kanalının, yayın platformlarından çıkarılarak sadece internete mahkum edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Türenç şöyle konuştu: "Basın Konseyi olarak mesleğimiz üzerinde artarak devam eden baskıların sonlanması için verdiğimiz mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz. Umuyoruz ki yapılan yanlışlardan bir an önce dönülür. Ve umuyoruz ki basın ve ifade özgürlüğü önünde hiçbir engel kalmadan gazeteciler özgürce yazıp, konuşabilir. Yasaya aykırı her türlü girişimin karşısındayız.”
BUGÜN