Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, üçüncü nükleer enerji santrali için Kırklareli-İğneada bölgesinin planlandığı söylendi. AA’ya santralin yapımına ilişkin bilgi veren Bakan Alaboyun, “Şu an ilk gelenler Çinliler ile Amerikalıların Westinghouse firması. Mutabakat zaptı imzalandı. Japonların da ilgisi var” dedi.
Trakya’da Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı bir belde olan İğneada, yalnızca Türkiye için değil, dünya için de sayılı eşsiz bölgelerden. Birinci derece doğal sit alanı olması ve coğrafi yalıtılmışlığı sayesinde çok fazla bozulmadan günümüze ulaşabilmiş bir doğallıktaki İğneada; sayısı bilinmeyen endemik türleri, subasar ormanları, tatlı ve tuzlu gölleri, bataklıkları, kıyı kumulları, Karadeniz’e kıyısı ile zengin bir ekosistem.
Bulgaristan-Türkiye sınırındaki, Istranca (Yıldız) Dağları’ndan Karadeniz’e ulaşan derelerin taşıdığı alüvyonların birikmesi ile oluşan İğneada Longoz Ormanları, 2007 yılında Milli Park ilan edilmişti.
Güneydoğu Avrupa’ya has meşe-kızılağaç-dişbudak ağaç türleri ile Türkiye’de yaşayan memeli hayvan, sürüngen ve kuş türlerinin önemli bir kısmını içerisinde barındıran İğneada Longoz Ormanları; bazı nesli tükenmekte olan memeli, sürüngen ve kuş türlerinin izlenmesi açısından oldukça önemli.
İğneada’nın çektiği çileleri biraz hatırlamak için geçmişe gidecek olursak:
70’lerden beri yoğun bir şekilde sanayileşmeye ve kentleşmeye maruz kalan Ergene Havzası, tarım arazisi olma vasfını neredeyse yitiriyor. Ergene Nehri’nden artık sanayi atıkları ile evsel atıklar akıyor. Bu yaşananlar yağışı da etkilediği için, bölgede özellikle 5-6 sene kadar önce ciddi bir kuraklık baş göstermişti.
Birkaç sene öncesinde İstanbul’daki suların baraj doluluk oranları azalması sebebiyle İğneada’dan İstanbul’a su taşınması gündeme gelmişti.
11 Mart 2011’de Japonya’daki Tōhoku depremi ve tsunamisi sonrasında meydana gelen Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları sonrası birçok ülke nükleer santral projelerini askıya alırken Türkiye tam tersi bir şekilde “dik” durarak Akkuyu Nükleer Enerji Santrali yapımını devam ettirmişti. Dönemin hükûmeti Sinop ve üçüncü santral projelerinde de geri adım atmamıştı.
19 Mart 2011’de ise üçüncü santralin İğneada’ya yapılacağı konusu yeniden gündeme geldiğinde dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız: “İçimin rahat olmadığı hiçbir işe imza atmam. 1986 yılında yaşanan Çernobil kazasının ardından dünyada 140 nükleer santral yapma kararı alındı. Yani burada herkes bu kararı alırken ben niçin almayayım. Bu kararı cesaretle almamız lazım” ifadelerinde bulunmuştu.
2012 yılında İğneada’nın Beğendik Köyü sınırları içerisinde Trakya Entegre Termik Santral Projesi gündeme gelmiş, bunun üzerine Orman Bakanlığı ÇED süreci için olumsuz görüş verilmediğini, ancak projenin sosyal baskı yaratabileceğini açıklamıştı.
Nükleer santral yapımında gerekli olan malzemeler için, yapılacak yollar bile bölgedeki birçok ağacın kesilmesine yol açacağından nükleer santralin bölgede büyük bir tahribata yol açacağını ön görmek yanlış olmayacaktır. Klasikleşmiş ama çok doğru bir ifadeyle: Doğa kendinden alınanları bir gün mutlaka geri alır.