Belemir Çelebi / Medyafaresi.com özel röportaj / Berlin
Ahmet Enes'in Cennet şarkısını bilmeyen yoktur. Hala deli gibi dilimizde dolanıyor. Sadece şarkı söylemiyor, şarkı sözleri ve şiir de yazıyor. Radyocu kimliğini hepimiz biliyoruz zaten. İki hafta önce Beşiktaş'ta Cennet şarkısı ile sabahlara kadar eğlendikten sonra, neden Ahmet Enes ile röportaj yapmıyorum dedim ve yaptım. Kendiside beni kırmadı ve samimi bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle bu aralar Ahmet Enes neler yapıyor? Biraz günlük hayatından bahseder misin?
Ahmet Enes bu aralar her zaman olduğu gibi çok düşünüyor ☺ Genel olarak güzelleştirmeye çalışıyorum her şeyi, kendimi, hayatımı, her anımı. Onun haricinde günlük işlerimi hallediyorum, görüşmeler, evraklar, ev halleri vs. Şu sıralar uzun zamandır görüşmediğim dostlarımla görüşüyorum sık sık. Yeni insanlar tanıyorum ve içimden şarkılar söylüyorum.
Karantina dönemi üretimini nasıl etkiledi? Evde kaldığımız süre boyunca müzik adına neler yaptın?
Benim için değişen pek bir şey olmadı. Ben hep ‘yalnız’ bir adamım. Yani yalnızlığım en kıymetli hazinem oldu her zaman. Normal hayatta da, Karantina döneminde de hep yazıyorum, hep söylüyorum.
'Türkiye'de sanat yapmak, hayat kazanmak ve ayakta kalmak imkansız'
Kendi şarkılarını kendin yazıyorsun. Çok derin ve anlamlı sözler çıkıyor ortaya. Yazarken olmazsa olmazların var mı? Ne şartlar altında yazıyorsun?
Teşekkür ederim. Genelde işin içinden çıkamadığım zamanlarda yazıyorum. Baş edemediğimde, artık içime sığmadığımda yada taşıyamadığımda. Olmazsa olmazım, anlamlı sözler söylemeye çalışmak. Herkes bir şeyler söylüyor, herkes müzik yapıyor. Benim derdim zamana ve yıllara uzanan, bir derdi olan, bir şeyler anlatan eserler üretmek.
Corona dönemi müzik, kültür ve eğlence sektörüne çok zarar verdi ve konserler yapılamaz oldu. Bir sanatçı olarak, konuyla ilgili düşüncelerin neler?
Sektör zaten bitmişti, salgın sadece son darbeyi vurdu. Böyle konuşunca bana hep olumsuzsun diyorlar ama olan bu. Bunu söylemek çok acı ama Türkiye’de ‘ünlü’ olanlar haricinde sanat yapmak, bu şekilde hayat kazanmak ve ayakta kalmak neredeyse imkansız. Pastanın çok büyük dilimi yapımcılar, geriye kalanı ise ‘ünlüler’ arasında pay ediliyor. Bu işin emekçileri, üretenleri, arka plan çalışanları hep mağdur ne yazık ki.
'Bana kalırsa hayat dursun, sadece müzik konuşsun'
Son çıkan gece 12'den sonra müzik yasağı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sence doğru bir karar mı?
Bunu aslında bir önceki sorunun cevabının devamı niteliğinde düşünebiliriz. Uzun zamandır kıymetsizleşen bir sektör bu. Her olağanüstü halde ilk akla gelen şey konserleri iptal etmek, eğlence sektörünü bitirmek, festivalleri ötelemek. Oysa insan önce fizyolojik, sonra psikolojik olarak doymak zorunda. Evet herkesin bir şekilde karnı doyuyor ama sence bunca insan mutlu mu? Sanat olmadan, şarkı söylemeden, şiir okumadan mutluluk olur mu? Bana kalırsa hayat dursun, sadece müzik konuşsun. O zaman belki daha da umutla bakarız yarınlara. Ama bunlar şimdilik ütopik temenniler. Belki ileride..
Bir çok sanatçı ve şarkıcı Corona sebebiyle maddi kayıplardan dolayı isyan etti. Konuyla ilgili düşüncelerin ne? Sektörün toparlanması için neler yapılması gerekiyor sence?
Bak sana bu konuda çok açık olayım. Az önce yukarıda anlattım. Bu sektörde ürettiği ve herkesten çok hak ettiği halde hayatını bile kazanamayan, buna rağmen ağzını açıp tek kelime etmeyen bunca insan varken, ben bu tarz açıklamaları biraz şımarıkça buluyorum. Evet ağlamayana meme yok ama salgın zaten olağanüstü bir durum. Kaldı ki şikayet eden isimlerin çoğu şakır şakır konserler verdiler, veriyorlar da hala. Sektörün toparlanması, yukarıda da bahsettiğim gibi, salgından bağımsız olarak disiplinli ve düzenli bir yürütmeye, yasalara ve alınacak kararlara, belki yeniden oluşması ya da yapılanması gereken meslek birliklerine ve bilinçli bir topluma bağlı. Belki biraz teknik ve detay konuşuyorum ama gerçekten sanat anlamında çok ilkeliz. Hem yasalar, hem toplum bilinci çok yetersiz. Telif sistemimiz çok kötü, meslek birlikleri birbirleriyle davalı, yasalar yetersiz, organizatörler günü kurtarma düşüncesinde.. Çok büyük değişimler gerekli bize maalesef.
Pandemi dönemi sayesinde, şunun değerini daha iyi anladım dediğin yada değiştirmeye karar verdiğin şeyler oldu mu?
Ben yeterince kıymet bilen bir adam olduğumu düşünüyorum ☺ Ama evet, insanın kendine daha çok değer vermesi, daha çok sevmesi gerektiğini anladım bu süreçte. Değişim de insanın kendisinde başlar diye düşünüyorum. Sen değişirsen, dünya değişir derler ya. Ben kendi adıma biraz daha büyümüş, mantıklı ve ayakları yere sağlam basan kararlar alan bir adam olmam konusunda değişmeye niyet ettim diyebilirim.
Corona bittikten sonra ilk şunu yapacağım dediğin bir şey var mı?
Şu sıralar salgının sosyal hayat üzerinde çok etkisi kalmadı bence. Herkes istediğini yapıyor. Ama karantina bittiğinde hemen deniz kenarına attım kendimi. Dışarıda bir sevdiğinle, arkadaşınla kahve içmek ve sohbet etmek bile ne kadar büyük bir lüksmüş değil mi? Özlediğim, sabırla beklediğim her şeyi yaptım şükür. Çok sevdiğim Fethiye’ye bile gidip geldim hemen o arada. Şimdi çalışma zamanı.
Ahmet Enes’in en büyük hayali ne?
Eskiden yarış pilot olmak isterdim. Adrenalin bağımlılığı sanırım. Ha bir de İspanya’da deniz manzaralı müstakil bir evim olsun istemişimdir hep. Zaman geçtikçe, yaş ilerledikçe insan makul olmayı öğreniyor. Şimdilerde insanların hayatına dokunmuş, dingin, huzur veren bir adam olmayı diliyorum. Ömür dediğimiz şey çok kısa çünkü. Yani en büyük hayalim, akıllarda güzel kalmak diyebilirim.
Sıradaki projelerin neler? Sevenlerini neler bekliyor?
Yeni şarkılar yapıyoruz. Girdik bile stüdyoya. Şimdilik yine üç tane şarkı gelecek, EP olacak. Benim gönlümde aslında albüm var ama şu sıralar biliyorsun albüm pek mantıklı değil. Bu yeni şarkılar biraz alışılmışın dışında, daha elektronik, daha temiz bir sound içerecek bugüne kadar yaptığım işlere nazaran. İçlerinden bir tanesine klip çekeceğiz. Sonra hemen yeni şarkılar için tekrar stüdyo süreci başlayacak. Tüm bunların yanında bir de şiir kitabı için taslak hazırlamaya başladım. Hep hayalimdi, dileğimdi. Umarım çok geç olmadan gerçeğe dönüştürebilirim.
Sevenlerine burdan neler söylemek istersin?
İyi ki varlar. Laf olsun diye değil, gerçekten iyi ki varlar. Ben yıllardır bu yolda yürüyorum ve onlar hiç eksilmedi, hep yanımda oldular. Güç, umut ve cesaret verdiler. Ayrı ayrı her birinin kalbinden öpüyorum. Güzel kalsınlar.
Ayrıca sana ve Medyafaresi’ne de çok teşekkür ederim. Kıymet verdiniz, teveccüh gösterdiniz. Çok büyük ihtimalle bu röportaj yayınlandıktan sonra, “tüh keşke şunu da söyleseydim” ya da “söylemeseydim” diyeceğim yerler olacak ama elimden ve içimden geldiğince cevapladım her bir soruyu. Zevkti. Tekrar teşekkür ederim.
Daha güzel yarınlarda görüşmek ümidiyle!