İşte Salih Keçeci'nin o yazısı:
Aykut Işıklar bir dönemin en önemli magazin müdürlerinden biriydi. Şimdilerde sevgili dostum Kubilay Tümen’in sahibi olduğu medyafaresi.com'da köşe yazarlığı yapıyor.
22.06.2018 tarihli yazısında “Medya imparatoru olmak için yedek parçacı olmak mı gerekiyor” başlıklı yazısını tebessüm ederek ve kendimle de gurur duyarak okudum. Başlıkta ironi olmakla birlikte hem övmüş hem yermiş.
O nedenle cevap hakkımı kullanıyorum Aykut Işıklar…
Eski Magazin Müdürü arkadaşım Aykut, umarım iyisindir. “Parçacılıktan medyaya geçti” diyorsun ya yanlış biliyorsun. Sormadan yazdın ben yine de seni aydınlatmak istedim…
1981-1990 arası Taksim’de Sirkeci’de sektörün önde gelen firmalarında çalıştığım ve Türkiye’yi dolaşıp satış yaptığım doğrudur. Zaten saklamadım ve söylemekten gurur duydum. Ayrıca bu tecrübe mesleğimde çok da faydalı oldu. Rahmetli ağabeyim Erdoğan Demirören’i de, Turgay Ciner’i de, Aydın Doğan’ı da bu dönemde yakından tanıma gururunu yaşadım.
Ancak ben mesleğe 1977 yılında Hürriyet Gazetesi’nin “gözlemci muhabir” ekibinde başladım. Mesleğe aynı gün adım attığımız arkadaşlarımdan bir kaç isim vereyim sana, belki doğrulamak istersin yazdıklarımı.
Kadir Çelik, Atılay Kandemir, Cahit Akyol, Hicri Kınay ile birlikte 1977 yılında aynı gün Hürriyet Gazetesi'nden içeri girdik. O dönem Hürriyet Gazetesi'nde stajını bitirmiş yeni gazeteci olarak çalışan Ateş Çelik de servisimizin abisiydi. Şefimiz ise Efsane polis muhabiri Uğur Cebeci.
Kısaca parçacılıktan gazeteciliğe geçmedim. 1980 ihtilali öncesi Türkiye’nin o günkü şartları gereği ailemin isteği ile mesleği bırakıp parçacı oldum. Tekrar sektöre dönme kararı aldığım 1990 yılında patronum rahmetli Mustafa Kaya (Koçkaya A.Ş) bana Perşembe Pazarı’nda iş yeri teklif etti. Yine kabul etmedim. Çünkü içimdeki muhabirlik ateşi alevlenmişti. Çok da iyi bir geliri bırakıp medyanın kriz dönemi yaşadığı bir ortamda medya sektörüne döndüm. 4 yıl kadrosuz ve kıt imkânlarla evimi geçindirmeye çalıştım.
Evet bugün bir dergim var, vergi mükellefiyim. Kadrolu çalışan arkadaşlarım var ve medya patronuyum bu doğru. Beni Aydın Doğan, Turgay Ciner ve rahmetli Erdoğan Demirören ile mukayese ederek onurlandırmışsın sağol. Ancak ”İstatiklere göre medya imparatoru olacak” demişsin ya, orada bir eksik var…
Sen de iyi biliyorsun ki ben muhabirliğimi de imparator gibi yaptım. Son 10 yıl içinde birçok yayın gurubundaki efsane dergilerin teker teker kapandığı bir sektörde ( Aktüel, Tempo, Hafta Sonu, Klips v.b) 9 yıldır krizler, kalkışmalar dahil hiç aksatmadan her ay çıkarttığım Quality Dergisi bence zaten imparatorluğunu ilan etti. Ne mutlu ki, geçtiğimiz ay geleneksel hale getirdiğimiz kutlama ve ödül törenimizi de yüzümüzün akı ile yaptık ve bu ay 10. yıldan gün aldık…
Son cümlende “Salih’e geleceğin medya imparatoru dersem komik olmaz değil mi”demişsin ya!.. Buna gerek yok Aykut. Medya imparatorlarına çatmak için beni kullanma, komik oluyorsun.
Ayrıca bu sektöre girmek, medya patronu olmak için yedek parçacı olmaya gerek yok. Sadece çok çalışmak, hedefini koymak, dost biriktirmek ve elini taşın altına sokmak gerek. Haaa bir de mangal gibi yürek, altı okka da ciğer lazım.
İşte o da bende var sevgili Aykut!..
Kardeşin Salih Keçeci