Galatasaray Adası'nın tapusunu istemesiyle gündeme gelen II. Abdülhamid'in torunu Nilhan Osmanoğlu'nun ardından son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in 5'inci kuşaktan torunu Neslişah Evliyazade de konuştu. Tam bir Atatürkçü olan Neslişah Evliyazade S. Hanedan mensuplarının prensiplerine göre çok mütevazı büyütülmüş. Osmanoğlu'nun aksine Evliyazade, "Ailemizin sonu Türk halkının kurtuluşu oldu. Mustafa Kemal padişah olsaydı Osmanlı devam ederdi” diyor. Ve ekliyor “Hanedan kadınları iyi eğitimli ve feministti. Bizde herkes kendi işini kendi yapar.”
Vahdettin’in torunu Neslişah Evliyazade Posta Gazetesi’nden Canan Danyıldız’a konuştu. Söyleşi şöyle:
Sultan Vahdettin’in tam olarak kaçıncı kuşak torunusunuz?
5'inci kuşaktan torunuyum. Annem Hanzade Hanım'ın annesi Hümeyra Sultan, Ulviye Sultan'ın kızı ve Yıldız Sarayı'nda doğmuş. Sultan Vahdettin İstanbul'dan sürgün edildiğinde onunla önce San Remo'ya, oradan Nice'e birlikte giden torunu da anneannem Hümeyra Sultan.
O sürgünden dönebiliyor mu?
Evet. Hümeyra Sultan Cumhuriyet'in ilanından sonra Türkiye'ye dönebilen ilk hanedan mensubu. Atatürk, sadece kadınlara özel bir izin veriyor, o da öyle dönebiliyor.
Atatürk'le karşılaşmışlar mı peki?
Bir baloda Atatürk onu dansa kaldırıyor. Ama anneannem ölene kadar, “Benim Hümeyra Sultan olduğumu bildiği için mi kaldırdı, yoksa öylesine mi dans ettik, hâlâ bilmiyorum” derdi. Anneannem Atatürk'e bayılmış.
DEDEM VAHDETTİN'İN TABUTUNA HACİZ KONDU
Sürgünün ilk yıllarına dair neler anlatırlardı?
Hiç paraları olmadan Nice'e geliyorlar. Biraz sefil bir hayat… Nice'te Alfred Nobel'in evini tutuyorlar. Ben yıllar sonra o evi gördüm. Dedem Vahdettin'in tabutuna bile haciz konuyor, o kadar diyeyim. Yaşadıkları ülkelerde hanedan üyeleri olduklarını da söylemezlerdi, mütevazılıktan.
Sarayın kadınları aslında nasıllar?
Hepsi çok zeki ve zarif kadınlar. Çok çalışkanlar ve sözleri erkeklerden daha fazla geçiyor. Dahası sürgünde farklı işler yapmak zorunda kaldıkları için karakterleri daha da güçlü. Mesela anneannem sonraki yıllarda Amerika'ya gidiyor. Orada Nato askerlerine Türkçe öğretiyor.
Yani bizim hayal ettiğimiz gibi etraflarında hizmetliler yok mu?
Hepsi çok düzenli ve işlerini kendileri yapıyor. Çok hoş, sade ve bakımlılar. Hiçbir şeyi atmazlar. Hani hep anlatıldığı gibi, “saray kadınlarının mücevherleri, savruklukları” falan yok. Bu arada bütün Osmanlı hanedan mensupları yüksek sesle konuşur. Ve çok hayvanseverler.
Peki anneanneniz Hümeyra Sultan ve annesi Ulviye Sultan, saraydan dışarı çıkmazlar mıymış?
Hayır! Çok sosyal kadınlar. Hepsi iyi derecede İngilizce, Fransızca, İtalyanca gibi Avrupa dillerini biliyorlar ve iyi yüzüyorlar. Çok demokratlar.
Ne severlermiş, nasıl yaşarlarmış?
Et yemeklerine bayılırlar, sorbe ve dondurmaya da… Yüksek sesle konuşarak yemek yerler! Futbol delisiydi çoğu! Fotoğrafa çok meraklılar. Ellerinden her iş gelir. Sarayda öğretilirmiş ama dışarıda “Haydi çalış” deyince afallamışlar. Feministlerdi bir de! Cüceleri de var. Hepsini aile ferdi gibi sahiplenmişler.
Çok fakirlik çeken olmuş mu?
Evet. Mesela Şehzade Orhan Efendi Fransa'da mezar bekçiliği yapmış. Vefat ettiğinde cenazesinde beş kişi varmış.
Dedeniz Vahdettin vatan haini ilan edilmişti…
Ailem buna çok üzüldü, çok kırıcı bir şey. Üstelik Sultan Vahdettin Kurtuluş Savaşı'nı da, Mustafa Kemal'i de destekliyor. Ama yeni yönetimlerde her zaman böyledir ya… Eskisi suçlanır.
Tarih derslerinde siz de zorlandınız mı?
Tabii. Ben öğrenciyken de ‘vatan haini' diyorlardı. Üstelik tarih bir bütün; Fatih'i kahraman yapıyoruz, Vahdettin'i hain… Olur mu öyle şey? Sultan Vahdettin, bir gün geri dönecek diye yanına hiçbir eşyasını almamış. Bu nasıl kaçmak? İsteseydi kalırdı. Halktan da destek görürdü. Gitmeseydi iç savaş çıkardı…
Aileniz Atatürk'e kızgın mı?
Süründüler, evet. Ama aksi olsaydı şimdi bu ülkede oturmazdık. Ne olurdu hain denmeseydi, biraz paraları olsaydı, bu dramları yaşamasalardı… Sadece bu var. 35 padişahın mezarı burada, Vahdettin'inki Suriye'de. Niye orada kalsın? Ama asla Atatürk'e düşman ya da kızgın değiller. Belki ailemin, Osmanlı hanedanının sonu oldu ama Türk halkının da kurtuluşu oldu.
Sultan Vahdettin Atatürk'ü sever miydi?
Sürgündelerken, kalfalardan biri anneannem Hümeyra Hanım'a, İzmir Marşı'ndaki “Yaşa Mustafa Kemal Paşa” sözlerini “Kahrolsun Mustafa Kemal” diye öğretmiş. Anneannem de beş yaşında, ne bilsin… Şarkıyı böyle söylerken Sultan Vahdettin duymuş ve “Bir daha benim askerime kahrolsun deme” diyerek kızmış. Kimsenin böyle bir şey demesine izin vermezmiş.
Ailenizde Vahdettin'den ya da saraydan kalan yadigarlar var mı?
Tuğrası bizde. Çok şık, zarif.
Parlamenter sistem mi yoksa başkanlık mı?
Ben liberalim, parlamenter sistemden yanayım.
En çok hangi sarayı seviyorsunuz?
Topkapı Sarayı'nı çok beğeniyorum. Bir gece kalacaksın deseler orayı tercih ederim.
TAPUSU OLAN TOPRAĞINI ALABİLİR
Sizin de Nilhan Sultan gibi “Şurası bizim, geri verin” diye isteyeceğiniz yerler var mı?
Benim bildiğim tapusu Osmanlı hanedanına ait olan bir yer yok. Sultan Vahdettin'e ait olan bir mülk varmış, orayı da o dönem satmış. Ellerinde tapuları olan hanedan üyeleri varsa, tabii ki almalılar. Ona bir şey diyemem.
At biniyorsunuz; çok şampiyonluğunuz var…
Evet, şampiyonluklarım var. 15 yaşından beri at biniyorum. Milli biniciyim. Babam Osman Refik'in dedeleri Nejat ve Sedat Evliyazade, atlara çok meraklıymış. Bana da onlardan geçmiş. Türkiye Jokey Kulübü'nü kurmuşlar. Altay Spor Kulübü'nü de onlar kurmuş. Kırmızıya yakın renkteki atlarından birinin adı Al Tay'mış.
ATATÜRK SULTAN OLSAYDI OSMANLI DEVAM EDERDİ
Saray içi o kadar modernken, bu yönetime niye yansımamış?
Bence bu zamanlama ve karakterle ilgili. Dedem Vahdettin, sultan olmayı zaten hiç istememiş. O dönem hanedanın başına kim gelse bir şey değiştiremezdi. Ancak Mustafa Kemal gibi bir karakter sultan olsaydı, belki Osmanlı yönetimini modernleştirebilirdi. Osmanlı devam edebilirdi.